YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Kışımız Geldi

Van'da yeni bir kış başlıyor. Her yıl olduğu gibi birilerinin içini ısıtan, birilerinin içini üşüten bir kış.

Başı pare pare dumanlı dağlar

Duman eğlenir mi, kar olmayınca?

Türkü Sözü

Hem deniz var bizde hem dağ var kardeş,

Hem yayla var bizde, hem bağ var kardeş.

*

Hem gerçek bir bahar, hem yaz var kardeş,

Hem karlı kışımız, hem güz var kardeş.

Ş.U.

Önceki akşam bir televizyon kanalında Van’a yılın ilk karı yağdı haberi vardı. Görüntüler bir köydendi ve köylüler damlarındaki karı temizliyorlardı.

Şehir merkezine henüz kar yağmamış olması çok anlam ifade etmiyor. Bugün itibariyle Van’ın şehir merkezine en yakın dağlarının en yükseği olan Erek Dağı’nın başı tamamen karlıydı.

Dünyanın iklimi değişirken Van da bundan nasibini almaktadır. Çocukluğumun ağır ve uzun kışları artık yerini nispeten daha ılımlı mevsimlere bırakmıştır. Bir söylentiye göre iklim değişiklikleri sürecinde Van bu yönüyle de geleceğin cazibe merkezlerinden biridir. Kimi başka bölgelerde kuraklıklar, su basmaları beklenirken Van’ın daha yaşanabilir bir yer olacağı tahmin edilmektedir.

İlimiz dört mevsimin de hakkıyla yaşandığı yerlerdendir. Burada yazı yaz, baharı bahar, güzü güz, kışı da kış gibi yaşar insanlar. Yazın denize girer, kışın kızak, kayak kayarız. İlkbaharın geldiğini çiçeklenmiş meyve dallarından, yemyeşil tarlalardan okuruz. Sonbahar her yerde olduğu gibi sarının hâkim olduğu bir mevsimdir.

Elbette kış düşük gelirli aileler için en zor mevsimdir. Isınma için ciddi bedellerin ödenmesi gerekmektedir. Her şeyde olduğu gibi odun ve kömürde de, tezek ve kereste kepeğinde de fiyatlar, bu mevsimde talebin artmasıyla önceki mevsimlere göre daha yüksek olmaktadır.

Birkaç yıldır ilimizde kullanılan doğalgaz şehir merkezinin önemli bir bölümünü rahatlatmış olmasına rağmen henüz bütün mahallelere ulaşmamıştır. Hatta depremden sonra Edremit, Kevenli gibi bölgelerde AFAD tarafından TOKİ’ye yaptırılmış olan konutlar da halen kömürle ısıtılmaktadırlar. Van’ın en büyük ilçesi konumundaki Erciş’te de, diğerlerinde de henüz doğalgaz kullanılamamaktadır.

Çocukluğumun Van’ında kaloriferli bina ciddi bir lükstü. Çok az yerde vardı ve biz zaten o çok az yeri görmezdik. İlkokullarımızın sınıflarında soba yanardı. Hizmetliler zaman zaman sınıflara girer, ellerindeki şişlerle sobaları karıştırırlardı. İkinci ya da üçüncü derste de kocaman alüminyum çaydanlıklarla yeniden gelir bardaklarımıza süt tozu ile yapılmış sıcak süt koyar, bazen de balık yağı kapsülleri verirlerdi.

O soğuğun daha yoğun yaşandığı kış günlerinde devam ettiğim ilkokulun ilk yıllarında öğretmenim Valimiz Nazmi Beyin kızı Ülkü Üner hanımefendiydi onu da o uzun ve soğuk kışlarda ilkokulun son sınıflarında öğretmenliğimi yapmış olan Ali Laleci beyi de minnetle anıyorum. Ali öğretmenim ayrıca benim için çok önemli bir işe imza atmış, ilk şiirlerimden birinin yerel gazete İkinisan’da yayınlanmasını sağlamıştı.

O zamanlar şimdiki gibi öğrenci servisleri yoktu. Kayıtlı olduğumuz okula yaya giderdik. Herkes aynı koşullara tabi olduğu için bundan yakınmaz, aklımıza bile getirmezdik. İlkokulu bitirdikten sonra Atatürk Lisesi’nin orta kısmına yazılmış olduğumuz için arkadaşım Ahmet’le birlikte Belediye Garajının üst kısmındaki, Haçort mevkiindeki evlerimizden İskele Caddesindeki okulumuza her gün birlikte giderdik. Dönüşte, Belediye Garajını döndükten sonra Erek Dağından esen sert rüzgârlar yüzümüzü adeta dondururdu. Eve geldiğimizde ortama uyum sağlamamız zaman alırdı.

Annelerimiz kış olunca bize kendi eğirdikleri yünlü iplerle çoraplar örerlerdi. Tahta kızaklarımız olurdu. Tahta kızağının altında balıksırtı dediğimiz demir bulunanlar en şanslılarımızdı. Bir kısmımız onun yerine demir çember çakardık. Hafta sonları soğuğu anlamadan bol bol kızak kayardık. Şimdiki Hayat Hastanesi’nin bulunduğu sokakta bu işe çok uygun bir yokuş vardı ve ondan yararlanırdık.

O eski kışlardan aklımda kalan iki diğer şeyden biri az sayıda da olsa atların çektiği kızaklar, diğeri de o soğuk, karlı zamanlarda İskele Köyünde, şimdi artık yerinde yeller esen tahta iskeleye bağlı yine yerlerinde yeller esen gemilerdi. Bu gemilerle yük ve yolcu taşınıyordu.

Babam kış aylarında belli bir bedel karşılığı ilkbahara kadar tuttuğu toprak damların karlarını atar, ondan artan zamanında da, limon, elma gibi şeyler satarak evimizin geçimini sağlamaya çalışırdı. O günlerde damları kardan temizleyenlere “karcı” derlerdi ve o da kendine göre bir işti.

Belli bir yaşa geldikten sonra da evimizin damının karını temizlemeye biz çıkardık. Kar durduktan sonra tahta merdivenden dama tırmanır, tahta üzerine çakılmış teneke ya da ince kontrplakla yapılmış kar kürekleri ile bu işi yaparken yan damlardaki kişilerle de muhabbet ederdik. Ay aydınında kar temizlemek daha güzel olurdu. Bazen damdan attığımız karlar yerde bir küme oluştururdu ve biz merdivenden inmez damdan o kar kümesinin üzerine atlardık.

İlkbaharda toprağa gömmüş olduğumuz kışlık yiyeceğimiz otlu küp peynirini topraktan üzerindeki karı kürekle temizledikten sonra kazıp çıkarırdık. Kahvaltılarımızın vazgeçilmezi o otlu peynirle tandır ekmeği olurdu.

Kış mevsiminin tam etkili olduğu günlerin birinde “yerli malı haftası” yapar, hepimiz okula ceviz, fındık, hedik, kavurga, kuru incir gibi yiyecekler götürürdük.

Gittiğimiz zaman köylerde kış günlerinde ekmek yaptıktan sonra içi hala sıcak kalan tandırlara ayaklarımızı uzatıp oturur, çene yapardık.

Şehirdeki evlerimizde yakacağımız sınırlı olduğu zamanlarda sobadan çıkardığımız çoğu yanmış kömürleri mangala koyar, mangalı yüksek bir masanın altına yerleştirir, masanın üzerinden dizlerimizin üzerine yayılan yorganların altına girerdik. Onun adı da kürsü idi.

*

Önceki yıl kışımız depremin gölgesinde ve kimilerimiz için gerçekten çok zor geçti. Bizler ailece devletimizin desteği ile daha soğuk bir yer olan Erzurum’da oranın sıcak insanları ile geçirdik o mevsimi. Hemşerilerimizin önemli bir kısmı da başka şehirlerde yaşadılar o kışı. Çoğu kimse ilk kez başka bir şehirde bulundu.

Geçen kış mevsiminde de biz ilkbaharın ilk günlerine kadar konteynırlarda barındık.

Artık yeni bir kışı karşılıyoruz. Biz bu kış devletimizin TOKİ’ye yaptırmış olduğu evlerin birindeyiz. Depremin zaman zaman bizi yoklayan artçıları artık o ilk günlerdeki yürek ürpermesine neden olmuyor. Güvenli yapılarda olduğumuzdan eminiz.

Yaşadığımız her farklı çevre ve zaman bizleri geliştirdi, değiştirdi.

Deprem sonrası ve deprem nedeniyle devlet eliyle Van'ımızın dört tarafında belirlenmiş sağlam zeminlere yapılmış olan binalar da şehrin çehresini değiştirdi. Artan konut arzı, Van'a yeni insanların gelip yerleşmelerine de zemin hazırladı.

Şehir merkezinde güçlendirilmesi tamamlanan, bakımları yapılan ve yapılmakta olan evler büyük ölçüde kullanıma açıldı.

Van yeni bir kışı yeni yüzüyle karşılıyor.

Gidip dönmüş olanlar memlekette olmanın mutluluğuyla, yeni gelmiş olanlar güzel bir kentin sakinleri olmanın taze ve farklı duygularıyla karşılıyorlar kapıyı çalmakta olan kışı.

30.11.2013

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler