LEFKOŞA (İHA) - Doğanın sağladığı avantajlara ve ülkenin tarihi birikimine rağmen turizmde yıllardan beri beklentilerini gerçekleştiremeyen KKTC, Annan Planı ve referandumun ardından artan talebe bağlı olarak bu sektörde büyük bir atılıma geçti. Özellikle Girne ve Karpaz bölgesinde yoğun bir tempoda devam eden turistik yatırımlarla 2 yıl içerisinde yatak sayısı yüzde 100'ü aşan artışla yaklaşık 30 bine ulaşacak. Öngörülere göre bu rakam 2008'den itibaren de artarak devam edecek.
Turizm yatırımları özellikle Girne bölgesinde yoğunlaşmasına karşın, yıllardan beri ellenmemiş doğasıyla atıl kalan Karpaz bölgesinde yatırım patlaması yaşanıyor. Bu bölgedeki yatak sayısı sadece ilk 2 yılda 600'den 6 bine çıkacak. 2006 turizm sezonundan itibaren KKTC'nin en büyük otelleri de artık bu bölgede olacak ve Karpaz, Girne'ye ciddi bir alternatif haline gelecek.
Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin Turizm Planlama Dairesi'nden derlediği bilgilere göre, KKTC'de ekim ayı itibarıyla turistik tesis sayısı 118, yatak sayısı da 12 bin 500 civarında.
Tesislerden 94'ü ve yatak sayısının da 9 binden fazlası Girne bölgesinde. Bu rakamlara göre KKTC turizminin yüzde 70'i yıllardan beri Girne bölgesinde yoğunlaşmış durumda.
Aynı verilere göre Magosa ve Karpaz/İskele bölgesinde toplam 18 tesis bulunuyor. Bunların yatak sayısı ise 2 bin 400 civarında. Bu rakamlara göre Magosa ve Karpaz bugüne kadar turizm pastasının ancak yüzde 15'ini almış durumda.
Lefkoşa toplam 300 yatak kapasiteli 3 ve Güzelyurt da 120 yatak kapasiteli 3 otelle turistik tesislerle ilgili listenin en altında yer alıyor.
Ancak geçtiğimiz yıl başlayan ve bu yıl yoğunlaşan turistik yatırımlarla birlikte tesis sayısı önemli oranda artacak, yatak sayısında da yüzde 100'ü aşan bir patlama olacak. Üstelik bu rakamlar sadece inşası başlayan tesisleri kapsıyor.
Devletin uyguladığı uzun vadeli kredi, vergi ve gümrük muafiyeti gibi teşviklerle inşaatı devam eden 80 civarında yeni yatırımla 14 bini aşkın yeni yatak turizm sektörüne dahil olacak. Çoğunluğu 2006 ve 2007'de tamamlanacak bu tesislerin devreye girmesiyle ülkede yatak sayısı 30 bine yaklaşacak.
KARPAZ'DA TOPLAM 17 TESİS YAPILDI YA DA YAPILIYOR İnşa halindeki turistik tesislerin çoğunluğu Girne bölgesinde yer alıyor. 79 yeni tesisten 52'si bu bölgede bulunuyor. Bunların toplam yatak sayısı da 7 bin 500 civarında.
Ancak yatırımda Girne bölgesinde yoğunlaşma olmasına karşın, esas patlama İskele-Karpaz bölgesinde yaşanıyor. Bugüne kadar yatırımda tercih edilir bölge olamayan başta Bafra olmak üzere Karpaz'da toplam 17 yeni tesis yapıldı veya yapılıyor. Bunların toplam yatak kapasiteleri de 5 bin 500'e yakın. Başta Bafra olmak üzere bölgedeki yeni tesislerin bir kısmı KKTC'nin en büyük tesisleri olmaya aday.
Yapımı devam eden veya devreye girmeye hazırlanan yeni tesislerden, Magosa da kısmen payını almış. Verilere göre bu bölgeye de toplam 900 yatak kapasiteli 7 yeni tesis yapılıyor.
Güzelyurt toplam 350 yataklı 2 ve Lefkoşa da 270 yataklı 1 tesisle turistik yatırımlarda yine son sıraya oturdular.
KKTC'deki yoğun yapılaşma, çevre sorunlarını, doğanın tahribatını ve altyapı sorunlarını da gündeme taşıdı. Turizm deneyimi olan Girne'nin ötesinde, el değmemiş doğal yapısıyla Kıbrıs Türkü'nün gözbebeği ve kaçış yeri Karpaz, bu konulardaki kaygıların odağı haline geldi.
Bafra'daki yatırım alanlarından sorumlu Mehmetçik Belediye Başkanı Beyazıt Adalıer'in girişimleri ve Turizmci Zekai Altan'ın katkıları ile bölgedeki büyük yatırımcılar ve çevreciler bir masa etrafında oturarak kaygılarını ve sorunlarını tartıştılar.
Saray Otel'de geçtiğimiz gün Mehmetçik Belediye Başkanı Adalıer başkanlığında yapılan toplantıya, Bafra bölgesinde bin 400 yataklı en büyük yatırımın sahibi Kaya Tur Yönetim Kurulu Başkanı Cihangir Coşkun Kubilay, bin 100 yataklı bir tesis inşa etmeye hazırlanan Karpaz Tur Ticaret Temsilcisi Ayhan Ünal ile yine aynı bölgede bin 72 yataklı tesis yapan Göçtur Yatırım Şirketi'nin Koordinatörü Galip Yüksel katıldı. Çevrecileri Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir'in temsil ettiği toplantıda, bölgeye ilgisiyle bilinen Turizmci Zekai Altan da hazır bulundu.
DEVLETE ÇAĞRI
Saatler süren ve zaman zaman gerginleşen toplantıda taraflar kendi duruşlarıyla sorunlara bakış açılarını vurguladılar. Yatırımların önem ve gerekliliği konusunda ortak mutabakata varan, bununla birlikte çevrenin ve doğal dokunun korunması konusunda da işbirliğine gitme yönünde görüş belirten taraflar, çevrenin korunması için gerekli ön şartların sağlanması, yatırımların ülke ihtiyaçlarına göre programlı bir şekilde sürdürülmesi ve altyapı sorunlarının çözümlenmesi konusunda devlete görev düştüğüne de ortak vurgu yaptılar.
Bafra bölgesindeki yatırımlardan sorumlu belediye konumundaki Mehmetçik Belediye Başkanı Beyazıt Adalıer, yıllardan sonra bölgede yatırımların artmasından duyduğu memnuniyeti belirtti ve belediyenin imkanları çerçevesinde gereken desteği verdiğini anlattı.
Bafra'daki yatırım alanlarına çöp, vidanjör gibi her tür hizmeti vermelerine karşın belediyenin bu yatırımlardan hiçbir ekonomik getirisi olmadığını ve ekonomik sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Adalıer, devletten teşvik belgesi alan yatırımcıların her tür vergi ve harçtan muaf olduklarına dikkat çekti. Adalıer, belediyenin ancak tesislerin devreye girmesiyle yatırımlardan ekonomik olarak yararlanabileceğini belirterek, bu süreye kadar devletin Mehmetçik Belediyesi'ne destek vermesi gereğini vurguladı.
Yatırımlardan dolayı bölgede yaşanan sorunlara da dikkat çeken Adalıer, sahillerin doğal yapısını bozacak şekilde kum alma, yöresel bitkilerin ve tarihi eserlerin tahribatı gibi sorunlara karşı yatırımcılardan duyarlılık ve işbirliği istedi. Tesislere istihdamda bölgeye öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Adalıer, diyalog ile işbirliğinin olumlu düzeyde devam ettiğini de kaydetti.
Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir ise, yatırımlarla birlikte doğal dokunun korunmasının önemini vurguladı.
Sahir, "İnsanoğlunun her dokunduğu yer bozuluyor. İhtiyacımız kadarına dokunmamız gerek. Bazı değerler var ki hiç dokunulmadığında değerlidir. Her ellediğimizde bozarız, yanlış müdahale halinde de sakatlarız" diye konuştu.
"GEÇERLİ VE BAĞLAYICI KURALLAR OLMALI" Yatırımlara karşı olmadıklarını, ancak ülke ihtiyaçlarını ve olanaklarını gözeten planlama olmadığını belirten Doğan Sahir, "Bölgede geçerli ve bağlayıcı kurallar olmalı. Bunlar yasal zemine oturtulmalı. Gelişmenin, yatırımların nereye varacağı belirsiz. Bir yılda yatak sayısında yüzde 100 artışı bu ülke, Karpaz bölgesi kaldırır mı?.. Bunlar ülkeye ve Karpaz bölgesine yönelik kaygıları artırdı. Bizler çevre, doğa açısından çok kaygılıyız" ifadelerini kullandı.
Sahir, turizmin türü, devletin turizm politikasının neyi hedeflediği konusunda da netlik olmadığını dile getirerek, "Ülkede kurmaya çalıştığımız imaj ülkeyle örtüşmüyor. Tesislerin dizaynı bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Çok ilgi çekici, zengin görünüşlü tesisler olabilir ama ülkenin dokusuna uygun değil. Doğal yapılar silinip kalıp yapılar kuruluyor" dedi.
Söylemlerini destekleyecek fotoğrafları da yatırımcılara gösteren Sahir, orman arazilerinin turizm yatırımları için tahsis edilmesine de karşı çıktı. Sahir, "Ülkenin ancak yüzde 18'i orman arazisi. Bu zaten yetersiz bir oran, daha da aşağı çekersek ada ülkesinde erozyondan toprak kaymalarına kadar her tür sorunu yaşarız" diye konuştu.
Bafra bölgesinde doğal yapıyı bozacak şekilde kum ve kırmızı toprak alımı yapıldığını söyleyen Sahir, yatırımcıları hassasiyete çağırdı.
Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir ile Mehmetçik Belediye Başkanı Adalıer'in sorularını yanıtlayan, sıkıntılarını anlatan yatırımcılar da öncelikle nedne Bafra'da yatırım yaptıklarını anlattılar.
Tümü Türkiye sermayesine dayalı tesislerin temsilcileri, KKTC'de yatırım yapma nedenlerini açıklarken, "Yatırım iklimi uygun. Kaliteli bir toplum ve ülke insanının eğitim seviyesi yüksek. Bu ülkede gelecek görüyoruz. Bu yatırımlar bu ülkenin önünü açacak ve tanıtacak. Bu ülke hak ettiği yere sermayeyle, ekonomik gelişmeyle ulaşacak" diye konuştular.
Turizmci Zekai Altan da, ülkenin geleceğini şekillendirecek yatırımlar devam ederken, Karpaz bölgesinin doğal dokusunun korunması gereğine vurgu yaptı. Bu konuda tüm tarafların diyalog içinde olmasının önemini dile getiren Altan, "İşbirliği ve ortak duyarlılığın tüm yatırımcılara, hükümete, çevre ile sivil toplum örgütlerine ve yöre halkına mesaj olmasını" diledi.