Araştırmacı yazar Orhan Miroğlu, Türkiye'nin en önemli meselesinin Kürt meselesi olduğunu ancak Aleviler üzerinden de ülkeye yeni tuzaklar kurulmak istendiğini söyledi. Vuslat Platformu'nun Abant'ta düzenlediği "Kimlik Krizi ve Kültürel Değişim" sempozyumuna katılan Miroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de, kimlik problemleri ya da kimlik çatışmasının, bu ülkenin siyaset hafızasında ve belleğinde çok derin bir trajedi halinde seyrettiğini belirtti. "Anadolu toprağı, geçen yüz yılın başından itibaren Balkanlar ve Kafkaslardan gelen, müslüman ve müslüman olmayan topluluklar için dünyanın gidilebilecek son toprak parçası olarak görüldü" diyen Miroğlu, bu fikrin o zamanlardan başlayarak Anadolu toprakları üzerinde olağanüstü bir hassasiyet oluşturduğunu kaydetti. Tarihçilerin ve yetkililerin altını çizmesi gereken çok büyük gerçekliklerin olduğunu savunan Miroğlu, şunları söyledi: "Bir arkadaşımız önceki oturumda dedi ki, '11 milyona yakın Kürt Türk evlilik yaptı' bu çok doğru. Ama şöyle bir itiraz olabilir. Maalesef bu evliliklere rağmen 50 bin kişi öldü. Bu evliliklere rağmen 3 bin köy haritadan silindi ve bu evliliklere rağmen, bu entegrasyona rağmen, manevi entegrasyona rağmen, hala bu ülkede bir çatışma riski söz konusu. Dolayısıyla bugün benim gözümde Türkiye'nin en önemli meselesi Kürt meselesidir. Ama Alevi meselesi üzerinden de tabii ki Türkiye'ye yeni yeni tuzaklar kurulmak istenmektedir." - Terör örgütünün küçük yaşta çocukları kaçırdığı iddiası Terör örgütü PKK'nın yaşı küçük çocukları kaçırmasıyla ilgili iddialara değinen Miroğlu, şöyle konuştu: "Bu kaçırılan, kaçırıldığı söylenen, muhtemelen kaçırılmıştır ama kendiliğinden gidenler de olabilir. O bölgenin gerçekliğini biliyoruz biz. Aileler 10 günü geçkin süredir Diyarbakır'da çocukları geri gelsin diye oturma eylemi yapıyorlar. Yaptıkları açıklamada da ayın 1'inde eylemi bitireceklerini söylediler. 15 gün önce Dicle Üniversitesinde bir konferansa davet edilmiştim. Orada gördüm ki, Dicle Üniversitesinde dağa çıkmaya hazır ama hepsi de çok değerli bölümlerde okuyan 20'li yaşlarda çok sayıda gencimiz var. Bu mesele çok daha derin ve farklı bir yerde duruyor." 1988 yılında Diyarbakır cezaevinden tahliye olduğunda da şiddete ve savaşa bugünkü kadar karşı olduğunu kaydeden Miroğlu, şunları kaydetti: "Ama benim gönlümden hiçbir şekilde Kürt gençlerine çağrı yapıp dağa çıkmayın demek geçmiyordu. Bunu samimiyetle söylüyorum. Çünkü ben biliyordum ki, Diyarbakır cezaevinden dışarı çıkan insanların yüzde 80-90'ı maalesef yaşadıkları zulmün büyük baskısı ve trajedisi altında soluğu ya Gabar'da ya da Cudi'de aldılar. Ama benim anlayışıma göre, bugün bu zulüm orada yok. JİTEM diye bir şey yok. OHAL kalktı. Kürt kimliğinin önü açıktır. Konuşarak birbirimizi inandırarak bu problemi çözebiliriz. Ne ana dilde eğitim için ne de Kürtlere statü için hiçbir gencin kanı artık akmamalıdır."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz