Özel okul fiyatlarındaki artış konuşulurken yemek ücreti, kırtasiye ve giyim gibi sunulan ek hizmetler ve bunların ücretleri de velilerin gündeminde. Ekotürk TV'de yayınlanan Harika Ertunç'un sunduğu Gün Sonu programına Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk ve avukat Iyaz Çimen konuk oldu. Programda özel okullar konusunun hukuksal boyutuna, velilerin bu noktada nasıl hakları olduğuna, fiyat belirlemede nasıl mekanizmaların hukuksal açıdan işlediği de değerlendirildi.
Harika Ertunç, TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk'e velilerin yüzde 200'lere, yüzde 300'lere varan zamlar olduğuna dair serzenişlerinin söz konusu olduğunu söyleyerek özel okulların hangi oranda zam uyguladığını sordu.
Zafer Öztürk "Aslında bir anlamda kendimizi burada anlatma fırsatı verdiğiniz için de ayrıca minnettarım diyebilirim. Zira son dönemde bir bir kere sizin de girizgah bahsetmiş olduğunuz; otomobilde, gıdada vesairede hükümet anlık regülasyonlar yapıyor. Bir kere özel okullara yapılan bu regülasyon veyahut da sınırlama veyahut da kota, adını ne koyarsak koyalım bununla hiç alakası yok, mevcut bu durumla da alakası yok. Bizim 5500 sayılı özel öğretim kurumları kanununa bağlı bir ücret yönetmeliğimiz var. Biz tamamen okullarımız bütün bu sektörlerden ayrı olarak eğitim hizmeti ifa ettiğimiz için bazı bu bahsi konu kanununda ve buna bağlı bazı yönetmeliklerde özel durumlarımız var ve buna göre hareket ederiz. Şimdi bizim burada bir ücret yönetmeliğimiz var. Bu ücret yönetmeliği yıllardan beri bize ÜFE + TÜFE / 2 + 5 gibi bir puan formülümüz vardır ve ücret artışlarımız da, ara sınıflarımızdaki ücret artışlarımız da buna göre belirlenir açıkçası.
Bu yıllardan beri bu böyledir fakat bugün özel okullardaki fiyat artışıyla da ilgili niye diğer sektörlere benzetmeyin diyorum... Çünkü bizim bugün açıklamış olduğumuz Ocak ayı, 2024'ün ocak ayında açıklanan ücret bizim 2024-2025 eğitim öğretim yılını yani Eylül ayında başlayıp Haziran 2025'te sona eren eğitim öğretim yılını kapsıyor. Takdir edersiniz ki böylesi enflasyonist bir ortamda siz bir haftada, 2 haftada fiyat alamıyorsunuz. Kaldı ki ki biz fiyatımızı bir kere açıklıyoruz ve bir sene boyunca o fiyatın üzerine herhangi bir güncelleme, herhangi bir artı, herhangi bir ayrı talepte bulunmamız zaten yasal olarak da mümkün değil. Şimdi sayın hukukçumuz da burada, avukat dostumuz da burada. Bu bağlamda kendisi de bunu çok iyi biliyordur zaten, yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı kanunlarla yönetildiğimiz için bunun dışına çıkmamız zaten mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Öztürk "Sadece sizin az evvel bahsettiğiniz yüzde 200-300 artışlar bakın bunlar başlangıç sınıfları için, bazı çok istisna kurumlarda bugün karşımıza geliyor bazı hesaplarla. Doğru mu? Yanlış ama iki sene üst üste yapılan özel okullara bir regülasyon var. Hiçbir sektöre yapılmadı bu regülasyon, eğitim sektörüne yapıldı. Çünkü eğitim üzerinden konuşmak ve popülizm yaratmak çok kolay. Kaldı ki bu yüksek fiyatlardan bahsettiğimiz noktada, Türkiye'de 12.000 pardon bugün sayı düştü 11.000'lere. 11 bin özel okuldan açıkça söyleyeyim; Türkiye'nin köklü, efendime söyleyeyim Türk köklü okulları diyebileceğimiz toplasanız 50-100 okul arasından fazlasında bu yüksek ücretleri görmezsiniz." dedi.
Devamında Öztürk "Şimdi regülasyon deyince şuraya gelmek istiyorum... 2022 senesinde bizim enflasyon oranlarımızı çok iyi hatırlarsanız eğer, o sene ÜFE+TÜFE formülü yüzde 62.98 gibi bir oran veriyordu, ücret artışı oranında. Dönemin Bakanı yine seçim bahanesiyle bize bir regülasyon uyguladı. Formülü çok farklı değerlendirerek ortalamaların ortalaması şekliyle yüzde 36 gibi bir ücret kısıtı getirildi. Kaldı ki o sene enflasyon oranı Türkiye'de reel anlamda yüzde 100'lere varıyordu. Hemen akabinde zaten pandemiden çıkmış olduğumuz bir seneydi. Bu dendi ki özel okullara böyle bir regülasyon yaptık. Bakın hiçbir basın mensubu, hiçbir veli, hiçbir özel okul öğretmeni bunu 'Ne yapıyorsunuz?' demedi. Çünkü özel okul çok rahat üzerine gidilebiliyor pekala." şeklinde konuştu.
Ardından Öztürk, "Hemen ardından bir sene sonra 2023 eğitim öğretim yılında. Yani şu anda içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılını kapsayacak 2023 Ocak ayında devlet kendi değerlemesine yüzde 124 verdiği halde bizim ücretlerimize yüzde 65 kısıt getirdi. O sene ÜFE + TÜFE formülü minimum yüzde 105 olarak hesaplanıyordu ve o sene yine o senenin Milli Eğitim Bakanı bir gecede yönetmeliği değiştirdi. Şimdi hukukçu arkadaşımız da burada... Burada bir gecede yönetmelik değiştirildi." ifadelerini kullandı.
Avukat Iyaz Çimen ise "Zafer Bey'in şu ana kadar yapmış olduğu açıklamalara katılıyorum. Şu yönüyle daha çok katılıyorum... Netice itibarıyla burada bir özel sektörden bahsediyoruz. Her ne kadar eğitim kurumu olarak biz bunları değerlendirsek de burada netice itibarıyla bir ticaret de yapılıyor. Nitekim aynı kiralara getirilen yüzde 25'lik kısıtlama gibi, ben devletin bu gibi alanlara yani özel sektöre bu müdahalelerinin neticelerinin çok iyi olmadığını düşünüyorum. Ki burada kurumlar da aynı sorunları yaşıyorlar...
Giderlerinin artışı ve bununla birlikte bunların fiyata yansıtılamıyor oluşu onlar açısından bir kısıtlama niteliğinde oluyor. Ama nitekim şu an halihazırda uygulanan bir yönetmeliğimiz var ve bu yönetmelikte de bir artış oranı öngörülmüş. Dolayısıyla şu an yönetmelik geçerli olduğu için biz de buradaki orana göre fiili olarak artışı gerçekleştirip, akabinde o artış oranı üzerinden, bir sonraki yıl için tabii bu belirleme artış oranı, ilk kayıt dönemi için değil, var olan öğrencinin bir sonraki yıldaki eğitim ücretinin artışı ile ilgili bir kısıtlama. Bu da şu şekilde hesaplanıyor; yıllık ÜFE ve TÜFE oranını toplayıp bunun yarısının 5 puan fazlasına kadar artış gerçekleştirilebiliyor. Tabii bu azami oran olarak karşımıza çıkıyor. Elbette bütün kurumlar da bu azami oran üzerinden artışı gerçekleştirmek durumunda kalıyorlar. Nitekim aslında onların da giderleri, ki şu an bu oranı biz burada sabitlediğimizde ve bir yıl boyunca kullandığımızda zaten bu oran da şu anda mevcut enflasyon tutarında erimiş oluyor. Nitekim asgari ücretteki erimeyi burada da görüyorsunuz. Dolayısıyla sektörün bu gibi bir sınırlama karşısında kalıyor olması, onların da kaliteli hizmet standartlarını, kendi içerisindeki operasyonlarını doğrudan etkiliyor." dedi.
Devamında Çimen "Tabii burada kamunun temel ihtiyacı olarak eğitim sektörünü regüle etme ihtiyacı duyuyor devlet ve bundan kaynaklı böyle bir kısıtlama getiriliyor. Nitekim bu oranın sektöre daha uygun olabilecek bir oran üzerinden yapılıyor olması, muhtemelen Zafer Bey de bu noktaya katılacaktır diye düşünüyorum, kurumlar açısından daha sürdürülebilir bir netice verecektir. Ama tabii şu anda TÜİK'in bu gibi artış oranlarında kullanmış olduğu parametreler ÜFE ve TÜFE olarak karşımıza geliyor. Bu da tabii sektörel olarak bir yetersizlik gibi karşımıza çıkıyor diyebiliriz." şeklinde konuştu.
Ardından Harika Ertunç, "Şimdi o zaman madem iki konuğum da belli noktalarda çoğunlukla aynı fikirde, tabiri caizse, teşbihte hata olmaz şeytanın avukatlığını yapmak bana düşecek o zaman. Çünkü ben yayından önce izleyicilerimize de sosyal medya kanallarım aracılığıyla sorular yönlendirdim. Dedim ki asıl sorun nerede başlıyor, size ek hizmetler dayatılıyor mu, dolaylı ya da doğrudan bir şekilde. Bu konularda aldığım çeşitli dönüşler üzerine programımızın ikinci bölümüne geçtiğimizde biraz ben antitez koymak zorunda kalacağım ortaya ki sizler de böylece meramınız da daha net bir şekilde anlatabilirsiniz. Bu ek hizmetler meselesini biraz detaylandıralım. Çünkü asıl hukuksal sorunlar da burada başlıyor. Velilerin temel problemi de burada başlıyor Zafer Bey işte kırtasiye ücretleri olsun, giyim konusu olsun ki burada bir tekelleşme ve rekabet hukukunu özellikle etkileyen bir problem var mı bu nokta biraz sıkıntı. Gıda konusu biraz sıkıntı. Veliler diyorlar ki ben belki çocuğuma bir sandviç yapıp bir meyvesini koyup öyle göndermek istiyorum okula ama belli noktalarda mecbur bırakılıyoruz bu hizmetleri almaya, bu konuda da zaten bir tavan ücret olmayınca bizden resmi kanalla alamadıkları farkı bu kanaldan alıyorlar gibi bir sıkıntı var." diye sordu.
Devamında Ertunç, "Asıl sorun iki noktada başlıyor... Bir tanesi kademelerde yani 1-5-9. sınıflarda, yeni bir dönemin ilk başlangıcında. Çünkü burada bir zaten tavan yok, bir diğer konu da ek hizmetler konusunda. Zafer Bey şimdi veliler okul yönetimleri tarafından belli oranlarda yansıtabildikleri fiyatları ek hizmetler kanalıyla mı acaba telafi etmeye çalışıyorlar. Var mı böyle bir şey özel okullar tarafında sizin açınızdan?" diye TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk'e sordu.
Zafer Öztürk, "Çok açık söyleyeyim Harika hanım, böyle bir şey var mı, böyle bir yapı oluşturulmaya, böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bir kere matematik olarak hesap yaptığımızda bizim 2022-2023 iki sene üst üste iki eğitim öğretim yılı üst üste yediğimiz regülasyon öyle bir senede, iki senede zaten çıkmasını beklemiyoruz. Ben şunu engellemek istiyorum, daha doğrusu şunu anlatmak istiyorum... Özel okulculuk çok ama öyle çok karlı bir şey değil. Bundan önce, pandemiden önce en karlı dönemi yüzde 20'ler civarındadır kar marjı anlamında, reel olarak söylüyorum. Bugün geldiğimiz noktada, hem bu geçmiş senelerde yaşanılan bu regülasyonları ve kayıpları kısa bir sürede, bir senede, iki senede gibi çıkarma hedefimiz yok. Hem de basit bir hesap yapsanız bile bu ek ücretleri, yemek ücretleri ile bunu kapatmanız zaten mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Öztürk devamında "Örneğin size ben bir yemek ücretinden bahsediyoruz değil mi? Bugün Maliye Bakanlığının geçenlerde bir açıklaması oldu, işverenlere 170 lira artı KDV günlük yetişkinler için 187 lira gibi bir rakam belirledi yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi bizim bir kere bu bugünkü yemekler için belirlenen bir ücret. Yine söylüyorum bizim yemek ücretimiz önümüzdeki Eylül'de başlanacak, verilecek bir yemeği kapsıyor ve Haziranda bitecek bir yemeği kapsıyor. Biz şimdiden bunun hesabını yapmak zorundayız ve okullarımızın büyük çoğunluğu çok ciddi yemek firmalarıyla çalışıyorlar. Mesela geçmiş dönemlerde şu başımıza geldi... Yemek firması geliyor, gıda ücretleri efendime söyleyeyim gıda hammaddeleri artışa uğrayınca getiriyor okula diyor 'sana diyor ücret güncellemesi yaptım' Okulların hiçbir surette bunu velisine yansıtabilme imkanı yok yasal anlamda. Hiçbir okul da bunu yansıtamaz ve yansıtmadı da... Okul bir şekilde cebinden ödemek, bütçesinden ödemek zorunda kalıyor ve bundan dolayı okulların ben geçmiş senelerde bundan zarar ettiklerini de çok iyi biliyorum. Kaldı ki 187 lira gibi bir devletin belirlediği bir rakam var, bizim bu hani çok pahalı yemek ücreti var denilen okulların neredeyse günde üç öğün yemek verdiklerini çok rahat söyleyebilirim. Bahsettiğim dönem önümüzdeki dönemi kapsıyor. Bizim 180 okul günümüz var. Normal bir hesapta 187 lirayla bile hesap yaptığınızda üç öğünü vesaire diye söylemiyorum bugünü söylüyorum zaten karşımıza çıkacak rakam 35.000 lira gibi bir rakama tekabül ediyor. Kaldı ki bunun için bizim mesela öğrencilere verdiğimiz yemeklerde hassas davranmamız söz konusu. Biz her türlü yağın, her türlü efendime söyleyeyim gıda hammaddesinin kullanılmasına müsaade etmiyoruz ve yemek firmalarından bu hizmeti alıp öğrencimize veriyoruz. Bu anlamda da anlaşılmak isteriz. Bunun üzerine hani yemekten çıkartıyorlar diyorlar ya, kusura bakmayın ama yemekten çıkartabilecek bir pozisyon ne yazık ki burada yok." dedi.
Harika Ertunç elindeki bir örnek listede 85 bin TL gibi bir rakamın söz konusu olduğunu, öğrencinin kaydı yenilenirse 90 bin TL gibi bir fiyatın söz konusu olduğunu söyleyip "Veliler bu hizmeti almak zorunda mı? Siz eğer yemek hizmetini almamayı tercih ediyorsanız parantez içinde 'kontenjanımız dolu' deniyor mu?" sorusunu yöneltti.
Öztürk ise, "Yemek ücreti bir kere çok net, yönetmeliğimiz çok açıktır, yemek ücreti zorla dayatılamaz, yemek ücreti isteğe bağlıdır. 2 kere 2, 4. Yani burada biz netiz. Bakın şöyle bir şey var; ilkokul kavramında, ilkokula baktığımız zaman eğitim bir bütün. Bir de biliyorsunuz özel okullar sabahtan akşama kadar süren bir periyodu alıyor. Zaten önemli tercih sebeplerinden biri de bu. Sabah erken vakitte yani ben şunu çok rahat söyleyebilirim, ben de bir öğretmenim... Özel okula bazı velilerimiz çocukların kahvaltısını bile yapmazlar, çocuğu okula gönderirler sabah, akşam alırlar. Sabah, öğle, ikindi bu çocuk 3 öğün okulda yemek yer. Şimdi aynı zamanda özellikle ilkokul dönemi için doğru beslenmenin doğru gıda olarak gelişim süreçlerinde faydalı olduğunu biliyoruz ve bunların eğitimin bütünlüğü içinde yer aldığını da biliyoruz. Bazı kurumlarımız bazı çok önemli programlar uyguluyorlar ve programların içerisinde bu yemek de eğitimin bir parçası neredeyse.Şimdi hal böyleyken otomatikman özellikle ilkokul çağında, çünkü beraber hareket ediyor bu öğrenciler, okulun böyle bir programı varsa Uluslararası bir program uyguluyorsa, bu gibi bir durumu varsa bunun zaten velisine sunuyor, velisi bunu zaten kabul ederek bu okula gidiyor, sözleşmeyi imzalıyor." dedi.
Harika Ertunç, "Biz kötü niyetli uygulama var mı bu konuda, bunu deşip çıkarmaya çalışıyoruz ya... Bunu yapan kurumlar suç işliyor diyebilir miyiz biz bu noktada. Yani mecbur bırakılıyorsa veli..." diye sordu.
Zafer Öztürk, "Şimdi biliyorsunuz özel okulun karşılığında bir bedavası var. Yani siz özel okula çocuğunuzu göndermek zorunda değilsiniz. Mecbur bırakılıyor mu? Ben nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama şimdi mecbur bırakılmak tabiri, kimse
hiçbir şeye mecbur değil. Yani özel okula çocuğunu da göndermeye mecbur değil bir anlamda. Yanlış mıyım acaba? Yani biz çok zor bir iş yapıyoruz." şeklinde konuştu.
Harika Ertunç ise "O zaman buradaki kar hoşuna gitmiyorsa, o zaman özel okul sahipleri de başka yerde yatırım yapsın" dedi.
Öztürk "Yüzde 20 en iyi zamanında dedim size. Bundan 5 sene 10 sene önce en iyi zamanında. Son 6 yıldır okulların bir
karlılığı yok.
Kayıt yenilemek için 'Maalesef biz bu paketi sunuyoruz size' denilip aksi takdirde kayıt yenilenemeyeceğiyle ilgili yanıt verilmesine dair avukat Çimen ise "Bu tam olarak dayatma. En sık karşılaştığımız problemlerden bir tanesi, hep kayıt
yenileme dönemlerinde müvekkillerimiz eğitim almak için o özel eğitim kurumunun eğitimine güveniyor ve oradan
hizmeti satın almak istiyor. Tabii kurum da bu hizmetin yani ana faaliyet konusu olan eğitimin yanında yan paketler, işte kitap eğitim ya da servis gibi öğrencinin faydalanması gereken yan paketleri tabii ki öne sürüyor. Yemek ücreti yönetmelikte belirli bir oranda belirlenmiş ve bunun da yönetmelik kapsamında zaruri olarak öğrenciye dayatılması mümkün değil. Sadece bu yönetmelik değil bunun yanında bu bir tüketici işlemi, tüketici işlemi olduğu için tüketiciye de dayatmayla siz bir şey satamazsınız." ifadelerini kullandı.