ANKARA (ANKA) - BDP Genel Başkan Yardımcısı
Gültan Kışanak,
Uludere olayındaki istihbarat tartışmasına tepki göstererek “Üç paşayı güdemiyorsun, halkı kandırarak güdeceğini zannediyorsun” dedi. AKP milletvekilinin izlediğini açıkladığı Heron görüntülerini halkın da izlemeye hakkı olduğunu söyleyen Kışanak. görüntülerin TRT’den yayınlanmasını istedi.
BDP’li Kışanak partisinin grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. BDP’ye yönelik gözaltı ve tutuklamaları eleştiren Kışanak, “Bu operasyonlar açıkça siyasi iktidar tarafından yürütülen siyasi bir katliam operasyonudur” dedi. Son dönemde 14, önceki dönemlerle birlikte 24 belediye başkanının aralarında olduğu 6 bini aşkın arkadaşlarının tutuklu olduğunu söyleyen Kışanak dosyaların komedi düzeyinde olduğunu ileri sürerek, “AKP hükümeti teslim alma, irade kırma, korkutma, sindirme ve böylece kendisini bir sonraki seçimlere hazırlama süreci içinde” iddiasında bulundu. Basına yansıyan Midyat kaymakamının AKP ilçe başkanlığını ziyaretinde, “Bu kaleyi kaptırmayın” yönünde sözlerini anımsatan Kışanak, bu sözlerin AKP’nin BDP’ye karşı yürüttüğü siyasi operasyonun itirafı olduğunu söyledi.
**-“BU HUKUK GARABETİNİ YARATAN REFORM ADI ALTINDAKİ YASAL DEĞİŞİKLİKLERDİR”-**
Tutuklu BDP Van Milletvekili Kemal Aktaş hakkında kesinleşen 2 yıl cezayı, “garabet” olarak nitelendiren Kışanak, “Bir politikacı düşüncelerini açıklayamayacak mı, bunu terör suçlusu nasıl ilan edebilirsiniz? Aktaş’ın yaptığı tek şey çözüme yönelik düşüncelerini açıklamak ve halkla paylaşmaktır. Milletvekili seçildikten sonra yargılamanın durması gerekir ama durmuyor, Yargıtay bu cezayı onaylayarak yürürlüğe konulmasını istiyor. Bu hukuk garabetini yaratan AKP hükümetinin 2005-2006 arasında reform adı altında bize yutturduğu yasal değişikliklerdir” dedi.
Kışanak verilen cezanın infazıyla ilgili işlemlerin derhal durdurulması gerektiğini belirterek, “Anayasa 83’üncü maddesi de bunu emreder. Kendisinin derhal serbest bırakılması gerekiyor" dedi.
**-“ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE”-**
“Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir” diyerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” sözlerini tekrarlayan Kışanak, “Bu mazlum halkın hakkını yiyenler, bu mazlum halka zulmedenler abad olamayacaklar. Bu söz doğrudur ama bu sözü kendin için söylemiyorsan bir kıymeti yoktur. Kimseyi kandırmaya oyalamaya çalışma” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın BDP’ye yönelik irade tartışmasını eleştiren Kışanak, BDP’nin iradesinin de çözüm önerilerinin de ortada olduğunu ifade etti. BDP’nin çözüm önerilerinin terör çalışması diye KCK davasında sorgulandığını belirten Kışanak, “Tüm farklılıklar anayasal güvence altına alınmalıdır. Kürtler anadillerini kamusal alanda kullansınlar, kime ne zararı var. Kürtler anadilde eğitim yaptığında Türklerden, Çerkezlerden bir şey eksilir mi, niye kabul etmiyorsun” dedi.
BDP’nin üçüncü vazgeçilmez talebinin özyönetim hakkı olduğunu anlatan Kışanak, “Bir halk varsa farklı kültürü dili varsa kendisini özyönetim hakkına kavuşturma imkanı vardır. Yerel yönetimlere özerklik vermeyen hiçbir yönetim demokratik kabul edilmiyor” dedi. Bu çözüm önerilerinin yok sayıldığını belirten Kışanak, “Daha neyin iradesinden söz ediyorsun. ‘Bunları konuşmayalım’ diyorsan çıkıp iradeniz yok demeyeceksin” dedi.
**-“KÜRT SORUNU TERÖR SORUNU DEMEK CAHİLLİĞİN DANİSKASIDIR”-**
“Siyasi ahlaksızlık” eleştirilerine yanıt veren Kışanak, “Halka yalan söylemek en büyük siyasi ahlaksızlıktır. Kürt sorunu gibi sosyolojik ekonomik nedenleri olan büyük bir sorunu terör olarak nitelemek de cahilliğin daniskasıdır. Halkın taleplerini görmemek cahilliktir. Bir siyasi sorunu terör diye tankla copla bitireceğini zannetmek cahilliktir” eleştirisinde bulundu.
**-“KEBAP SİYASETİ YAPIYORLAR”-**
Kadın gençlik meclislerinin kurulmasına terör denildiğini ileri süren Kışanak, “Demokratik siyasetten zerre anlamıyorlar. Bunlar bildiğimiz sürü siyasetini sürdürmek istiyorlar. Onun için Başbakan çıkıp ‘5-10 koyun güdemezler’ diyor. Sayın Başbakan halk koyun değil, biz onları gütmeye değil onların taleplerini gerçekleştirmeye adayız. Siz hala siyaseti ‘sürü siyaseti’, ‘halkı peşine tak kandır’ anlayışı olarak görebilirsiniz. Biz bununla mücadele ediyoruz sizinle kavgamızın temelinde de bu var zaten. Niye halk mahalle meclisi kursun, sendika kursun, bunların temel derdi burada. Bırakın halk sürü olsun, biz de kebap yapalım. Sizin anlayışınız bu. Hırsızlık yolsuzluk yapan sizsiniz, kebap siyaseti bu işte” dedi.
**-“KÜRDİSTAN COĞRAFİ VE TARİHİ BİR GERÇEKLİK”-**
Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) bütün bir Kürdistan coğrafyasının iradesi olduğunu söyleyen Kışanak, “Biz ‘Kürdistan’ dedik diye birileri bunun demagojisini yapabilir. Bu bir tarihsel gerçektir. Osmanlı’nın belgelerinde de, Cumhuriyetin kuruluş belgelerinde de vardır. Bu coğrafi tanımlama tarihsel bir gerçektir. Bir coğrafyanın ismini doğru söylemek de doğru siyasetin gereğidir” dedi. DTK’nın açıklamasında yer alan eşit yurttaşlık hukuku içinde yaşama, dili, kültürü korumayı içeren önerilerin bir çözüm iradesi olduğunu AKP’nin de Kürt sorununu çözebilmek için diyalog müzakereyi gündemine almak zorunda olduğunu ifade eden Kışanak şöyle devam etti:
“Diyalog ve müzakerede İmralı kritik bir rol oynamaktadır. Sayın Abdullah Öcalan’a diyalog ve müzakerenin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve barışın ortaya çıkması için gerekli koşulların sağlanması gerekir. Hem devlet oraya heyetler gönderip hem de cezaevinde tutmaya devam ederse buradan sonuç çıkmaz. Görüşmeler doğru ama eksik bir yoldur. Sayın Öcalan’a rolünü oynayabileceği koşullar yaratılmalı.”
"Ya yenme yenilme ya da diyalog kurarak çözme" şeklinde iki siyaset yolu olduğunu söyleyen Kışanak, “Türkiye hep yenme yenilme siyasetini tercih etti, bir halkın taleplerini savaş politikalarıyla bastırmaya çalıştı. Türkiye’nin bu yoldan vazgeçmesi, İmralı’daki tecritin ortadan kaldırılması, Öcalanın muhataplık için koşullara kavuşması lazım” dedi.
**-“ULUDERE HERON GÖRÜNTÜLERİ TRT’DEN YAYINLANSIN”-**
Uludere’de 34 kişinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili 1 ayı aşkın zaman geçmesine karşın ne yaşandığıyla ilgili resmi bir açıklama yapılmamasını eleştiren Kışanak, AKP’li bir milletvekilinin heron görüntülerini izlediğiyle ilgili açıklamalarını anımsattı. Olaydan 28 gün sonra milletvekilinin, “kaçakçı oldukları görülüyor” yönündeki açıklamasını aktaran Kışanak, “Peki nasıl oldu bu katliam. Genelkurmay ‘istihbarat vardı bunun için vurduk’ dedi. Başbakan Genelkurmay’a biat etti, aynı açıklamayı yaptı. Şimdi gerçeği kapatamayacaklarını anlayınca üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Ortada kirli bilgi dışında hiçbir şey yok, belli ki yeni senaryo tezgahlıyorlar” iddiasında bulundu.
Kışanak, “Bu katliamı kim reva gördüyse bu halka hesap verip bu halktan özür dileyecek. Bu işin başka temizlenme yolu yok” diyerek taleplerini şöyle sıraladı:
“Bu soruşturma üzerindeki gizlilik kararı kaldırılmalı, bilgi belgeler açıklanmalı. AKP milletvekilinin izlediği görüntülerin halkın izlemeye hakkı var. TRT’den yayınlanmalı. İstihbaratı kim verdiyse açıklanmalı.”
**-“ÜÇ PAŞAYI GÜDEMİYORSUN”-**
ABD Büyükelçisinin istihbaratla ilgili “biz vermedik” yönünde açıklama yaptığını, MİT’in de olaydan sonra istihbaratla ilgilerinin olmadığı yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Kışanak şöyle devam etti:
“O zaman ortada belki bir istihbarat da yok. Genelkurmay başkanı bu yalanı söylemişse, Başbakan da bu yalanın peşine takılmışsa, çıksın bunu söylesin. ‘Genelkurmay’ın yaptığı açıklama yalandır, ortada böyle bir istihbarat yoktur. Ben onu cezalandırıyorum’ desin. Demokratik yönetim, askeri vesayetten sıyrılmak budur. Üç paşayı güdemiyorsun halkı kandırarak güdeceğini zannediyorsun.”
Uludere olayıyla ilgili telefon görüşmelerinin tapelerinin açıklanmasını, ‘hangi makamlara görüntü aktarımları yapılmış, kimler izlemiş, değerlendirmeleri kimler yapmış, vurulması talimatını kimler vermiş’ bunların açıklanmasını isteyen Kışanak, “Bunlar açığa çıkmadığı sürece bu katliamın vebali başbakanın üzerindedir” dedi.
İnandırıcı bir soruşturma için bu mekanizmalar içinde yer alanların tamamının görevden el çektirilmesi gerektiğini söyleyen Kışanak, “Bir ay sonra heron görüntüleri savcılığa gidiyorsa o görüntülerde montaj yapılıp oynanmadığını kim garanti edebilir. Herkes görevinin başında. Örtbas için herkes elinden geleni yapıyor, göstermelik soruşturma ile avutmaya çalışıyorlar” iddiasında bulundu.
**-“JİTEM KABUL EDİLSİN; CİNAYETLERİ İÇİN ÖZÜR DİLENSİN”-**
Diyarbakır İçkale’de ortaya çıkan insan kemiklerine de değinen Kışanak, kazı yapılan yerin JİTEM’in sorgu, işkence infaz merkezi olduğunu söyledi. Orada restorasyon değil adli bir soruşturma yapılması gerektiğini söyleyen Kışanak, bu konuya sahip çıkmadıkları yönündeki açıklamaları eleştirdi. İnsan Hakları Derneği’nin kayıplarla ilgili bilgileri de içeren tüm arşivinin KCK soruşturması adı altında emniyette olduğunu söyleyen Kışanak, “Gerçekten Ergenekon, JİTEM’in halka karşı işlediği suçları ortaya çıkartmak istiyorsanız, önce KCK kapsamında aldığınız raporları bırakın” dedi.
AKP’nin topyekün savaş konseptinden vazgeçmediğini infaz değil cezaevi seçeneği ile süreci götürmeye çalıştığını ileri süren Kışanak, “JİTEM bu topluma karşı suç işlemiş bir devlet örgütüdür. Devlet ‘bunu yaptım halka karşı suç işledim, özür diliyorum’ diyecek başka da yolu yok” dedi.
**-ARINÇ VE BAKAN DİNÇER’E YANIT-**
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Anadilde eğitim projeleri olmadığı yönündeki açıklamasını anımsatan Kışanak, eğitimin önemli bir asimilasyon aracı olduğunu savunarak, “Bu proje yoksa asimilasyondan vazgeçtik diyemezsiniz” dedi. Kışanak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yerellerdeki sözleşmeli öğretmenlerin örgütün baskısı altında olduğu yönündeki açıklamalarını ise “Oradaki öğretmenleri hedef, atanamayan öğretmenleri suçlu gösteriyor” diye eleştirdi. Sözleşmeli öğretmenlerin uyguladığı programın merkezi olarak planlandığını söyleyen Kışanak, “Yerel öğretim bunun dışına çıksa müfettişler tepesine atlar. Ama yerel öğretmen teneffüste Kürtçe konuştu diye öğrencinin kulağını çekmez. Bundan endişe ediyorlar” dedi.