MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tayyar Şaşmaz, kızamıkçık hastalığına duyarlı bir kadının, gebeliği süresince bu hastalığı geçirmesi halinde, bebeğinde yüzde 90'a ulaşan oranda hayatı tehdit eden doğumsal bir anomaliler olabileceğini belirterek, gebeliğin düşük veya ölü doğumla sonuçlanabileceğini bildirdi.
MEÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Resul Buğdaycı, Yrd. Doç. Dr. Tayyar Şaşmaz, Yrd. Doç. Dr. Seva Öner, Yrd. Doç. Dr. Öner Kurt ve Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Candan Öztürk tarafından yapılan "Doğurgan Çağdaki Kadınların Kızamıkçık Bağışıklık Durumu" konulu araştırmaya göre, doğurgan çağdaki her iki kadından biri, kızamıkçık hastalığına karşı bağışık değil ve hastalığa karşı duyarlı, ayrıca kent merkezinde oturan kadınlarda bu duyarlılık köyde oturanlara kıyasla daha yüksek.
MEÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenen proje kapsamında, Mersin ve bağlı köylerinde yaşayan kadınlarda tetanos ve kızamıkçık seroprevelansı araştırıldı. Mersin'de yapılan çalışmaya 6'sı belde ve köy, 11'i kent merkezinde olan toplam 17 sağlık ocağı bölgesi alındı. Çalışmaya sağlık ocaklarından rastgele seçilen kadınlardan 15-49 yaş arası toplam 607 kadın katıldı. Çalışmaya katılan her bir kadınla yüz yüze görüşülerek bir veri formu dolduruldu ve görüşmeyi takiben 5-7 cc venöz kan alındı. Serolojik çalışmalar ise, MEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuarı'nda yapıldı.
Yrd. Doç. Dr. Tayyar Şaşmaz, kızamıkçık hastalığının, sıklıkla çocukluk yaş grubunda görülen, hafif seyirli, döküntülü bir bulaşıcı hastalık olduğunu söyledi. Hastalığı geçiren kişilerin bu hastalığa karşı ömür boyu bağışıklık kazandığına dikkat çeken Şaşmaz, hastalığı geçirmeyen kişilerin ise bu hastalığa karşı duyarlı olduğunu ve her yaş grubunda kızamıkçık görülebileceğini söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Şaşmaz, hastalığa duyarlı bir kadının, gebeliği süresince bu hastalığı geçirmesi halinde, bebeğinde yüzde 90'a ulaşan oranda hayatı tehdit eden doğumsal bir anomaliler olabileceğine işaret ederek, gebeliğin düşük veya ölü doğumla sonuçlanabileceğini kaydetti.
Çalışma sonuçları hakkında bilgi veren Şaşmaz, çalışmaya katılan 607 kadından yüzde 74.1'nin evli, yüzde 5.1'inin de hamile olduğunu ve kadınların yüzde 55'inin kızamıkçığa karşı bağışık, yüzde 45'inin de bağışık olmadığının tespit edildiğini belirtti. Bağışıklık oranının kırsal kesimde oturan kadınlarda yüzde 77.5 iken, bu oranın kent merkezinde oturanlarda yüzde 51.6 olduğunu vurgulayan Şaşmaz, "Bu fark, istatistiksel olarak da anlamlıydı. Bağışıklık oranı ile yaş grubu, medeni durum, aylık gelir, eğitim durumu ve çalışma durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edildi. Doğurgan çağdaki her iki kadından birinin kızamıkçık hastalığına karşı bağışık olmadığı ve hastalığa karşı duyarlı olduğu, kent merkezinde oturan kadınlarda bu duyarlılığın köyde oturanlara kıyasla daha yüksek olduğu saptandı" diye konuştu.
Araştırma sonuçlarına göre, daha önce kızamıkçık hastalığı geçirmeyen ya da kızamıkçık aşısı yaptırmayan doğurgan çağdaki kadınların bir doz kızamıkçık aşısı yaptırması öneriliyor. Kızamıkçık aşısı yaptıran kadınların da 3 ay içinde gebe kalmamaları öneriliyor.