HABER

Klonlama tartışması

ANKARA (İHA) - Klonlama sonucu dünyaya gelen canlının, klonlanan canlıyla aynı olacağı yönündeki görüşlerin 'cahilce' olduğunu ifade eden uzmanlar, dünyaya gelen canlının sadece fiziksel özellikler bakımından klonlandığı canlıya benzeyeceğini savunuyorlar.

Bilim adamları, tedavi amaçlı dahi olsa insan klonlanmasının ahlaki boyutunu tartışıyor. Klonlamada en çok kullanılan yöntemin 'çekirdek transferi' olduğunu kaydeden uzmanlar, bu yöntemde ilk olarak bir canlıdan yumurta hücresi alındığını ve bu hücrenin çekirdeğinin çıkartıldığını, daha sonra ise yine aynı canlıdan ya da aynı türdeki başka bir canlıdan alınan her hangi bir vücut hücresinin çekirdeğinin laboratuar ortamında bu yumurta hücresine nakledildiğini belirtiyorlar. Uzmanlar, naklin başarılı olması durumunda oluşan bu yeni hücreye hafif bir elektrik şoku uygulanarak bölünmeye zorlandığını, bir kez bölünen hücrenin bölünmeye devam ettiğini, bu aşamadan sonra anne rahmine yerleştirilen embriyonun doğmasının beklendiğini ifade ediyorlar.

İnternetteki 'hekimce.com' sitesindeki yazıya göre uzmanlar, bu yönteme ilişkin "Sonuçta genetik bilgiler yani DNA çekirdekte saklandığı için doğan yeni birey, hücre çekirdeği kullanılan bireyle aynı genetik özelliklere sahip olur. Teoride basit gibi görülen bu yöntem pratikte çok büyük zorluklar çıkartmaktadır. Başarı yüzdesi çok düşük olan bu yöntem sonucunda doğan bireyde birçok sağlık sorunu ile karşılaşılmaktadır. Klonlama için kullanılan 'partenogenez' gibi diğer yöntemlerin hiçbiri ile canlı bir bireyin dünyaya gelmesi sağlanılamamıştır. Diğer yöntemlerle canlı bir birey oluşması teorik olarak ta mümkün değildir" yorumunu yapıyorlar. Klonlama sonucunda dünyaya gelen ilk canlının 1997'de klonlanan Dolly adlı koyun olduğunu hatırlatan uzmanlar, bu koyunun klonlanmasında da çekirdek transferi yönteminden yararlanıldığını vurguluyorlar. Dolly'nin dünyaya geldiği deneyde kullanılan 277 yumurta hücresinden yalnızca 29 tanesi bölünme aşamasını tamamlayabildiğini ve bu yumurtaların farklı koyunların rahimlerine yerleştirildiğini anımsatan uzmanlar, koyunlardan 13 tanesinin gebe kaldığını, sonuçta ise bir tek başarılı doğum gerçekleştiğini temas ediyorlar. Uzmanlara göre, Dolly'nin dünyaya gelmesi klonlama tartışmalarını alevlendirdi. Dolly'nin doğumunu klonlamada bir milat olarak gören bazı bilimadamlarının insan klonlama çalışmalarına başladıklarını açıklamaları üzerine, klonlama karşıtları da karşı çalışmalara başlayarak klonlama çalışmaları aleyhinde ciddi yaptırımlar getirilmesini sağladılar. Tüm bu engellemelere rağmen 26 Kasım 2001'de Advanced Cell Technology (ACT) adlı firmadan ilk klonlanmış insan embriyosu haberi geldi. ACT'nin yaptığı açıklamaya göre; yapılan deneyde toplam 19 yumurta hücresi kullanıldı ve hücrelerden sadece 3 tanesi bölünme aşamasına gelebildi. Bu üç hücreden 2'si 4, 1'i de 6 hücre oluşturduktan sonra öldü. İnsan klonlama konusunda yapılan bu ilk resmi açıklama büyük ses getirdi. Fakat bir insan embriyosundaki genler ancak 4-8 hücre oluşturduktan sonra kendisini göstermeye başlıyor. Başta ACT olmak üzere klonlama yaptığını duyuran hiçbir firmanın henüz 8 hücreden büyük bir embriyo elde edememiş olması, bazı bilimadamlarına göre insan klonlama çalışmalarının henüz başarıya ulaşılamadığını gösteriyor.

Klonlama çalışmaları yapan ve yapmaya devam eden bilim damlarının çoğunun bu çalışmaları yeni bir birey dünyaya getirmek için değil sadece tedavi amaçlı kullanılacak kök hücreleri üretmek için sürdürdükleri belirtiliyor. Klonlama ile kök hücre elde etmeyi planlayan bilimadamları bu kök hücreler yardımı ile birçok hastalığa çözüm bulunacağını ve daha ilerki dönemlerde yine bu hücreler yardımı ile organ üretimi ve nakli yapılabileceğini iddia ediyorlar. Uzmanlar, burada gözardı edilmemesi gereken şeyin, kök hücre elde etmek için embriyonun öldürülmesi gerektiği gerçeği olduğunu vurguluyorlar. Uzmanlar, bir canlının hayatını kurtarmak ya da sağlık sorununu gidermek için başka bir canlının hayatına son vermenin ne kadar ahlaki olduğu konusunda fikirbirliği sağlayamıyorlar. Klonlama konusunda içine düşülen en büyük yanlışın; doğacak canlının klonlanan canlı ile aynı kişi olacağının sanılması olduğunun altını çizen uzmanlar, "Bu cahilce ve çok büyük bir yanılgıdır. Klonlama yöntemi sonucunda dünyaya gelen canlı sadece fiziksel görünüş olarak genleri kullanılan canlıya benzer ve bu benzerlik yukarıda da anlattığımız gibi doğal bir klonlama şekli olan tek yumurta ikizliğinde görülen benzerliktir. Yani doğan yeni birey ile genleri kullanılan birey tek yumurta ikizlerinde olduğu gibi düşünce ve ruh olarak tamamen farklı kişilerdir. Bu nedenle klonlamanın yaradılış gerçeği ve kader ile ters düşen hiçbir yanı bulunmamaktadır" şeklinde görüş bildiriyorlar.

En Çok Aranan Haberler