Kışanak: Oslo'daki Taleplere Karşılık Verilmediği Için Dışarısı Kan Deryası

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Oslo görüşmelerindeki anayasa komisyonu, barış konseyi, hakikat ve adalet komisyonu taleplerine karşılık verilmediği için dışarısının kan deryası haline geldiğini söyledi.

BDP tarafından düzenlenen ‘Anayasa Yapım Sürecine Toplumsal Katılım’ isimli panel Taksim’deki Elit World Otel’de gerçekleştirildi. Programa BDP’li milletvekilleri Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Hasip Kaplan ve BDP’li çok sayıda partili katıldı.

Oslo sürecine ilişkin açıklama yapan Gültan Kışanak, “Kamuoyuna yansıyan belgelerle görüyoruz ki reddedilen protokollerde üç ana talep var. Bir anayasa komisyonu kurmak. İki barış konseyi kurmak. Bir de hakikat ve adalet komisyonu kurmak. Bu üçüne yanıt verilmediği için, bugün dışarısı kan deryası. Her gün onlarca insan yaşamını yitiriyor. Bu ülkenin doğusunda, batısında ocaklara ateş düşüyor. Her gün cenazeler kaldırılıyor. Bu ülke daha fazla çatışma sürecini yaşayamaz. Diyalog ve müzakere yolu açılmalı. Tahrip olan yol onarılmalı. Sorunlarımızı açıkça tartışacağımız bir yola girmek zorundayız. Anayasa yapım sürecinin yapıcı olabilmesi için her zamankinden daha fazla barışa ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

“Sinei millet tartışması yapıyorlar. Biz zaten sine-i milletteyiz.” diyen Kışanak, “Biz zaten halkın içindeyiz. Biz zaten halkın ta kendisiyiz. Onun için bu tartışmaları çok anlamlı bulmuyoruz. Ancak şunu net bir şekilde söylüyorum ki; bize karşı yürütülen siyasi operasyona biz de siyasi olarak karşılık veririz. Böyle bir siyasi operasyon yürütmeye kalkışanlar, bizim de bir siyasi refleksimiz olacağını bilerek bu sürece yaklaşmalılar.” ifadelerini kullandı.

Başbakan’ın Kürtçe ana dilde eğitim ile ilgili "Kusura Bakmasınlar o kadar da değil." ifadesini kullandığını dile getiren Kışanak, “Bu cümlenin kendisi toplumsal barışı zehirleyen bir cümledir. Yapıcı ve onarıcı değil, yıkıcı bir cümledir. Bu cümlenin kendisi, ‘Bu ülkedeki vatandaşların ne kadar hakka sahip olacağına ben karar veririm.” demektir. ‘Ben birinci sınıfım, ikinci ile üçüncü sınıf var.’ demektir. Başbakan da kusura bakmasın ‘O kadar da değil.’ Biz kendi hak ve özgürlüklerimizi bir vatandaş olarak hiç kimsenin iki dudağının arasına sıkıştırmaya razı olmayacağız. Açık ve net söylüyorum. ‘O kadar da değil.’ Hak ve özgürlüklerimizi yaşamak istiyoruz. Talep etmiyoruz. Buna karşı çıkmak, çatışmaya zemin hazırlamaktır.” ifadelerini kullandı.