HABER

KOBİ'lerin gelişimi ve siyasi otorite

İSTANBUL (İHA) - Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) yerel güç - küresel rekabet denklemine uyum sağlamaları için siyasi otoritenin gerekli zemin ve altyapıyı 21. yüzyıl şartlarına göre düzenlenmesinin gerektiğini söyledi.

OECD üyesi ülkelerin küçük ve orta ölçekli işletmeleri geliştirme ve destekleme politikalarında birliktelik sağlamak ve yönlendirici olabilmek amacıyla ilki 14-15 Haziran 2000 tarihinde İtalya'nın Bologna şehrinde düzenlenen KOBİ'lerden Sorumlu Bakanlar Konferansı'nın ikincisi "Küresel Ekonomide Girişimciliğin ve Yenilikçi KOBİ'lerin Geliştirilmesi" ana teması ile 3-6 Haziran 2004 tarihleri arasında T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın himayesinde ve KOSGEB'in ev sahipliğinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenleniyor. 6 Haziran 2004 tarihine kadar sürecek etkinlikler paralelinde "Küresel Pazaryeri Fuarı" da hizmete açılacak.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Coşkun, konferansın konusu olan "Girişimciliğin ve yenilikçi KOBİ'lerin küresel ekonomide teşvik edilmesi" hedefinin, teknolojik evrimlere paralel olarak ekonomik gerçeklerin, toplumsal davranış tarzlarının ve sosyolojik değerlerin değişimine işaret ettiğini bu nedenle hükümetleri siyasi sorumlulukları idrak etmeye zorladığını belirtti.

YEREL GÜÇ - KÜRESEL REKABET Bugün dünyada 350 milyona yakın her ölçekte işletme bulunduğunu, bunların yüzde 90'dan fazlasının KOBİ tanımına girdiğini ve yaklaşık 2 milyar insana istihdam sağlandığını hatırlatan Ali Coşkun, "Ancak 350 milyon işletmenin sadece 15-20 bini uluslararası veya küresel çapta faaliyet göstermektedir. Oysa günümüzde 21. yüzyılın teknolojik evrimi, gerek nihai ürünleri gerekse üretim süreçlerini dijital, seyyar ve sanal bir ortama sürüklemektedir. Üretim süreçleri artık dikey katma değerler üzerine değil yatay katma değerler üzerinde kurulmaktadır. Üretimin coğrafyası veya üreticinin milliyeti artık önem arz etmemektedir. Önemli olan nihai üründeki teknolojik performans, dünya piyasalarında rekabet gücü ve yenilikçi girdinin asgari maliyetidir" dedi.

Gelişmeler neticesinde büyük firma-KOBİ ayrımı güncel şartlardaki gerçeklerden gittikçe uzaklaştığını, büyük firmalar ile KOBİ'ler arasında stratejik, ekonomik ve teknolojik karşılıklı etkileşim ve bağımlılık tesis edildiğini belirten Ali Coşkun, "Bütün bu gelişmeler küresel pazarlara entegre olmuş 15-20 bin büyük firmanın altındaki tedarikçi ve taşeron KOBİ'lerin küresel rekabete uyum sağlamalarını zorunlu kılmaktadır. KOBİ'lerin yerel güç - küresel rekabet denklemine uyum sağlamaları için siyasi otoritenin gerekli zemin ve altyapıyı 21. yüzyıl koşullarına uyumlandırması gerekmektedir. İşte bu nedenle 21. yüzyılın bilgi ekonomisine dayalı kalkınma ve gelişme modeli küresel ve yerel boyutta, topumsal huzur ve refahın garantisi olarak kabul edilmektedir. Ancak küreselleşme sürecine sadece Avrupa Birliği merceğinden bakmak yanlış olur" diye konuştu.

BOLONYA ŞARTI VE İSTANBUL DEKLARASYONU Ali Coşkun Dünya Ticaret Örgütü'ndeki gelişmelere de yansıdığını ve tüm ülkeler arası sınırların kalktığı bir global tek pazara doğru düzenlemeler yapıldığını hazırlatarak, küresel rekabetin kalite, standart, markalaşma bazında AR-GE ve teknolojiye yapılan yatırım ve bunların reel sektöre geri dönüşümünü simgeleyen yenilikçilik yoluyla sağlanacağına inanıldığını kaydetti. Coşkun, "Bu nedenle OECD, sadece üye ülkeler için değil, aynı zamanda gelişmekte olan ve üye olmayan yükselen pazarları da dahil eden bir girişim ile 2000 yılında Bolonya'da başlatılan ve şimdi İstanbul'da devam ettirilen bir süreç ile yaklaşık 87 ülkenin KOBİ'lerden sorumlu bakanlarını ortak bir hedef ve politika çerçevesinde bilinçlendirmeyi kendine görev addetmiştir. İş sempozyumunun ana konusunu oluşturan 'bilgi ekonomisine' hakim olmak herşeyden önceye 'bilgiye erişim' imkanlarının geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Daha sonra bu 'bilginin benimsenmesi' ve üretim sürecine uyumlandırılması gerekmektedir" dedi.

Bugün binlerce işçiyi çalıştıran fabrikaların 24 saat içinde başka bir ülkeye taşınma kararını alabildiğini, bu fabrikalarda çalışanların haricinde yüzlerce tedarikçi KOBİ ve çalışanları kısa sürede işsiz kalabildiğine işaret eden Ali Coşkun, bu açıdan 2004 İstanbul Konferansı'nın önemli hedeflerinden birinin daha sorumlu ve kapsayıcı bir küreselleşme sürecine dikkat çektiğini belirtti. Coşkun OECD İstanbul Konferansı'nın küresel rekabet gücü arayışlarının "vahşi" bir ekonomik düzene neden olmaması gerektiğine dikkat çektiğine ve üye ülke ve partöner ülke bakanlarının bu konuda daha sorumlu davranmalarını sağlayacak zemini oluşturmayı hedeflediğini vurguladı. Coşkun, "Bu çerçevede 5 Haziran günü benimsenmesi beklenen İstanbul Deklarasyonu 2000 yılında imzalanan Bolonya Şartı'nın sorumluluk ve kapsayıcılık kıstasları ile güncellenmesini sağlayacaktır" diye konuştu.

REMTECH AĞI Ali Coşkun, kısa adı REMTECH olan "Yükselen Bölgesel Pazarlar Teknoloji artık dikey katma değerler Transfer Ağı"nın OECD'ye üye ve üye olmayan partöner ülkeler arasında çeşitli sektörlerde tatbik edilebilecek yenilikçi ve esnek bir işbirliği modelini önerdiğine değinerek, "Nihai hedefi uluslararası aktör olma potansiyelini haiz teknoloji içerikli KOBİ'lerin küresel pazarlarda fiziki mesafelerin oluşturduğu engelleri bertaraf ederek ortak teknolojik ürün geliştirme amacı taşıyan bu metodoloji, KOBİ'lerin sektör temsilcilerini, üniversite ve AR-GE merkezlerini ve büyük firmaları da işbirliği ağına dahil edecektir. Türkiye REMTECH'in ilk pilot projesini "otomotiv yan sanayiinde" uygulamayı önermektedir. Otomobil üreticilerini devreye sokacak REMTECH pilot projesi ile aynı ürün ve model için gerekli parçaların küresel. Ve sanal bir ortamda uzman KOBİ ağları tarafından tasarlanması ve piyasalara sürülmesi mümkün olacaktır" ifadelerini kullandı.

"KOBİ'LERE ÖZEL İTİNA" Bakan Ali Coşkun'dan sonra söz alan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, refahın tüm ülkelere ve bölgelere yayılması ve yoksulluğun azaltılması, dünya pazarlarına, çok sayıda, rekabet edebilir KOBİ kazandırmakla mümkün olacağını söyledi. KOBİ'lerin tüm ülkeler için ekonominin olduğu kadar sosyal yapının da temel taşı ve denge unsuru olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Eğer KOBİ'lerin dünya pazarlarındaki etkinliği artırılmazsa, küreselleşmenin ticari boyutu, tekelleşmeye mahkum olacaktır. Bu durum hiç şüphesiz tüm ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyecektir" dedi.

Dünyada en çok açılan ve kapanan şirketlerin KOBİ olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, "Açılan KOBİ sayısının yüksek oluşu, KOBİ'lerin girişimci potansiyelinin yüksekliğini gösterirken kapanan KOBİ sayısının yüksekliği de bu işletmelerin teknolojik yöneliklerden yeterince yararlanamadığının bir göstergesidir. Bu nedenle her ülkede yeni girişimcilerin ortaya çıkmasını sağlayacak ortamlar sağlanmalı, bilgi teknolojileri geliştirilerek bunlardan yararlanılmalı ve KOBİ'lerin yeteneklerini geliştirecek önlemler alınmalıdır. KOBİ'lerin yeni teknolojilere ulaşmaları ve AR-GE faaliyetleri gerçekleştirebilmeleri için en önemli hususlardan birisinin her düzeyde nitelikli insan kaynağına olan ihtiyaçtır" diye konuştu.

KONFERANSIN ÖNEMİ Rifat Hisarcıklıoğlu konuşmasının sonunda konferansın önemine değinerek, "Burada yapılacak tartışmalardan çıkarılacak sonuçların dünyadaki KOBİ'lerin rekabet gücünün artması, yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesinin yükselmesine katkıda bulunacağına inanıyorum. KOBİ'lerin iş bağlantısı tesis edebileceği ve birçok ülkenin KOBİ ile ilgili kuruluşlarının biraraya gelip fikir alışverişinde bulunabileceği 'Küresel Pazar Yeri" de bugün açılacaktır. İş sempozyumu, özel sektör temsilcilerinin görüşlerinin konferans sonunda yayınlanacak olan 'İstanbul Deklarasyonu'na dahil olabilmesi amacıyla düzenlenmektedir" ifadelerini kullandı.

"Büyük halay kırıklığına yol açan Dünya Ticaret Örgütü Cancun toplantısının başarısızlığı dünya ekonomisinin ve ticaretinin gelişmesi önündeki en büyük engeldir" diyen Hisarcıklıoğlu, özellikle gelişmiş ülkelerin kalkınmakta olan ülkelerin endiYşeleri ve ihtiyaçlar artık dikey katma değerler ını dikkate almamasının son derece kaygı vereci olduğunu belirtti ve olumsuz gelişmelerin önüne geçebilmek için Avrupa Birliği, ABD ve Dünya Ticaret Örgütü'nün tüm üyeleri pozisyonlarını yeniden gözden geçirmek durumunda olduklarını kaydetti.

En Çok Aranan Haberler