ANKARA (ANKA)-Kışanak "ana dil en temel haklardan biridir. Kesintsiz olarak kullanılması gereken bir haktır ve bunun önünde kimse engel olmaya kalkmasın kendisi aşınır. Bu haklarla ilgili ki en başında ana dil hakkı gelir kimse pazarlık yapmaya kalkışmasın. Pazarlık yapılabilecek konular değildir bunlar. Şimdiye kadar gasbettiğiniz bir hakkın iadesiyle mükellefsiniz bunu yapmaya mecbursunuz" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, gündemdeki konuları değerlendirdi.
-"NE ZAMAN BAŞBAKAN KONUŞSA ARKASINDAN BİR OPERASYON GELİYOR"-
"Günümüz JİTEM zihniyeti AKP'de yaşıyor" diyen Kışanak, şöyle dedi:
"KCK operasyonları tam da bir AKP'li bakanın ifade ettiği gibi konuşulmuş, tartışılmış, planlanmış adım adım hayata geçirilen operasyonlar. Son olarak Van'daki operasyonda bunun bir parçası. Planlı, programlı bir şekilde bu işi yürütüyorlar. Çark şöyle işliyor; AKP'nin talimatlarıyla istihbarat örgütleri, Emniyet, savcılık harekete geçiyor, yalan, yanlış uydurma ne kadar şey varsa dosya oluşturuyorlar ve bekliyorlar AKP Hükümetinden işaret bekliyorlar. Hangi sırayla hangi gün kime yönelelim diye. Siyasi işaretler gelince bunlar devreye giriyor. Tam tezgahı kurmuşlar, tezgah tamam. Ne zaman Başbakan konuşsa arkasından bir operasyon geliyor. Son 5-6 aydır da özellikle AKP'de genel başkan yardımcısı olan güya yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı ne zaman konuşsa arkasından belediyelerimize yönelik operasyon oluyor. Özel bir operasyon yönetiyorlar."
- "BELEDİYELERİMİZİN SAYISINI ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDE EN AZ İKİ KATINA ÇIKARCAĞIZ"-
"Belediyelerimizin sayısını önümüzdeki seçimde en az iki katına çıkaracağız" iddiasında bulunan Kışanak, "Diyarbakır ve Hakkari'de karşılaştıkları manzara karşısında dönüp bağırmaya başladılar. "Halkı korkutuyorlar onun için gelmiyor'. Bir aynaya bakın kendinizde ne görüyorsunuz. Bu konuda Başbakan, AKP iktidarı bence şunu denese çok iyi olur, artık yalana, ajitasyona, psikolojik savaşa, kişisel karizmasına, devletin baskısına, işkencesine, tutuklanmasına güvenerek yol alamayacağını görmesi lazım" dedi.
-"ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMELERİ ÇOK AÇIKTIR Kİ STATÜKONUN BEKÇİSİDİR"-
Kışanak, özel yetkili mahkemeler konusunda da özetle şunları söyledi:
"Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri çok açıktır ki statükonun bekçisidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden bu yana bugün siyaseten tartıştığımız tekçi karakterini tekçi zihniyetini topluma zorla kabul ettirmek için mahkemeleri, yargıyı kullanmıştır.
DGM yerine kurulan özel yetkili mahkemelerin kayıtsız şartsız, amasız fakatsız derhal kaldırılması gerekiyor. Özel bir yargılama olamaz. Ama AKP hangi kapsamda tartışıyor bunu, MİT Müsteşarını yani AKP hükümetinin bir memurunu yargılamaya kalkışmışlar bu yetki aşımıymış, bütün mesele bu. Açıkça "biz özel yetkili mahkemeleri savunuyoruz onlar devam etmeli ama bize dokunmasın, bu kısmını düzeltmek istiyoruz' diyorlar.
-MEZBAHANE BENZETMESİ-
Sen bir memurunu teslim edemediğin yargıya adeta neredeyse bir mezbahaneye dönmüş bu mahkemelere milletvekilleri teslim ediyorsun, belediye başkanları, sendikacıları, öğrencileri, kadınları, gazetecileri, hukukçuları toplumun tamamını bu mahkemelerin insafına terk ediyorsun. Ama benim bir memuruma dokunmasın. Ben sadece bu kısmını düzelteceğim, diyorsun. Bunun adı statükonun bekçiliğidir.
Bu tartışmanın nereye varacağını da bilemiyoruz çünkü önemli bir bakan "bu konuda hiçbir hazırlığımız da yok' dedi, belki de kendi iç tartışmaları biterse, defteri de kapatacaklar. Ama biz kapatmayacağız."
- "SAYIN BAŞBAKAN'A TÜRK KÖKENLİ BAŞBAKAN DESEM ŞIK OLUR MU ACABA, KABUL EDER Mİ?"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sert sözlerle eleştiren Kışanak, "Benim Kürt kökenli vatandaşlarım, diyor. Hala Kürt vatandaşlarım demeye dili varmıyor. Hani kökeni Kürt olabilir ama bugün başka bir şey olması lazım o da Türk, çünkü Başbakan tek milletten vazgeçmem diyor. Kökeniz Kürt olabilir ama siz bugün Türksünüz benim milletim tekdir o da Türk Milleti. Ben buradan şimdi Sayın Başbakan'a Türk kökenli Başbakan desem şık olur mu acaba, kabul eder mi? Kendisini böyle tanıtsın. Türk kökenli Başbakanım desin. Kendisi için de böyle bir sıfatı uygun görüyor mu? Soruyoruz kendisine ya da başka bir etnik kimliği var onunla mı anılmak ister, onu da bilmiyorum. Bu zihniyet doğru bir zihniyet değil. Burada da kandırarak, oyalayarak, demagoji yapılarak işin içinden çıkılmaz" dedi.
-"BDP'Yİ DE BUNA ORTAK OLMAYA DAVET EDİYOR, OLMAYACAĞIZ"-
Kışanak, Kürtçe'nin seçmeli ders olacağına ilişkin tartışmalara da değinerek, şöyle dedi:
"Asimilasyondan vazgeçtik, diyor ama ana dilde eğitim olmaz, ana dilde eğitim böler seçmeli ders olsun, diyor. Seçmeli ders mevcut hukuksal sistem içerisinde ancak yabancı dil statüsünde öğretilebilir. Bir insana kendi ana dilini yabancı dil öğretmek kadar büyük zulüm yoktur. Mesela Başbakan kendisi seçmeli Kürtçe dersi alabilir, bu çok güzel bir şeydir. Ama Kürtlere bu zulmü nasıl yapabilirsiniz? Üstelik de bunu 4. sınıftan sonra yapmayı uygun görüyorlar. Önce okula gidin Türkçeyi öğrenin, asimile olun, ondan sonra yabancı dil olarak kendi dilinizi isterseniz öğrenebilirsiniz. Bu insanlık suçu AKP eliyle yeniden işleniyor. Asimilasyon suçu bir insanlık suçudur. Bugün bu suçu AKP işliyor, biz onun ortağı olmayacağız. Başbakan kendisi bir insanlık suçu işliyor. BDP'yi de buna ortak olmaya davet ediyor, olmayacağız.
Ana dil en temel haklardan biridir. Kesintisiz olarak kullanılması gereken bir haktır ve bunun önünde kimse engel olmaya kalkmasın kendisi aşınır. Bu haklarla ilgili ki en başında ana dil hakkı gelir kimse pazarlık yapmaya kalkışmasın. Pazarlık yapılabilecek konular değildir bunlar. Şimdiye kadar gasbettiğiniz bir hakkın iadesiyle mükellefsiniz bunu yapmaya mecbursunuz."
-"HİÇBİR KANALDAN GÖRÜŞME TEKLİFİ GELMEMİŞTİR, BİZ DE HİÇBİR GÖRÜŞME TEKLİFİNİ REDDETMEMİŞİZDİR"-
Başbakan ile CHP Genel Başkanı arasındaki görüşmeye de Kışanak, "AKP ile CHP arasında bir görüşme yapıldı. Önemli bir görüşmedir. Bu ülkenin en önemli sorunu konusunda parlamentonun, siyasi partilerin sorumluluk alması olması gerekendir. Şimdiye kadar yapılmamışsa zaten eksik yapılmıştır. Ama bundan sonra da eksik yapmak için bahane arıyorlarsa başka kapıya gitsinler. BDP'yi bahane edemeyecekler. Başbakan grup konuşmasında bir ithamda bulundu bence CHP'ydi bu itham. Bunun cevabını CHP'nin vermesi gerekiyor. Diyor 'biz sorduk BDP nasıl bakıyor bu işe, onlar da BDP görüşmek istemiyor' dedi, Bu külliyen bir yalan. Buna cevap vermesi gereken de CHP, biz değiliz" dedi.
CHP'den randevu talebi olup olmadığı konusunda da Kışanak, "Bize şimdiye kadar CHP'den açık kapalı, gizli, resmi, gayriresmi, dost ortamında hiçbir kanaldan hangi kanal sayarsanız sayın hiçbir kanaldan görüşme teklifi gelmemiştir, biz de hiçbir görüşme teklifini reddetmemişizdir. Bu kadar açık bir yalan ve ortada. Bunun siyaseten hesabının sorulması gerekiyor" diye konuştu.
-"BÖYLE BİR SÜREÇ OLURSA BİZ BU SÜRECİN ASLA DIŞINDA KALMAK İSTEMEYİZ"-
Kışanak, şöyle devam etti:
"Biz bu görüşmeyi önemli, anlamlı buluyoruz. Bunun mutlaka siyaset kurumunun, siyasi partilerin, parlamentonun sorumluluk alarak çözüm konusunda samimi, gerçekçi, adalete uygun bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir süreç olursa biz bu sürecin asla dışında kalmak istemeyiz. Yapmamız gereken neyse vermemiz gereken katkı neyse bu katkıyı sonuna kadar katkı vermeye hazırız.
Kürt halkının temsilcilerini dışında bırakarak Kürt sorununu çözeceğim, diyorsun. Birinci çıkmaz budur, bu politikadan vazgeçecekler. Bir siyasi hareketi ve partiyi dışında tutarak ben Kürt sorununu çözeceğim, diyeceksin. Bu yaklaşımdan zaten çözüm çıkmaz. Önce bu zihniyetin bir değişmesi lazım."