İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdiye kadar yaklaşık 4 milyonu Suriyeli olmak üzere bütün mültecilere Birleşmiş Milletler (BM) hesaplarına göre 35 milyar dolar kaynak aktardıklarını bildirdi.
Erdoğan, Türk Kızılay'ın ev sahipliğinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bölgesindeki Kızılay ve Kızılhaç Ulusal Dernekleri İşbirliği Ağı Kuruluş Toplantısı'ndaki konuşmasında, Türkiye'nin sadece terör örgütlerinin kökünün kurutulması için değil, aynı zamanda çatışmaların sebep olduğu insani krizlerin etkilerinin hafifletilmesi için de büyük gayret sarf ettiğini söyledi.
Somali'den Arakan'a, Gazze'den Yemen'e kadar bölgede mazlum ve mağdurların yardımına koşulduğunu, yardım çalışmalarını yürütürken ihtiyaç sahiplerinin inancına, etnik kökenine, diline ve ten rengine bakılmadığını vurgulayan Erdoğan, bu anlayışla Suriye'deki savaş nedeniyle milyonlarca insana hiç tereddüt etmeden kapıların açıldığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu Hristiyan, Arami, Ezidi midir?" demeyerek herkese kapıları açtıklarını ifade ederek, hepsinin sağlığından eğitimine, tümüyle bakımına kadar ihtiyaçlarının giderildiğini anlattı.
- "10 bini aşkın çocuğun akıbeti bilinmiyor"
Batılı devletler gibi sığınmacıları toplama kamplarına, adalara, insanlık dışı barınma alanlarına mahkum etmediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yurtlarını terk etmek zorunda kalan bu insanlara sözde insan hakları havarisi ülkeler gibi vebalı muamelesi yapmadık. Bugün dünyaya demokrasi ve medeniyet dersi verdiğini zanneden pek çok Batılı ülke mültecileri ötekileştiriyor, dışlıyor, onları tüm sorunlarının kaynağı olarak görüyor. Batılı siyasetçiler mülteci düşmanlığı üzerinden iktidara gelmenin hesaplarını yapıyor. Bilhassa Avrupa genelinde mültecileri ve yabancıları hedef alan ırkçı saldırılar gün geçtikçe artıyor. Suriye'deki savaştan kaçan ve Avrupa'ya sığınan 10 bini aşkın çocuğun nerede, kimin elinde olduğu, akıbetinin ne olduğu bilinmiyor. Batı'da durum böyleyken biz aynı dönemde yaklaşık 650 bin Suriyeli çocuğun okullarımızda eğitim görmesini sağladık. Vatandaşlarımız hangi sağlık imkanlarından yararlanıyorsa mültecilerin de aynı hizmetleri almasını temin ettik.
Şimdiye kadar yaklaşık 4 milyonu Suriyeli olmak üzere bütün mültecilere BM hesaplarına göre yaklaşık 35 milyar dolar kaynak aktardık. Avrupa Birliği söz verdiği halde sözünü yerine getirmedi. BM Mülteciler Komiserliği ise maalesef sembolik rakamlarla katkıda bulunuyor. Bunlar bizim milli bütçemize girmiyor. Tamamıyla uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla konteyner kentlere, çadır kentlere gönderiliyor ve orada eğitim, sağlık, bütün bu hizmetlerde kullanılıyor."
Erdoğan, Türkiye'nin milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi olduğunu belirterek, 140 aşkın ülkede insani ve kalkınma yardım faaliyeti yürütüldüğünü, binlerce projenin hayata geçirildiğini dile getirdi.
- "İnsani yardım imkan değil, vicdan meselesi"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2002'de 85 milyon dolar olan resmi kalkınma yardımlarının, 2017'de 8 milyar dolara ulaştığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Sadece bu rakamlar bile insani yardımın bir imkan meselesi değil, bir vicdan meselesi olduğunu göstermeye yeterlidir. Açık ve net söylüyorum, bugün dünyamızda yaşanan birçok sorunun temelinde maddi imkan kıtlığı değil, merhamet ve empati eksikliği vardır. Azgın dalgaların sahile süpürdüğü masum çocuk bedenleri, açlık ve yoksulluk görüntüleri ise bu merhamet eksikliğinin görünen yüzüdür. Onca gelişmişliğe, onca ilerlemeye rağmen birkaç dolarlık sıtma örtülerini ihtiyaç sahiplerine ulaştıramayan, basit aşıları tedarik edemeyen, mülteci botlarını şişleyerek batırmaktan bahseden, Akdeniz'i büyük bir mülteci kabristanına çeviren büyük bir vicdansızlıkla maalesef hepimiz karşı karşıyayız. Görmeyelim mi bunları, söylemeyelim mi, anlatmayalım mı?"
- Kızılay ve Kızılhaçın yardım çalışmaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgede yaşanan çatışmalar, krizler ve felaketlerin devlet adamları olarak kendileri kadar insani yardım çalışması yapanları da etkilediğini belirterek, dünyanın neresinde olursa olsun insanların dara düşünce gözlerinin ilk Kızılay ve Kızılhaç bayraklarını aradığını söyledi.
Çoğu zaman resmi kurumlardan önce ihtiyaç sahiplerinin yardımına Kızılay ve Kızılhaç'ın görevlilerinin koştuğunu dile getiren Erdoğan, uzmanlaşmış kurumsal yapılarıyla Kızılay ve Kızılhaç'ın kriz anlarında, kıtlık, açlık ve felaket dönemlerinde çok önemli bir hizmet verdiğini anlattı.
Erdoğan, bu kurumların yürüttüğü insani yardım çalışmalarının kim zaman hak ettiği takdiri, ilgi ve desteği görmediğini, görevlerini yaparken ne tür sıkıntılar yaşadıkları ve ne tür badireler atlattıklarının yeteri kadar bilinmediğini kaydetti.
Bu kurumların bir çuval unu, bir kutu bebek mamasını ve temizlik malzemesini muhtaçlara götürebilmek için neleri göze alındıkları ve ne tür engellerle karşılaştıklarının maalesef yeterince anlaşılamadığını ifade eden Erdoğan, "Elbette insani yardım çalışmaları dünyalık bir menfaat gözetilmeden, çıkar ve gelecek hesabı yapılmadan yürütülen işlerdir. Kişi profesyonel de olsa, bu işi meslek olarak da yapsa insani yardım özünde bir gönüllülük faaliyetidir. İnsanın insana karşı bir sorumluluk duygusu olmadan bu iş yapılmaz, onca risk göze alınmaz. Bu açıdan insani yardım görevlilerine günümüzün iyilik neferleri, gönül erleri olarak bakıyorum." diye konuştu.
- "Hayır, hasenat ve yardım işlerinde itimat ve güven her şeydir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hayatının giderek değersiz hale geldiği, her şeyin maddiyatla, çıkarla anlamlandırıldığı bugünün dünyasında insani yardım görevlilerinin fedakarlığın sembolü olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, "Buradaki her bir kardeşimin de yaptığı vazifesinin ulviliğine mütenasip bir şekilde çalışmalarını yürüttüğüne inanıyorum. Zira hayır, hasenat ve yardım işlerinde itimat ve güven her şeydir. Bu noktada yapılacak en ufak bir şüphe, en ufak bir aksaklık insani yardım çalışmalarının finansmanında ve ifasında ciddi sorunlara, ciddi sıkıntılara sebebiyet verecektir. Bu bakımdan sizlerin faaliyetlerinde şeffaflığın, hesap verilebilirliğin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Farklı yardım kuruluşları arasında koordinasyonun artırılmasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, eş güdüm eksikliğinden dolayı kimi zaman yardımların ya gerçek muhataplarına ulaşamadığını ya da çok geç ulaştığını, bunun da ciddi kaynak israfının yanı sıra ölümlere, hastalıklara, insani dramların yayılmasına sebebiyet verdiğini söyledi.
Bu eksikliği tespit ettikleri için yine İstanbul'da 13. İslam Zirvesi'nde kritik bir çağrıda bulunduklarını, zirve toplantısında İİT Bölgesi'nde meydana gelen afetlerin yol açtığı tahribatın giderilmesiyle insani yardım çalışmalarının koordinasyonunun sağlanması noktasında güç birliği yapılmasının önemine dikkati çektiklerini hatırlattı.
Bu çağrının İİT 2025 Eylem Planı ve 2016-2025 Uygulama Planı'nda da yer aldığını dile getiren Erdoğan, sözleşini şöyle tamamladı:
"Bugün Türk Kızılay'ın inisiyatifinde yaklaşık 3 yıl önce yapmış olduğumuz bu tarihi çağrının ete, kemiğe büründüğünü görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çağrımıza cevap veren Hilal-İslam Komitesi'ne, Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Federasyonu'na, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve bölgedeki Kızılay-Kızılhaç derneklerinin her birine teşekkür ediyorum. Bugün burada üye ve gözlemci üye ülkelerinde 50 Kızılay ve Kızılhaç derneğimiz bulunuyor. Çeşitli sebeplerle programa iştirak edemeyen derneklerimiz de sağ olsunlar gönderdikleri mesajlarla projeye olan desteklerini ifade ettiler. Gerek bu toplantı gerekse Uluslararası Hilal İslam Komitesinin 4. İstişare Toplantısı vesilesiyle oluşan dayanışmanın inşallah güçlenerek devam edeceğine inanıyorum."
(Bitti)