YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Kışanak’tan Pkk’lılarla Bir Araya Gelme Açıklaması

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Arefe günü PKK’lılarla karşılaşan BDP’li milletvekillerinin kucaklaşmasına tepkilerin artması üzerine bir basın...

Kışanak’tan Pkk’lılarla Bir Araya Gelme Açıklaması

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Arefe günü PKK’lılarla karşılaşan BDP’li milletvekillerinin kucaklaşmasına tepkilerin artması üzerine bir basın toplantısı düzenleyen BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, gittikleri noktada PKK’lıları görüp görmeyeceklerini bilmediklerini ancak oranın bir gerilla kontrol noktası olduğunu belirtti.

Ramazan Bayramı'ndan bir gün önce kalabalık bir konvoy eşliğinde Hakkari’nin Şemdinli ilçesine giderken yolda PKK’lılarla karşılaşan ve kucaklaşan BDP’li milletvekillerine artan tepkiye BDP’li vekillerden de cevap geldi. Bayramlaşma nedeniyle BDP Diyarbakır il binasında bir araya gelen BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, milletvekillerinden Emine Ayna, Nursel Aydoğan, Bağımsız Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk ile İl Başkanı Zübeyde Zümrüt partililerle bayramlaştı. BDP’li milletvekillerinin PKK’lılarla bir araya gelmesinden dolayı gelen tepkiler nedeniyle bir basın toplantısı düzenleyen Kışanak, basın mensupları ile ilk kez gittikleri köylerde ağır hasarların görüldüğünü ve bunları görmek için gittiklerini belirterek, “Biz orada aslında bizimle birlikte ilk kez köylere girebilen medya oradaki gerçeği gördü. Orada atılan toplardan bombardımandan dolayı evlerin duvarlarının çatladığını gördü. Yine orada Şemdinli'nin çıkışında tanklarla en yüksek teknolojiyle donatılmış askerlerle özel timlerle kurulmuş şehir çıkışındaki barikatlar gördü ve barikattan birkaç kilometre ötede gerillanın olduğunu gördü ancak bunlar bugün Türkiye’de konuşulmuyor bu gerçeğin tartışılması gerekir gerçeğin ta kendisi budur. Buna gözlerinizi kapatarak bir görüntüyle siyasi malzeme elde etmiş gibi uğraşırsanız ve görüntüyü anlamaktan uzak bir anlayış içerisinde olursanız bu ülkeye yazık edersiniz” dedi.

Köylerde sivil halkın yaşadıkları ve çatışma bölgesinde yaşananları görmek üzere gittiklerini kaydeden Kışanak, “Ancak sık sık herkesin duyduğu gibi gerillalarının kimlik kontrolünün yaptığı bir bölgeye gittiğimiz biliniyor. Fakat bizim böyle bir gerçekle karşılaşıp karşılaşmayacağımızı bilmiyorduk. Hatta bir parça belki biz gittiğimiz için belki medya orada olduğu için görülmeyecekler zannediyorduk. Fakat gördük ki onların böyle bir kaygısı da yok. Medyadan kamuoyundan gözlerden ırak olma gibi bir kaygıları da yok. Değerli arkadaşlar oradaki basın mensupları ne olduğunu çok iyi biliyor. Yaklaşık olarak 100 araçlık bir konvoyduk. Ve bizim önümüzde milletvekillerinin olduğu araçların önünde 25-30 belki de 40 araç vardı. Araçlar birden arka arkaya durmaya başlayınca biz öndeki araçlardan birinin kaza yaptığını ve bu yüzden kaza yaptığını zannettik. İndik ta araçların önüne gidene kadar ne olduğunu anlamadık. Fakat biz oraya gidene kadar yaklaşık 10-15 dakika sürdü. Yokuş bir yoldu ve bütün araçlar arka arkaya geçince biz gittiğimizde de gördük ki bizden önce inen insanlarla orada kontrol kurmak isteyen gerilla arasında bir mücadele var. Bu mücadele neyin mücadelesi biliyor musunuz? Gerilla resmi kendisinin prosedürünün gereği bir yol kesme eylemi yapmak istiyor, insanları kendisinden ayırarak karşıya geçirmek istiyor ve onlara propaganda yapmak istiyor, ama insanlar öyle bir duygu seli içerisindeler ki onların bu resmiyeti kurmasına bile izin vermediler. Açıkçası orası bir gerilla kontrol noktasıydı. Orada bir kontrol yapmak istemişlerdi ancak bu kontrolü kuramadılar. Orada duygular hakim oldu, orada insanlar analar, halk, bizler hepimiz bir duygu seli yaşadık. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Oradaki medya da bunu biliyor” dedi.

“SİZ BU ÜLKEYİ KANLA SATIŞA ÇIKARIRSANIZ ALICISI ÇOK OLUR”

AK Parti'li bakanların şuurlarını yitirdiğini söyleyen Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Değerli arkadaşlar bu hükümetin bir bakanı şuuru yitirmişçesine şu sözü kullanabiliyor: Kaça aldıysak ona satarız. Tüccarlar böyle söylüyormuş. Bu ülkeyi şu kadar kan dökerek kurduk anca o kadar kan dökerek veririz diyor. Gerçekten de bunlar şuurlarını yitirmişler. Din ticaretini bıraktılar kan siyasetine başladılar. Böyle bir mantık olabilir mi? Bir ülkenin hükümetinin bakanı ülkeyi kanla satmaktan bahsediyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Siz bu ülkeyi kanla satışa çıkarırsanız alıcısı çok olur. Irak’ın, Suriye’nin, Afganistan’ın nasıl bir gölüne döndüğünü herkes biliyor. Değerli arkadaşlar bunlar akıllarını, merhametlerini vicdanlarını duygularını her şeylerini yitirmiş durumdalar. Tüm Türkiye halkının bunlara bir dur demesi biz düşman değiliz kardeşiz demesi gerekiyor. Dağdaki gerilla da bu halkın çocuğudur demesi gerekiyor. Bu ülke kurulurken dökülen kan yitirilen can son 30 yılda yitirdiklerimizden daha fazla. Bunun idraki içerisinde değiller mi, bu kadar mı şuursuzlar, bu kadar mı muhakeme gücünden yoksunlar, bu kadar mı akıldan vicdandan yoksunlar, kana bu kadar mı ölüme bu kadar mı sevdalılar. Daha kaç kişi ölecek? Sayın Arınç çık açıkla: Bedeli ne, kaç bin can, yetmedi mi? 40, 50 bin can yetmedi mi.”

Bülent Arınç’a sert yanıt veren Kışanak, “Senin çocukların mı gidip ölüyor orada, babanın kesesinden mi gidiyor. Bir başka Bakan da 3-5 Mehmet öldü diye parlamentoyu mu toplayacağız diye küçümsüyor. Açık söylüyorum bu ülkede yüzlerce kez kontrol noktalarından geçtim ve askerler ile karşılaştım, bu hükümetin korkusu ve devletin korkusu olmasa zorla dayatılan bu düşmanlık olmasa o askerlerle de biz kucaklaşırız. Bizimle kucaklaşmaya hazır her kontrol noktasında asker görüyoruz. Son gittiğimizde yine aynı şeyleri yaşadık. Korkudan tebessüm edemeyen ama sadece bize tebessüm eden askerler var. Sizin Allah'tan korkunuz olsa kanla siyaset yapmaz, ölüm üzerinden iktidar kurmazsınız. Allah'tan korkusu olan der ki Allah herkesi ayrı ayrı yarattı ben de bunlara bir kul olarak saygı göstereceğim. Onlar bize beddua da okunmasını istediler ama ben halkımızın ve evladını yitiren anaların nasıl beddua ettiğini biliyorum. Ben diyorum ki bizde dua edelim, Allah onlara vicdan, akıl, adalet duygusu, insanlık duygusu versin. İnsanlıklarından çıkmışlar. O dağlardaki gençler Kürt halkının evlatlarıdır, yakınlarımızdır, eşimiz, dostumuzdur akrabamızdır. Bizim çocuklarımızdır. Kimse bize onlara terörist muamelesi yapmayı dayatamaz. Bu dünyadaki en büyük zulümdür bir halka kendi evlatlarına zorla terörist diyeceksin dayatması dünyanın en büyük zulmüdür” dedi.

“O İNSANLARI KİMSE ZORLA DAĞA ÇIKARMIYOR”

“Ben bir anneyim. Ben o gerillaları gördüğümde büyük bir duygu yoğunluğu yaşadım” diyen Kışanak, “Hiç kimse çok büyük bir davası yoksa eline silah alıp ölüme gitmez. O gençler belki birkaç saat sonra bir uçak bombardımanında yaşamını yitirecekler. Bunu vicdan nasıl kabul eder. O insanları kimse zorla dağa çıkarmıyor. Kimse bize tehditler yağdırarak korkutacağını zannetmesin. Çok karmaşık duygular bunlar. Bir halkın özgürlük mücadelesi için eline silah almış ölümü göze almış kişilerle karşılaşmak çok karmaşık çok zor duygular yaşamamıza neden oldu. Elinde silah olanlarla bir kontrol noktasında karşılaştık diye bunu yargı konusu yapan milliyetçilik konusu yapanlar şunu söylesinler. Biz kaç kez o yollarda eli silahlı askerler tarafından durdurulduk. Yüzlerce kez. silahlarını arabalarımızın üzerine doğrultan askerler tarafından durdurulduk. Daha 14 Temmuz’da meydan dayağında geçirildik linç edildik. O gün orada yaşadığımız duygular yoğundu. Özellikle bir anne olarak o genç kadının genç insanların ölümle burun buruna olduğunu hissetmek beni çok duygulandırdı. Onların bir kaç kilometre ötesinde ellerinde dünyanın en gelişkin silahları olan askerler var. Tepelerinde kobralar var uçaklar var yere atılmış kazan bombaları var. böyle bir ortamda tebessüm edebilen insanlar var. Bunu anlamak gerekiyor. Bunlar yabancı bir ülkeden istila kuvveti olarak gelmediler. Bu ülkenin çocukları bizim çocuklarımız. Bunu yüreğimizin derinliklerinde hissettik. Ben defalarca askeri kontrol noktalarında silah zoruyla durdurulmuş saatlerce bekletilmiş ve bana silah doğrultan askerin biz artık hareket etme aşamasına geldiğimizde sadece gözlerini kırparak bana selam verip üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım dediğini hissettirdiğini defalarca yaşamış bir insanım” şeklinde konuştu.

“O GENÇLER BU HALKIN ÇOCUKLARIDIR VE TABİ Kİ BİZ O GENÇLERE SARILIRIZ”

DTK Eş Başkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ise, “Devlet artık bizim duygularımıza kadar müdahale etmesine son vermesi gerekiyor. Biz neden sarılmışız gerillalara. Şimdi bu konuya bir açıklık getirmek gerekiyor. Gerilla bu coğrafyanın bir gerçekliğidir. Ve o gerilla bu halkın çocuğudur, bu halkın içerisinden çıktı. O gençler bu halkın çocuklarıdır ve tabi ki biz o gençlere sarılırız. Hiç kimse bizim duygularımıza müdahale etme hakkına sahip değil. Ve biz onlara terörist olarak bakmıyoruz. Onlar eline silah almak zorunda bırakılmış gençlerdir. Gerilla silaha aşık değildir, demokratik ve barışçıl çözümden yanadır, halkların kardeşliğinden, birliğinden yanadır ve bu sorunun demokratik çözümünden yanadır. Ama siz dağını bombalarsanız Sizi imha edeceğiz, bitireceğiz, yok edeceğiz, siyaset hakkını dahi tanımayacağız, kimliğinizi, dilinizi tanımayacağız, sizi bir halk olarak tanımayacağız, size en ufak bir saygı duymayacağız derseniz ve politikanızı bunun üzerine kurarsanız gerillalar her zaman o dağlarda olacaktır” dedi.

PKK’lılar ile kucaklaştıkları için haklarında soruşturma başlatıldığını belirten Tuğluk, “Hakkımızda soruşturmalar başlatıldı. Zaten attığımız her adım, söylediğimiz her söz özel yetkili mahkemeler adı altında ortaya çıkan ve Kürtlerin başında bir sopa gibi onun demokratik iradesini kırmak üzere kullanılan ve son derece siyasallaşmış mahkemeler var. Adına mahkeme dememek lazım, aslında bir savaş örgütü mahkemesi gibi çalışıyorlar. İşte bizi yargılayacaklarmış ya buyursunlar yapsınlar gerçekten de. Yani istedikleri kadar soruşturma açabilirler. Bu tür tehditlerden korkacak insanlar değiliz. Bizim bir mücadeleye inancımız var, bizim bir irademiz var, bizim bir halkımız var, halkımızın onurlu bir mücadelesi var. Biz onun gerekliliklerini yapmaya devam edeceğiz. Biz halkımızın değerlerini ve gerçeklerini savunmaya devam edeceğiz. Yani bu ceza tehditlerinden de vazgeçsinler. Yani bizlere 20 yıl 30 yıl ceza vermekle neyi çözeceksiniz. Bu sorun çözülecek mi gerçekten? Çözümü buradan aramanın bir mantığı yoktur onu söylemek isterim” diye konuştu.

Hakkari’de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e yapılan protestoya da değinen Tuğluk, “İnsanda biraz utanma olur gerçekten. İdris Naim Şahin bu halkın içine gitme hakkına sahip değildir. Önce halkımıza yaptığı bu hakaretten vazgeçmelidir. Ve bu halktan özür dilemek zorundadır” dedi.

Yapılan konuşmanın ardından toplanan partililerle bayramlaşan Kışanak, Tuğluk, Aydoğan ve Ayna, misafirlere de şeker ve kolonya ikram etti.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler