'Asrın felaketi' olarak adlandırılan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yıl dönümü öncesinde İTÜ Maden Fakültesi Sismoloji ve Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Taymaz'ın da aralarında bulunduğu akademisyenler, fay hatları ile ilgili akademik çalışma yaptı. Çalışmalar, uluslararası dergilerde '2023 Mw 7.8 ve Mw 7.6 Kahramanmaraş Deprem Dizisinden Kuvvetli Yer Hareketinin Özellikleri' ve '2023 Kahramanmaraş Türkiye Deprem İkilisinin Hızlı Yırtılmayla Tetiklenmesi ve Basamaklı Fay Kırılma Mekanizmaları' başlıkları ile yayımlandı. Çalışmalarda hem Kahramanmaraş depremlerinin yaşandığı fay hattının durumu hem de Türkiye'deki faylara etkisi yer aldı.
Prof. Dr. Taymaz, yaptıkları araştırmayı anlattı. "6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri, ulusumuzun, milletimizin, vatanımızın ve dünyanın yaşadığı en büyük kıtasal ölçekteki deprem çiftlerinden bir tanesi" diyen Prof. Dr. Taymaz, "Bu şekilde tarihe geçmiş bir deprem. Benim kendi hesaplamalarıma göre, birinci depremin büyüklüğü 7.96; ikinci depremin büyüklüğü 7.8. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum; sismoloji ve deprem kaynak sismolojisi konusunda uzman bir akademisyen olarak 40 yıllık bilgi, birikimimle ve dünyanın ulaşabildiği teknoloji, bilimin gelişimi ile paralel olarak bilgisayar teknolojisiyle beraber elde ettiğimiz süper güçlü bilgisayarla yapılan modellemeler sonucu elde edilen magnitüd budur" diye konuştu.
Bölgedeki artçılara ilişkin de Prof. Dr. Taymaz, "Tabii ki henüz artçılar bitmedi. 1-2 yıl kadar daha bu bölgede 5.5'ten büyük depremler olacak" dedi.
Fay hatlarıyla ilgili yaptığı incelemeleri de paylaşan Prof. Dr. Taymaz, "Kahramanmaraş depreminin bıraktığı noktadan itibaren, Doğanyol-Sivrice depreminin ucundan Karlıova'ya kadar giden kısımda, Sivrice, Palu, Bingöl, Hazar arasındaki olan kesim ve oradan Karlıova'ya kadar olan bölüm kırılmadı. Buralarda 6.5, 7 büyüklüğünde deprem oluşabilecek potansiyele sahip. Geçmişte, tarihte veriler var. Karlıova'dan Yedisu'ya kadar var. Yedisu'dan Erzincan'a, Reşadiye'ye kadar uzanan o bölgede kırılmayan kesimler var. Bunlar, hep 7'lik deprem ama en son 13, 15 Mart 1992 Erzincan depreminden sonra hem 13 Mart'ta ana şok hem 15'inde Pülümür, Ovacık fayına doğru, Tercan'dan itibaren güney kesimi kırılmıştı. O iki bölüm kırılmadı ama o iki kırık parçasını fay sistemini bütüncül olarak birleştirecek olursak; bu 2 depremde Sürgü fayı ile Doğanşehir fayının Malatya -Ovacık arasındaki birleşen fay kolu ile Pülümür'e kadar olan kısmında deprem üretmeyen, uç kısımlarında stres transferi var" dedi.
Prof. Dr. Taymaz, "Oralarda yönelimler hep küçük depremler; hep 5,5. Bir sismolog olarak 6'dan büyük depremleri daha çok ciddiye alıyorum ama ülkemizde 5,5 de yıkımlara sebebiyet veriyor. O bölgeler kırılmadı. Malatya, Ovacık fayı bunlar büyük fay. Her biri 100 kilometrenin üzerinde. Bunların her biri, 1 tane 1999 Gölcük depremi üretecek potansiyele sahip. O ikisi kırılmadı ama Erzincan Ovası'ndan itibaren Kuzey Anadolu Fayı'nın bütün coğrafya üzerinde Ladik, Havza, Tokat, Yozgat, Çankırı, Bolu, Düzce'ye kadar gelen kısımda da kırılmayan kesimler var. Bunlar, 30-40 yıl önceki kırılan döngülerini tamamladı. Bu işin tamamen Kuzey Anadolu Fayı kısmı" diye konuştu.
Lübran, İsrail ve Filistin bölgesindeki fayın da kırılmadığını belirten Prof. Dr. Taymaz, "Doğu Anadolu Fayı'nın devamında bakacak olursak; Hatay Samandağ'dan itibaren Ölüdeniz Fayı'ndan Kızıldeniz'e kadar olan bölgede kırılmayan fay, bir sonraki 7, 7,5 büyüklükteki deprem Lübnan'da, Filistin'de, İsrail'de olacak; o bölgeyi yıpratacak. Kıbrıs etkilenecek, büyük tsunamiler olacak. Çünkü en son 1890'lı yıllarda ya da 1870'te olmuştu. Onları da çalıştık. Hem depremi hem tsunamisini modelledik" değerlendirmesinde bulundu.
Kuzey Anadolu Fayı gibi Doğu Anadolu Fayı'nın da güneye doğru hareket halinde olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Taymaz, "Akabe Körfezi'nden Kızıldeniz'e kadar bu depremleri önümüzdeki 30 yıl içinde göreceğiz ama öte yandan Karlıova'dan itibaren Erzurum, Şenkaya, Küçük Kafkasya'ya kadar o bölgedeki kırılmayan Kuzeydoğu Anadolu Fay Zonu'muz da var; oralarda da depremler var. Narman, Şenkaya, Çaldıran gibi büyük depremler üretildi ve bunlar da 70'li yıllardan günümüze kadar henüz daha o beklenen büyük depremleri oluşturmadılar" diye konuştu.
(DHA)