Bağırsak-beyin ekseni baz alınarak yapılan bir çalışmada, probiyotikler kullanılarak kızartma yağının neden olduğu olumsuz etkilere karşı koruyuculuğu araştırıldı. Çalışma bulgularının yorumlanması ile probiyotik tüketimin bu tür olumsuz etkileri hafifletebileceği sonucu elde edilen çalışmada, fast-food diyet alışkanlıklarının küresel doğurganlık oranları üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılması anlamında bir çalışma modeli de oluşturuldu.
Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı araştırma görevlisi Deniz Ceylanlı ise, kongrede “Derin Kızartma Palmiye Yağı Tüketiminin Farelerde Kan Yağları, Lipit Peroksidasyonu ve Spermatolojik Parametreler Üzerine Etkisi” başlıklı çalışmasını sundu.
Yürütülen çalışma bulguları palmiye yağının sperm kalitesi ve erkek üreme organı üzerine negatif etkili olduğu, özellikle lipit peroksidasyonunu artırdığı, anormal sperm yüzdesini artırdığı ve testis dokusu skorunu düşürdüğünü gösterdi.
Kongrede, Öğretim Görevlisi Sevgi Gençosman’ın sunduğu “Sıçanlarda Asetaminofen İle İndüklenmiş Karaciğer Toksisitesine Karşı Ambroksol’ün Koruyucu Etkisi” başlıklı çalışma da ilgi topladı.
Yürütülen çalışmada, günümüzde yaygın olarak kullanılan bir ağrı kesici ve ateş düşürücü olan Asetaminofen, diğer adıyla parasetamolun tek veya uzun süreli yüksek doz kullanımının başta karaciğer olmak üzere oksidatif stres nedenli organ toksisitesine neden olduğu ifade edildi. Sunulan çalışmada, bu toksik etkiye karşıya Ambroksol kullanımının olası antioksidan etkileri araştırıldı. Gençosman, çalışma bulgularının ambroksol kullanımının antioksidan enzim aktivitelerini restore ettiği, karaciğer enzim aktivitelerinin normal seviyelerine döndürdüğünü işaret ettiğini ve bu nedenle ambroksolun asetaminofen kaynaklı karaciğer hasarını önlemede antioksidan bir ajan olarak düşünülmeyi hak ettiğini, ileri araştırmalar yapılması gerektiğini bildirdi.