Bir grup bilimciye göre kadınlar için ailenin geleceği ve duygusal ihanet, erkekler içinse ‘çocuğun babasının kim olduğu’ önemli olmayabilir. Ya da iki cins için de aynı derecede önemli olabilirler. Çünkü yeni iddiaya göre mesele aslında cinsiyet değil, karakter farklılıkları.
Pennsylvania Eyalet Üniversitesi araştırmacılarının açıklamasına göre erkeklerin genişçe bir bölümü de duygusal ihanetin cinsel ihanetten daha kaygılandırıcı olduğunu düşünebiliyor.
Psikologlar Kenneth Levy ve Kristen Kelly çok sayıda erkek ve kadınla yaptıkları ve Psychological Science dergisinde yayımladıkları ankete dayanarak, erkek ve kadınların kıskançlık duygularının karakter farklılıklarıyla belirlendiği sonucuna varıyor.
Araştırmacılara göre ilişkilerinde bağlılıktan çok bağımsızlıklarına önem verenler, cinsel sadakatsizlikten daha fazla rahatsızlık duyuyorlar. Buna karşılık erkekler de dahil olmak üzere ilişkilerinde güçlü bağları yeğleyenler, duygusal ihaneti çok daha üzücü buluyorlar.
Halbuki önceki teoriler, iş eşlerin sadakatsizliğine gelince kadınların ve erkeklerin tepkilerinin farklı olduğunu, kocasının başkasıyla duygusal ilişki kurmasına kadının daha çok tepsi gösterdiğini, erkeklerinse daha çok kadının cinsel ihanetine kafayı taktığını savunuyordu.
Eş aldatma karşısında erkek ve kadınların yaklaşımıyla ilgili yaygın kabul gören açıklama, bu farklılığı evrimsel köklere bağlıyor. Erkeklerin milyonlarca yıllık deneyimden aldıkları ders, cinsellik konusunda son derece uyanık olma gerekliliği. Kadınların duygusallığa önem vermesinin nedeniyse, bir ailenin sorumluğunu üstlenecek bir eş aramaları.