İZMİR (İHA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Turizm ve Çevre Bakanı Serdar Denktaş, ülkesinin turizm konusunda önümüzdeki 5 yıl için bir hedef koyduğunu, Türkiye'de bu alanda yatırım yapacak yatırımcılar beklediklerini söyledi.
Denktaş, KKTC'nin Avrupa Birliği (AB) konusunda da bir yol ayrımına geldiğini ifade ederek, "Öyle ya da böyle, Rum tarafıyla bir üst kurul oluşturulması ya da egemenlik haklarının bir kısmının Türkiye'ye devri için referanduma gidilecektir" dedi.
KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Serdar Denktaş, Türk Alman İş Adamları ve Akademisyenleri Derneği'nin düzenlediği yemekli toplantıda konuşmak yapmak üzere İzmir'e geldi.
Toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplandıran Serdar Denktaş, KKTC'nin geleceğinin sanayileşmeden daha ziyade turizme yönelik olduğunu, bu amaçla kendilerine 5 yıllık bir hedef koyduklarını bildirdi. Girne ve Mağosa'dan sonra yeni bir turizm bölgesi oluşturmak için çalıştıklarını, bu bölgenin Bafra olacağını vurgulayan Serdar Denktaş, sağlanan 160 milyon dolarlık kaynağın yüzde 70-80'inin turizm yatırımları için kullanılacağını, Türkiye'den de yatırımcı beklediklerini kaydetti.
TURİZMDE HEDEF Bakan Denktaş, "Türkiye'den şu anda talip olan 2-3 yatırımcı var. Rum tarafı Mağosa'yı kaybettikten sonra yeni bir turizm bölgesi oluşturdu. Kuzey Kıbrıs ekolojik olarak, coğrafi olarak bozulmadı, betonlaşmadı. Biz burayı, özelliklerini koruyarak bir turizm bölgesine dönüştüreceğiz. Bugün Güney Kıbrıs'a yılda 2.5 milyon turist geliyor ve 4 milyar dolar civarında bir gelir elde ediyorlar. KKTC, Kıbrıs Adası'nın orijinalliğini temsil ediyor. Gelen turistler de bunu söylüyor. Gelecek yatırım taleplerini değerlendirip, uygun olanlara izin ve teşvik vereceğiz. Bugün 10 bin 400 yatağımız var ve yıllık turizm gelirimiz 2001 yılı itibariyle 250 bin dolar. Biz kendimize 5 yıllık sürede 22 bin yatak, yılda 200 bin turist ve 1 milyar dolar turizm geliri olarak hedef koyduk. Kuzey Kıbrıs'a gelen turist sayısında bir önceki yıla göre yüzde 57'lik bir artış kaydedildi. Bu da, turistlerin Kuzey Kıbrıs'ı tercih ettiğini ve avantajlı olduğumuz gösteriyor" diye konuştu.
"AB, EKONOMİK OLARAK TARTIŞILMADI" AB konusunun Rum ve Türk tarafının politik olarak bakıldığını, ancak ekonomik olarak hiç tartışılmadığı öne süren Serdar Denktaş, "Rum tarafı sadece politik tarafını tartışarak AB'nin gereklilik olduğunu ortaya koymuştur. AB, Kıbrıs'ın kuzeyinde de politik olarak tartışılmıştır. Bu tartışma maalesef kendi içimizde 'Biz AB'ye üye olalım mı, olmayalım mı?' şeklinde değil, 'Rum tarafı üye olursa ne olur? Üye olmaz ise ne olur?' noktasında kalmıştır. Ekonomik bir noktaya çekilmemiştir. 2 cumhurbaşkanı yine buluşup konuşmaktadır. Aradıkları 'AB üyesi olalım mı, olmayalım mı?' sorusunun cevabı değildir. Aradıkları, Kıbrıs'ta, 'Kıbrıs Türkleri ve Rumları olarak yan yana barış içinde, gelecekten korkmadan yaşayabilir miyiz, yaşayamaz mıyız?' sorusunun cevabıdır. Olaya bu noktadan baktığımızda bir sorun yok" dedi.
Bu konuda Türk ve Rum tarafının uzlaşamamasının nedeninin AB olduğunu da iddia eden Denktaş, şunları söyledi;
"Rum tarafının 19 bin dolara yakın kişi başına düşen milli gelirleri var. AB diyor ki; siz AB üyesi olmaya hazır en yakın ülkesiniz. Bu doğru. Sorunları ne? Kıbrıs'ın kuzeyinde egemen olan Türkler ile aralarında bir anlaşma olmaması. Uzlaşamamıza neden olan, özellikle AB'nin bu yöndeki tutumudur. Çünkü, çok iyi biliyorlar ki, Rum tarafı Kıbrıs'ın kuzeyinde hiç bir şekilde söz hakkına sahip değildir. Kendilerinin fert başına düşen milli geliri 19 bin dolar olabilir. Kuzey'de benim fert başına düşen gelirim 3 bin dolar civarında. Bunun farkın nedeni, AB'nin ve dünyanın uygulamakta olduğu ambargodur. Bu ambargoları kaldırdınız mı ki, biz de eşit seviyeye gelelim, kendimizi eşit bir şekilde AB'ye hazır hissedelim? Bu yok."
"ENİNDE SONUNDA REFERANDUMA GİDECEĞİZ" Kıbrıs'ın, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin birlikte üye olmadığı bir birliğe üye olamayacağını, AB'nin Güney Kıbrıs'a yaklaşımı ile bunu güvence altında alan uluslararası anlaşmaları uymadığını kaydeden Bakan Serdar Denktaş, Kuzey Kıbrıs'ın imzalayacağı bir anlaşmaya AB'nin 20 sene sonra uyacağını da kimsenin garanti edemeyeceğini ileri sürdü.
AB'nin Kıbrıs Türk'üne, "Rum tarafı ile birleş AB'ye gir" ya da "Türkiye ile birleş AB'ye girmeyi bekle" gibi 2 ayrı alternatif dayatma sunduğunu savunan Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk'ünden bu ikisi arasında seçim yapmasının beklendiğini söyledi. KKTC'nin egemenlik hakkının önemli olduğunu ve bunu korumak zorunda olduğunu hatırlatan Denktaş, "Kime karşı? Rum'a karşı. Egemenlik hakkı bizimdir. Bunu ancak biz devredebiliriz. Egemen isem kendi param da olacak, dış temsiliyetim de olacak. 2 cumhurbaşkanı dış temsiliyet konusunda bir üst kurul oluşturulması için uzlaşma zemini arıyor. Bunun yanında dünya beni tanımıyor. Beni tanıyan tek ülke Türkiye. Üst kurul konusunda anlaşabilirsek mesele yok. Türk ve Rum temsiliyeti bu üst kurula devredilecektir. Peki, Rum ile anlaşamazsam ne olacak? Benim dünyaya açılacak pencerem yok, başka kapım yok. Burada üst kurul gibi bir oluşum ya da egemenlik haklarının bir kısmının devri gibi 2 referandum seçeneği görünüyor" şeklinde konuştu.
"HATAY GİBİ OLMAK İSTEMEYİZ" Üst kurul konusunda anlaşmanın sağlanamaması durumunda KKTC'nin egemenlik haklarının bir kısmını Türkiye'ye devretmesinin kaçınılmaz olacağını belirten Serdar Denktaş, 200 bin nüfuslu küçük bir devlet de olsa bir Türk devleti olarak kalmayı tercih edeceklerini söyledi.
Denktaş, "Biz Türk'üz, daha fazla Türk olamayız. Ama Kıbrıslı Türk'üz. Orada bir devletimiz var. Hadi devleti kaldır. Hatay da devlet idi ve kaldırıldı. Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı. Şimdi bende bir sürü Hataylı var, iş arıyor. Kıbrıs Türklerini o duruma düşürmek istemiyoruz. KKTC de bir Türk devletidir, bağımsız bir devlettir" şeklinde konuştu.