Soğuk ve kasvetli kış aylarında güneşin iyice görünmez olması D vitamininden faydalanmamız açısından önemli bir kayıp. Zira besinlerdeki D vitamininin aktif hale gelebilmesi için güneş ışınları son derece önemli rol oynuyor. Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Oya Yüksek, D vitamini eksikliğinin vücuttaki glukoz (şeker) dolaşımı ve insülin seviyeleri üzerinde etkili olduğunu belirtirken “Düşük D vitamini düzeyinde insülin direnci gelişme riski ve abdominal denilen karın çevresi yağlanarak oluşan obezite riski artış gösterebilmektedir” diyor.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda ‘mucizevi’ faydaları iyice ortaya çıkan D vitamini, kemik gelişiminden bağışıklık sisteminin güçlenmesine, kalp ve şeker hastalıklarından prostat, yağ dokusu ve kansere dek kanıtlanmış pek çok fayda sağlıyor. Vücudumuzun D vitamininden maksimum faydayı sağlayabilmesi için güneş ışığı şart. Güneşteki ultraviyole ışınları besinler yoluyla vücudumuza giren D vitamininin öncü maddelerini derinin altında aktifliyor ve olabildiğince işlevsel hale getiriyor. Ancak hele de kış günlerinde güneşin iyice yüzünü unutturması, soğuk ve yağışlı havalarda alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda zaman geçirme sürelerinin arttığı göz önüne alındığında güneş ışığından faydalanma süresi de azalıyor. Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Oya Yüksek, “Yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki, vücuttaki D vitamini eksikliği glukoz (şeker) dolaşımı ve insülin seviyeleri üzerine etkilidir. Düşük D vitamini düzeyinde insülin direnci gelişme riski ve abdominal denilen karın çevresi yağlanarak oluşan obezite riski artış gösterebilmektedir” diyor.
İnsülin direnci ve şişmanlık
D vitamininden zengin besinler tüketilse de sadece besinleri tüketmek yoluyla D vitamini ihtiyacı karşılanmıyor. Maksimum faydayı sağlayabilmek için güneş ışığının şart olduğunu vurgulayan Diyetisyen Yüksek, D vitamininin şeker metabolizması üzerine etkili olan insülin hormonunun salındığı beta hücrelerinin korunmasında ve yenilenmesinde de aktif rolü olduğunu belirterek “Kış aylarında evin güneş almasına dikkat edilmeli, perdeler ve pencerelerin hiç değilse 10-15 dakika açık tutularak güneş ışınlarının kişiye pencere ardından değil doğrudan gelmesi sağlanmalıdır” diyor. Öte yandan vücuda beslenme yoluyla alınan karbonhidratların insüline bağlanıp hücre içinden geçerek enerjiye çevrilmesi gerekiyor. Direnç durumlarında ise buradaki metabolizma bozulduğu için alınan bütün kalori karın bölgesi ve kollarda yağ olarak depolanıyor. Bu da şişmanlığa yol açıyor. İnsülin direncinin nedenleri arasında ise; genetik yapı, hareketsiz ve stresli yaşam ile yanlış beslenme alışkanlıkları yer alıyor. Özellikle karın çevresindeki yağlanmaların başlıca sebepleri arasında da insülin direncinin geldiğini belirten Diyetisyen Yüksek “Bozulmuş açlık ve tokluk şekerleri, bozulmuş insülin seviyeleri göstergesidir” diyor.
Uykusuzluk da şişmanlığa davetiye çıkarıyor
Çalışmaların çoğu uyku alışkanlıklarının vücut kilo durumunu etkilediğini gösteriyor. Özellikle kısa uyku süreçleri ve kötü uyku kalitesi her ikisi birlikte kilo artışı ve obeziteye neden olabiliyor. Hem yeme davranışlarının hem de uyku süreçlerinin kilo vermede birlikte ele alınması gerektiğini belirten Diyetisyen Yüksek “Uykusuzluk sorunu çeken bireylerin daha stresli oldukları, daha çok acıkma, daha duygusal yeme eğiliminde oldukları gözlemlenmiştir. Uyku kalitesi düştükçe veya uyku süresi azaldıkça bireyler daha çok kalori almaya başlamakta ve obezite problemi meydana gelmektedir” diyor. Öte yandan iştah azaltıcı etkisi olan leptin hormonunun uyku süresi düştükçe azaldığının saptandığına işaret eden Yüksek “Ek olarak uykusuzluğun kan şekeri seviyelerinde bazı bozulmalar meydana getirdiği bu yüzden açlık artışı oluştuğu belirtilmiştir. Buna bağlı olarak karbonhidrattan zengin beslenme isteğinde artış gözlenmiştir” diyor.
Kış aylarında gizli tehlikelere dikkat
Özellikle kış aylarında kısalan günlerin de etkisiyle beslenme biçiminde ara öğünler ortadan kalkabiliyor. Kızartma türü ve etli ağır, yağlı yiyecekler sofralarda daha fazla yer bulurken Diyetisyen Yüksek, gizli tehlikelere de dikkat çekiyor. Sofra şekerinin girdiği her gıdanın (her türlü yaş ve kuru meyvenin fazlası, patates gibi sebzeler, gazlı içecekler, mısır gevrekleri, pirinç, makarna, beyaz ekmek ve şurup eklenmiş kahveler, esmer ekmeğin fazlası) fazla tüketilmesi durumunda sağlığa zarar vereceğini belirten Yüksek, gizli tuz kaynaklarındaki (konserve ürünler, hazır çorbalar, yağlı peynirler, zeytin, şarküteri ürünleri, kuruyemişler, cipsler, hazır etler-köfteler) ve gizli yağ kaynaklarındaki (hazır yenen tüm yiyecekler, dışarıda pişen sebze yemekleri, salata sosları, yağlı peynirler, light peynirin fazlası, soslanmış etler, tam yağlı süt ve süt ürünleri, kuruyemişler) tehlikeye de dikkat çekiyor. Diyetisyen Yüksek, bol hareket ve çoğunluğu su olmak üzere günde 2 litre sıvı tüketiminin şart olduğunu söylüyor.