DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla "Terör örgütüne yönelik soruşturma" kapsamında 14 ilde eş zamanlı başlatılan operasyonları eleştirdi.
Türk, "Bedeli ne olursa olsun büyük bir cesaret ve kararlılıkla demokrasi duruşumuzdan taviz verilmeyecektir. Hiç bir güç DTP'ye diz çöktürmeyecektir. Operasyonlar ve gözaltılar derhal son bulmalı, ve arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır" diyerek değerlendirdi. Türk, Meclis'te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, polisin DTP'ye yönelik başlattığını iddia ettiği operasyonu bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 29 Mart yerel seçimlerin ardından kendilerini hedef gösteren açıklamalardan kaynaklandığını öne sürdü. Bu operasyonun Başbakan'ın direktifleri doğrultusunda yapıldığını öne süren Türk, "Sonuçlarına hükümetin tahammülsüzlüğünün çok açık bir göstergesidir. Türkiye'nin dördüncü büyük partisine karşı gerçekleştirilen bu operasyon, hukuk dışıdır, demokrasi dışıdır. Hasmane bir tutumdur. Bu tutumundan dolayı hükümeti kınıyoruz ve uyarıyoruz. Tüm demokratik muhalefeti ve sivil toplum örgütlerini, bu konuya odaklanmaya davet ediyoruz" dedi.
-ÇİÇEK'İN SÖZLERİ-
29 Mart yerel seçimlerin ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in, DTP'ye yönelik, "Ermenistan sınırına dayandılar" sözlerini anımsatan Türk, "Bu sözler hükümetin açıkça anlayışını ortaya koymuştur. Partimizin üstüne estirilen baskı, yeni bir dönemin altını çizerek dile getirmek istiyorum. Partimize adeta demokratik siyasetin dışına itmeye çalışan bir mantığın ifadesidir" diye konuştu. Yapılan operasyonların verdikleri mücadelede etkili olmayacağının altını çizen Türk şöyle dedi:
-BEDELİ NE OLURSA OLSUN-
"Şu nu herkes çok iyi bilmeli ki, bizi bu onurlu demokrasi ve barış mücadelesinden alıkoyamayacaktır. Bedeli ne olursa olsun büyük bir cesaret ve kararlılıkla demokrasi duruşumuzdan taviz verilmeyecektir. Hiç bir güç DTP'ye diz çöktürmeyecektir. Operasyonlar ve gözaltılar derhal son bulmalı, ve arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.
Yerel seçimlerin ardından, Türkiye'nin gerçek gündemiyle yüzleşmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Artık Türkiye'nin boşa geçirecek ne fazla zamanı ne de enerjisi vardır."
Türk sıkça dile getirdiği, "Kürtler çözümsüzlüğün tarafı değil" sözlerini yineleyerek, "Kürtler asla ve asla çözümsüzlüğün tarafı değildir. Bunun doğru anlaşılması gerekiyor. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu ekonomik kriz ve Kürt sorununda yaşanan çatışmalı sürecin devam ediyor olmasıdır. Yeni Anayasa, siyasi partiler ve seçim kanunlarındaki değişiklik başta olmak üzere askıya alınan demokratikleşme reformlarının hızla başlatılması hükümetin, parlamentonun önünde duran en acil gündemlerdir" dedi.
-DEĞİŞİM VE ÇÖZÜM-
29 Mart'ta sandıktan çıkan en önemli sonuçlardan birinin, "Değişim ve çözüm" olduğunu vurgulayan Türk, "Bunun iyi görülmesi ve doğru okunması gerektiğini söyledi.
Türk, "Demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olan siyaset kurumu bu noktada tarihi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyadır. Kısır çekişme ve çatışmaların bir kenara bırakılması, siyasetin; sorunun değil çözümün bir parçası haline getirilmesi gerekmektedir" diye konuştu. 29 Mart yerel seçim sonuçlarından AKP iktidarının ders alması gereken hususların olduğuna dikkat çeken Türk şöyle dedi:
"Ne yazık ki değişim ve dönüşüm, ülkemizde öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Statükocu zihniyet halen güçlü ve etkili olmaya devam ediyor. Bu zihniyetin kendisini hissettirdiği alanların başında Kürt sorunu gelmektedir. Bakınız 29 Mart seçimleri bu noktada hükümete ve devlete önemli bir yol haritası sunmuştur. Kürtler çözüme her zamankinden daha fazla hazır olduğunu net bir biçimde ortaya koymuştur. Kürtler ‘yeni bir sayfa açalım' mesajını vermiştir. Halkımızın açığa çıkan bu barış iradesi Türkiye'yi öyle bir noktaya taşımıştır ki; sorunun sivil demokratik yöntemlerle, diyalogla çözümünden başka bir seçenek kalmamıştır. Neden? Çünkü askeri yöntemler de dâhil bütün seçenekler denenmiş ve soruna çözüm olmadığı görülmüştür. Bu nedenle demokratik çözüm artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Elbette bu sürecin kolay geçmeyeceğinin farkındayız. Bir takım odaklar devreye girecektir."
-"AÇILIMLAR SEÇİMLERE KADAR MIYDI?"
Hükümetin yerel seçimler öncesi Güneydoğu açılımlarında samimi olmadığına işaret eden Türk şu soruları yönelterek şöyle dedi:
"Nerede kaldı sizin Kürtçe açılımlarınız! Hepsi seçimlere kadar mıydı? Hani herkes kendi anadilinde konuşabiliyordu? Siz Kürtleri bu yasaklarla mı kazanacaksınız?
Olsa olsa ancak kendinizi kandırırsınız. Sansürleseniz de, kapatsanız da halk, bu prangayı kıracak ve gazetesine sahip çıkacaktır. Çünkü dil bir halkın onurudur.
Halkımız bu onurunu yaşamından önce görmektedir. Bu halk asla ve asla onuruyla oynanmasına izin vermemiştir, vermeyecektir. Halen anlamayan varsa, görmeyen varsa bunu iyi anlasın ve iyi görsün."