Kızını Damadı Öldürdü, Şimdi De Torununu Ondan Alıyorlar

Taylan YILDIRIM/MUĞLA, Çalıştığı gıda ürünleri pazarlama şirketindeki işinden çıkartılan Lütfi Sefa Berberoğlu, şiddetli geçimsizlik yaşadığı eşi 26 yaşındaki Sedef Berberoğlu tarafından terk edildi. Lütfi Sefa Berberoğlu, 13 Eylül 2013 gecesi ayrı yaşadığı eşi Sedef Berberoğlu'nu, Muğla - Marmaris karayolu Sakartepe Mevkisi'nde 48 NR 960 plakalı otomobilde 33 yaşındaki O.D. ve Abdullah Tekin ile gördü. Bunun üzerine otomobilinden pompalı tüfeğini alan Lütfi Sefa Berberoğlu, eşinin bulunduğu aracın yanına gitti. Lütfi Sefa Berberoğlu, önce otomobile, ardından da içindeki, bir çocuğunun annesi, muhasebeci eşi Sedef Berberoğlu ve yanındaki eşinin patronunun yeğeni olan Abdullan Tekin'e peş peşe ateş etti. Berberoğlu ve Tekin, olay yerinde yaşamlarını yitirdi.
Olayın ardından polise teslim olan Lütfi Sefa Berberoğlu, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Çifte cinayet sanığı Lütfi Sefa Berberoğlu hakkında Muğla 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nden 'kasten ve tasarlayarak öldürmek' suçundan iki kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı.
TORUNU İÇİN MÜCADELE BAŞLATTI
Kızının damadı tarafından öldürülmesinin ardından Gülderen Kan için de mücadele günleri başladı. Acılı günleri güçlükle de olsa geride bırakan, torunuyla teselli bulan Gülderen Kan, bir yandan kızını öldüren damadının en ağır cezayı alması için çeşitli platformlarda mücadele başlattı, diğer yandan da kızından geriye kalan tek torunu 8 yaşındaki M.'nin velayeti için çabaladı.
Kan, ilk olarak Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Ancak torununun velayetinin üzerinde olduğu damadının, henüz cezasının kesinleşmemesinden dolayı, mahkeme Gülderen Kan'ın vasilik başvurusunu reddetti. Gülderen Kan, bunun üzerine bu kez Muğla Aile Mahkemesi'ne, cezaevindeki damadının üzerinde olan torununun velayetin kaldırılıp kendisine verilmesi için, ikinci davayı açtı. Geçen yıl Haziran ayında görülen davada, babaanne Çiler Berberoğlu'nun da, velayet başvurusunda bulunmasıyla dava çıkmaza girdi. Her iki tarafın velayeti istemesi üzerine, Aile Mahkemesi, 8 yaşındaki M.'nin velayetini ne anneanneye ne de babaanneye verdi. M. için Ailenin Korunması Kanunu işletildi ve koruma altına alınmasına karar verdi.
YARGITAY'DAN GELEN KARAR DA ŞOKE ETTİ
Kızının ölümünden sonra yıkılan Gülderen Kan, kendisini hayata bağlayan torununu bırakmamak için bu Yargıtay'a itirazda bulundu. Geçen hafta Yargıtay'dan gelen karar da, yerel mahkemeyle aynı yönde oldu. Aile Mahkemesi'nin kararını onayan Yargıtay'ın kararıyla Gülderen Kan için yine üzüntü dolu günler başlamış oldu. Torununun velayeti için açtığı dava sürecinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan gelen uzmanların aile ortamlarını çok beğendiklerini ve olumlu raporlar verdiklerini söyleyen Gülderen Kan, "Yerel mahkeme, Yargıtay böyle bir karara nasıl varabilir? Benim tek çocuğum vardı o da koca kurbanı oldu. M. benim sadece torunum değil aynı zamanda ölen kızımdan geriye kalan evladım. Kızımın ölümüyle biten hayatım, torunumun sevgisi ve geleceği için yeniden başladı. Ben hala, onun için çalışıyorum. Onun için çabalıyorum. Ama şimdi torunumu benden alacaklar, güya koruma altına alıp yuvaya yerleştirecekler. Bu çocuk annesini kaybetti. Beni de kaybederse nasıl bir gelecek bekliyor onu? Aynı şekilde benim de hayatım biter o gittikten sonra. Sesimi duysunlar. Elbette mahkemeler karar verdi ama ben de torunum içini mücadelemi sürdüreceğim. Benim yaşama sebebim torunum. Onu kimselere veremem. Benim acımı duyun ve torunumu bana bırakın. Bu kadar, isteği de acılı bir anneden çok görmesinler" dedi.
Mahkeme kararının tebliğ edilmesinden sonra, şu anda birlikte yaşayan anneanne ile torun ayrılmak zorunda kalacak.