HABER

Kilo verdiren mucize bitkiler

Afrika Mangosu zayıflatıyor mu? E herhalde zayıflatıyor, koskoca Profesör yalan söyleyecek değil ya?

Afrika Mangosu zayıflatıyor mu? E herhalde zayıflatıyor, koskoca Profesör yalan söyleyecek değil ya? Üstelik adam Amerika’da Profesör, Türkiye’de değil, programı da rating rekorları kırıyor, zayıflayacaksınız diyorsa, zayıflarız o zaman… İlaç hakkında ciddi çalışmalar olmasa, böyle bir şey söyler mi? Hem de televizyon ekranından, yok yok, kesin zayıflatır bu mango şimdi…

Peki ya kırmızıbiber hapına ne oldu? O da zayıflatıyordu mis gibi, neden ortadan yok oldu ki şimdi? Hem bize de yakındı o, hepimize mis gibi acı isot biberini çağrıştırıyordu… Ne kadar Urfa’lı arkadaşım varsa övünmeye başlamıştı “gördünüz mü bak, Urfa’lılar isota borçlu formlarını, dünyaya şifa dağıtıyor memleketimiz” diye… Yok, yabancı mihraklar yurdum insanının memleketin bağrından çıkmış bir biberle zayıflamasını hazmedemediler, tekere taş koydular kesin, baksana, yok oldu gitti kırmızıbiber hapları.

Altın çilek zaten başlı başına mucize, sadece zayıflatmıyor mübarek, batna cila ruha şifa. Devlet büyüklerimizin de bu mucize meyveyi şifa niyetine tükettiklerini öğrendikten sonra manavlarla aktarlarda patlama yaşandı. Ortalıkta Altın Çilek tariflerinden geçilmiyor, “Her gün 3*1, aç karna” diye… Sanki reçete yazıyorlar. Bizim sokaktaki manav her gelene Altın Çileğin şifasını anlatmaya başladı. Klinikte tüm gün hasta bakıyorum, akşam eve giderken meyve almak için manava uğruyorum, manav başlıyor reyonda beni dolaştırmaya: “Hocam bak bu Altın çilek zayıflatır, şu gördüğün meyve yeni geldi, bu kalbe faydalı, şuradaki barsaklar için bir numara!” Hey Allahım, niye okudum ki bunca yıl? Bizim manav 10 dakikada bedava öğretiyor zaten bana her şeyi…

Zayıflamak isteyen insanların sayısı arttıkça, piyasada bulunan zayıflama ilaçlarının da çeşitliliği artmaya başladı. Bu ilaçları pazarlayan firmaların hepsi de son derece agresif pazarlama teknikleri kullanıp, popüler isimlerden kampanyalarında faydalanmaya çalışıyorlar. Görsel ve yazılı medyadaki pazarlama çalışmalarının yanında, internet alanında son derece rahat at oynatıyorlar. Herhangi bir zayıflama ürünü piyasaya çıktığında, TV ve internetten o ürün ile ilgili bir pazarlama bombardımanı başlıyor. Ürünü tavsiye eden bir takım ünlü doktorlar, kullanarak zayıfladığını iddia eden şöhretli insanlar, yine kullanım tecrübelerini anlatan sıradan vatandaşlar ürünün mucizelerini anlata anlata bitiremiyorlar. Her yerde ürünle ilgili bir habere, bir başarı hikâyesine rastlıyorsunuz. Bu birkaç ay böyle gidiyor, sonra bir bakıyorsunuz, bu ürün yok olmuş, yerine bir başkası pazarlanmaya başlamış.
Bu tarz ürünlerde ortak nokta, hepsinin bitkisel ürün olduğu, hiçbir yan etki yaratmadan son derece başarılı zayıflattığının iddia edilmesi. Oysa, bu tarz ürünler kullanıp da ölen bir sürü insanın haberleri de yer alıyor medyada. Peki nasıl oluyor bu ölümler?

Biliyorsunuz, bilmeyenler için de yazayım, Fitoterapi benim uzmanlık alanım. Fitoterapi, “Bitkisel ürünlerle tedavi” anlamına geliyor. Türkiye’de bu alanda Yüksek Lisans derecesine sahip 5-6 Tıp Doktoru’ndan birisiyim ben. Eh, o halde, sanırım bitkisel ürünlerle ilgili tedavilerde birkaç kelam etmeye hakkım vardır benim de…
Fitoterapi uzmanı olarak değerlendirdiğinizde, dünyadaki bitkisel zayıflama ürünleri iki gruba ayrılabilir. Şimdi sıkı durun, bu grupları açıklıyorum:

1. Ölümüne zayıflatan ürünler:
Bu ürünlerin içeriğinde, üzerinde yazandan farklı maddeler kaçak olarak konulur. Bu kaçak maddeler, Sağlık Otoritelerine bildirilmez. Genellikle, çok kuvvetli şekilde iştah kesen, fakat bunun yanında da ölümcül yan etkiler yaratan sentetik maddelerdir. Bunun en çok bilinen örneği, Sibutramin maddesidir. Sibutramin maddesini bilmeyebilirsiniz, ancak ünlü Lida’yı herhalde pek çok insan duymuştur. İşte Lida isimli ilaçta Sibutramin maddesi vardı. Sibutramin iştah kesen ve metabolizmayı hızlandıran bir maddedir, ancak kalp damar sağlığı üzerinde çok ciddi yan etkiler yaratır ve ölüm riski yüksektir. Dünyada yüzlerce, hatta binlerce kişi, Sibutramin kullandığı için ölmüştür. Tüm dünyada kullanımı yasak olan bir maddedir. Sağlık Otoritelerinin kırmızı listesindedir. Peki nasıl giriyor zayıflama ürünlerinin içine? Şöyle oluyor: Firma, “ben xyzbiberi ilacını çıkardım, bunu piyasaya süreceğim” diye Bakanlığa başvuruyor. Bakanlık inceliyor, evet, içinde xyzbiberi etken maddesi var. Bunun üzerine “Gıda Takviyesi” ruhsatını veriyor, ürün piyasaya çıkıyor. Sonrasında kontrol yok. Gözünü hırs bürümüş firmamız, bu aşamadan sonra ürünün içine kaçak olarak Sibutramin veya başka bir zararlı madde koyuyor. Bu ürünü büyük reklam bütçeleri ile pazarlıyor. Sonrasında kullananlarda yan etki yaratmış, kimileri ölmüş, hiç umurlarında değil. Paralarını kazanıyorlar, yeni bir ürün çıkarıp, bu sefer onun pazarlamasına geçiyorlar. Bu çark böylece dönüp gidiyor.

Peki, madem bu ürünler ölümcül yan etkilere sahip ve medyada sürekli bunların zararları ve bu tarz ürünleri kullandığı için ölen insanlarla ilgili haberler çıkıyor, nasıl oluyor da insanlar hala bu ürünleri bu kadar yüksek paralar ödeyip almaya devam ediyorlar? Bu nasıl bir gözü karalık böyle, ölüm riski olduğunu bile bile insanlar kullanmaya devam ediyor bu ürünleri? Sanırım tek bir açıklaması var bunun: insanlar kilolu olmamak için her şeyi yapmaya hazırlar. Zayıflama vadeden ürünler, modern çağın uyuşturucuları. Her türlü zararını bilseler de, insanlar talep etmeye devam ediyorlar ve müthiş satış rakamlarına ulaşıyorlar.

Bu gruba giren ürünler çok şükür fazla yok piyasada. Bu sahtekârlığı engellemenin tek yolu, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı’nın piyasa denetimi yapmaları. Yoksa toplum sağlığını koruyabilmek mümkün değil.

Şimdi gelelim, piyasadaki ürünlerin çoğunluğunu oluşturan ikinci gruba:

2. Zayıflama ilacı olarak piyasaya sürülen, ancak hiçbir etkisi olmayan ürünler: Bu gruba giren ürünler ya etkisiz, ya da etkili olduklarına dair yeterli tıbbi kanıt yok. En taze örneği, Afrika Mangosu ile ilgili olarak yaşandı. Bu ürünle ilgili zayıflama alanında yapılan tek tıbbi çalışma, Kamerun’da yapılmış ve sadece 40 hasta üzerinde çalışılmış. Yeterli ve ikna edici tıbbi kanıtlar yok. Oysa ünlü Profesörün ABD’de yayınlanan TV şovunda diyet yapmadan zayıflattığını açıklaması üzerine, biliyorsunuz satışları patladı. Hemen arkasından ABD Ticaret Komisyonu bir “Tüketici Alarmı” yayınlayarak, tüketicileri bu haplardan uzak durmaları konusunda uyardı. Tabii bizim ülkemiz geri kalır mı? Hemen bizde de Afrika Mangosu satışları başladı. Fakat, maalesef, bizde tüketici alarmı yayınlayan bir komisyon yok.

Madem bu ürünlerin yeterli etkileri yok, peki kullanıp da iştahlarının kesildiğini söyleyen kişiler üzerinde nasıl etkili olabiliyorlar? Biz buna “Plasebo Etki” diyoruz. Yani, kişinin kullandığı ilacın etkisine olan inancının yarattığı etki. Bu etki, Tıp sahasında ispatlanmış bir etkidir. Babaannenize verdiğiniz Bonibon şekerini ağrı kesici diye içince ağrılarının azalmasıyla, etkiyi siz de kendi hayatınızda görmüşsünüzdür.

Sözün özü:
Zayıflamanın tek yolu, Doktor kontrolünde dengeli ve sağlıklı bir diyet yapıp, egzersizle kalori harcamayı arttırmaktır. Sağlığınızı tehlikeye atan, pazarlama faaliyetleri ile satılan “mucizevi ürünlerin” hiç birisi sizi zayıflatmaz. Öyle bir ürün olsaydı, Fitoterapi Uzmanı olarak, herhalde önce ben verirdim hastalarıma.

Soru ve görüşleriniz için: drumitaktas@mynet.com

En Çok Aranan Haberler