Bu dondurucu kış günlerinde pek çok kişi soğuk algınlığı ve gribin pençesinde. Öksürüp hapşırandan geçilmiyor. Kimileri derdine kendince çare ararken, kimileri yüksek ateş nedeniyle hastanenin yolunu tutuyor.
Güçten kesip yatağa düşüren ve halk arasında "paçavra hastalığı” olarak adlandırılan grip, mikropların kolaylıkla bulaşabilmesi nedeniyle özellikle kapalı ortamlarda bulunanları ve ofis çalışanlarını tehdit ediyor. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar nezle, grip ve benzeri enfeksiyonlara daha sık yakalanıyor. Oysa kış hastalıklarına karşı koyabilmek o kadar da zor değil. Alacağımız basit ama son derece etkili tedbirler var.
Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal, kışın 9 gripsavar'ını mynet.com için anlattı.
1.Ellerinizi sık sık yıkayın
Gribe karşı korunmada el yıkamak en basit ama en etkili yollardan biri. Mikroplar en çok ellerimiz yoluyla bulaşıyor. Bu nedenle gün içerisinde ellerimizi yüzümüze sürmekten kaçınmak ve sık sık sabunla yıkamak çok önemli. Klavye, cep telefonu, kapı kolları, toplu taşıma araçlarındaki tutaçlar gibi yerlerle temasın ardından da sık sık elleri yıkamalı.
2.Çok kalın giyinmeyin
Üşütmeyelim diye kat kat giyindiğimiz kalın kıyafetler ve yünlü kazaklar, yaygın inanışın aksine hasta ediyor. Önemli olan aşırı terlemeye yol açacak ya da üşütecek giysiler giymemek. Vücut ısısını koruyan ve teri emen pamuklu kıyafetler tercih edilmeli, mutlaka atlet giyilmeli.
3.Geç yatmayın, en az 6 saat uyuyun
Yoğun ve yorucu iş temposuna bir de uykusuzluk eklenince vücut direnci azalıyor. Uykusuzluk bağışıklık sistemini zayıflatarak kış hastalıklarına zemin hazırladığı gibi, hastalıkların iyileşme sürecini de yavaşlatıyor. Özellikle gece geç saatlerde yatmamak, en az 6 saat uyumak çok önemli. Stresi de mümkün olduğunca kontrol almak gerekiyor.
4.Kalabalık ortamları tercih etmeyin
Virüsler en fazla solunum yoluyla bulaştığından kapalı ve kalabalık mekanlarda uzun süre kalmamak gerekiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal, hapşırınca yayılan virüslerin 4 saat canlı kaldığını belirterek "Ofiste mümkünse ara sıra pencereleri açarak içeriyi havalandırmak, okulda da her teneffüste içeri temiz hava girmesini sağlamak çok önemli. Öksürüp hapşırırken de ağzınızı elinizle değil, kağıt mendille kapatın. Tek kullanımlık kağıt mendilleri hemen çöpe atın” diyor.
5.Öpüşmek yerine başınızla selamlaşın
Bir arkadaşımızı gördüğümüzde ya da misafirliğe gittiğimizde hemen birbirimize sarılıp öpüyoruz. Ama yanlış yapıyoruz. Çünkü sarılıp öpüşmek mikropların doğrudan bulaşması anlamına geliyor. O nedenle öpüşmek yerine başımızla selamlaşmamız gerekiyor.
6.Hareketsizlikten kaçının
Hareketsiz bir yaşam tarzı sağlığımız açısından en büyük tehlikelerden biri. Ofiste çalışanlar öğle saatlerinde kısa süreli de olsa yürüyüş yapmaya çalışmalı. Gün içerisinde hareketsiz kalmaktan kaçınmalı. Haftada üç gün yarım saatlik düzenli tempolu yürüyüş ve egzersiz bağışıklık sistemini destekliyor, vücut direncini kuvvetlendiriyor.
7.Su içmeyi ihmal etmeyin
Kış aylarıyla beraber su içme ihtiyacımız azalıyor ama susamayı beklemeden su içmek, gün içerisinde bol sıvı tüketmek zararlı bakterilerin vücuttan atılabilmesini sağladığından griple mücadelede çok önemli. Su ihtiyacını ağırlıklı olarak su ile karşılamak, bunun yanı sıra ayran, bitki çayları, çorba gibi sulu gıdalar tüketmek gerekiyor. Gazlı içeceklerden uzak durulmalı. Hazır meyve suyu yerine de meyveyi posasıyla tüketmeli.
8.Dinlenmeye zaman ayırın
Griple mücadelede istirahat de önemli. Kendinizi iyi hissetmiyor, halsizlik ve kırgınlık yaşıyorsanız bunu yöneticinizle paylaşın ve işyerinizden izin alın, evde istirahat edin. Kişinin evde istirahat etmesi hem kendi hastalığının artmaması hem de hastalığını diğer kişilere bulaştırmaması açısından çok önemli bir faktör.
Dengeli beslenin
Hasta olduktan sonra, sanılanın aksine C vitamini takviyesinin bir faydası olmadığını belirten Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal “Önemli olan hasta olduktan sonra değil, hastalık kapınızı çalmadan harekete geçmeniz. Bu noktada sağlıklı ve dengeli beslenmek çok büyük önem taşıyor. ” diyor.