Beynin ağırlık olarak vücudun yüzde 2'sine sahip olduğu halde, vücuda giren oksijenin yüzde 20'sini, şekerin ise büyük bölümünü tek başına tükettiğini açıklayan uzmanlar, "Oksijen oranı büyük şehirlerde yüzde 18-19'a düşer. Doğal ortamda yüzde 20-21'dir. O halde beyni korumak için ilk yapmamız gereken, bol oksijenli doğal yaşama önem vermektir. Çevre kirliliği hafıza zayıflamasının ilk sorumlularındandır. Temiz hava beyin sağlığı için birinci şarttır" dedi.
Uzmanlar, beynin korunması için spor ve yürüyüşün de önemine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Özellikle haftada bir yapılacak olan ter attıran bir sporun, beyinde morfin benzeri maddeler salgılayarak anti-stres etkisi ürettiği artık bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu ikinci şartın, göz ardı edilmemesi gereken bir etkisi vardır. Üçüncü şart, beyinde mutluluk hormonu salgılanmasına yol açan pozitif yaşam felsefesinin hayat tarzı olarak seçilmesidir. Sevgi duygusunun güçlendiği, dolayısıyla korkunun azaldığı, güven duygusunun geliştiği pozitif yaşam felsefesini öğrenmek ve uygulamak hiç zor değildir. Dördüncü şart doğru beslenmedir. Beyin kan şekerini doğrudan kullanır. Kan şekerimizi düşürmemek gerekir. Bunun için serbest radikal giderici antioksidan, hücre yenileyici özellikteki taze sebze ve meyveler favori gıdamız olmalıdır. E ve C vitamini yönünden zengin gıdalar beyin hücre yıpranmasını önler. Çayın, özellikle yeşil çayın tüketilmesi beyin sağlığı için yararlıdır. Beyin için gerekli vitamin, mineral ve oligoelementleri çokça sağlayan bal, ceviz, fındık, çörekotu, badem karışımını her sabah bir çorba kaşığı alırsanız, güne daha sağlıklı başlamış olursunuz."