HABER

Koç, kültür politikasını anlattı

ANKARA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, kendisinden önce hazırlanan tüm projeleri bitireceğini, en büyük yeniliğin bu olduğunu söyledi. Koç, bilimsel çalışmaları kolaylaştırmak için, Türk dünyasında kullanılan 20 ayrı Türk lehçesine ait Kiril Alfabesi'nde yazılı tüm metinlerin, otomatik olarak Latin Alfabesi'ne dönüştürülmesini sağlayan ve adı 'Gaspıralı' olan yeni bir projenin hayata geçirileceğini dile getirdi. 'El Yazması Eserler Projesi' hakkında da bilgi veren Koç, "El yazmalarımızı bibliyografik denetim altına almak ve araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla 'Toplu Yazmalar Kataloğu Projesi'yle Türkiye'deki el yazması eserlerin birarada toplanmasını sağlamış bulunmaktayız" diye konuştu. Türkiye'nin "yarım projeler mezarlığı" olduğunu da ifade den Koç, "Önce ayağımızı yere basalım ki sonra siprint yapabilelim" dedi.

Atilla Koç, bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı Sosyal Tesisleri'nde düzenlediği bir basın toplantısı ile bakanlığın kültür politikasını anlattı. Gelişen Avrupa Birliği (AB) anlayışının, tüm dünyadaki kültürlerin nerelerde zıtlaşma ve nerelerde uyum içinde oldukları konusunu gündeme getirdiğini belirten Koç, Türk kültürünün de evrensel olduğunu söyledi. Yönlendirici bir kültür hareketi içinde olmayacaklarını ifade eden Koç, milli ve manevi değerlerin evrensel olduğu inancı içinde evrensel değerlere ve batı kültürüne karşı komplekse girmeyen bir kültür politikasına sahip olduklarını dile getirdi. Koç, göreve geldiğinden beri kendisine yenilik olarak ne yapacağının sorulduğunu hatırlatarak, kendisinden önce hazırlanan tüm projeleri bitireceğini ve en büyük yeniliğin de bu olduğunu söyledi.

Kitap satışında olumlu gelişmeler kaydedildiği anlatan Koç, "Evet KDV yüksek; ama bir kısım KDV indirimini hayata geçiren hükümetimiz ve parlamentomuz gelecek yıl da gerek turizm alanında gerekse de kültür alanındaki KDV'lerde indirim için çalışmalarda bulunacak" dedi. Kitap ve yayın alanında Türkiye'nin çok iyi bir yola girdiğini söyleyen Koç, "Kitap okuyucusu konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. Bu gerçeği kabul ederek değiştirmek için çalışacağız" diye konuştu. Kütüphanelerin gelişmesi ve halkın ulaşımının kolaylaştırılması için de çalışacaklarını belirten Koç, "Bu hedefe yönelik olarak, kütüphanelere erişimi kolaylaştırmak ve gelişen teknolojilere adapte edebilmek amacıyla, kütüphanelere dijital altyapı getireceğiz" dedi.

KİRİL ALFABESİ METİNLERİNİ LATİN ALFABESİ'NE DÖNÜŞTÜREN BİLGİSAYAR PROGRAMI

Özellikle bilimsel çalışmaları kolaylaştırmak için yeni bir proje başlattıklarını bildiren Koç, projenin adının 'Gaspıralı Projesi' olduğunu belirtti. Türk dünyasında kullanılmakta olan 20 ayrı Türk lehçesine ait Kiril Alfabesi'nde yazılı bütün metinlerin otomatik olarak Latin Alfabesi'ne dönüştürülmesini sağlayan projenin hayata geçirileceğini ifade eden Koç, "Gaspıralı Kiril-Latin Alfabe Çeviri Programı' bakanlığımız web sitesi bünyesinde faaliyete geçmiştir. Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarının iletişimini kolaylaştıracak olan bu program aynı zamanda kültürel yakınlaşmayı da sağlamak açısından önem arz etmektedir" şeklinde konuştu.

2. projenin de 'El Yazması Eserler Projesi' olduğunu dile getiren Koç, "Bilime erişimin kolaylaştırılması çerçevesinde, kültür tarihimizin ilk elden kaynağı olan ve kütüphanelerimizin bilgi birikimini oluşturan el yazmalarımızı bibliyografik denetim altına almak ve araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla 'Toplu Yazmalar Kataloğu Projesi'yle Türkiye'deki el yazması eserlerin birarada toplanmasını sağlamış bulunmaktayız" diye konuştu. Bu çerçevede, bugüne kadar 25 bin 653 künyeyi kapsayan 32 ciltlik yazma eser kataloğu hazırlandığını, ayrıca il koleksiyonlarına ait yazma eser tespit fişlerinin çıkarıldığını söyleyen Koç, bugüne kadar basılmayan 59 bin 339 adet tespit fişini içeren 2 CD'lik bir yayının da hizmete sunulduğunu bildirdi. El yazmalarının dijital ortama aktarılması faaliyetinin de sürdüğünü kaydeden Koç, kütüphaneler, müzeler, üniversiteler, resmi ve özel kuruluşlar ile şahıslarda yaklaşık 300 bin el yazmasının bulunduğunu ve 14'ü yazma eser kütüphanesi olmak üzere toplam 30 kütüphanede 161 bin 10 adet yazma bulunduğunu bildirdi. Bu eserlerin yıpranmaması için mikrofilm ve CD arşivlerinin oluşturulduğunu açıklayan Koç, bu çerçevede 13 bin 53 adet eserin mikrofilm ortamına, 32 bin 950 eserin de CD ortamına aktarıldığını, halihazırda toplam 46 bin 3 adet eserin dijital ortamda hizmete sunulduğunu kaydetti.

"YARIM KALAN KÜLTÜR MERKEZLERİNİ İSTEYEN ÖZEL İDARELER VE BELEDİYELERE DEVREDEBİLİRİZ"

Mevlana'nın doğumunun 800. yılı olan 2007'de bir etkinlik düzenleyeceklerini dile getiren Koç, "Daha önce 42 trilyon liraya mal olan Mevlana Kültür Merkezi, bu yıl hizmete sunulmuştu. Bu çerçevede, 2007 yılının Mevlana Yılı ilan edilmesi için UNESCO nezdinde çalışmalar başlatılmıştır. Öte yandan Mevlevi kültürünün dünya somut olmayan kültürel miras listesine alınması için UNESCO'ya teklif götürülmüştür" şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin manşetinde yer alan yarım kalan kültür merkezleri konusuna da değinen Bakan Koç, bu yazının tamamen doğru olduğunu dile getirdi. 92 yılında temeli atılan birçok kültür merkezinin gerekli olmadığı halde tamamen politik bir eğilimle yapıldığını ifade eden Koç, bu projelerin birçoğunun gerçekleşmediğini söyledi. 15-20 bin nüfuslu illere 12 bin metrekarelik kültür merkezi yapıldığını belirten Koç, "Bunların yakıtları bile Timur'un fili haline geldi" dedi.

Doğudaki 14 ilde sinema olmadığını kaydeden Koç, "2005'te bunu kabul etmek mümkün değil. Bu kültür merkezleri, tiyatro ve opera faaliyetleri yapılacak kadar geniş bir bakış açısıyla hazırlandığı için; biz bu 14 ildeki kültür merkezlerini tamamlarsak, hem kültür merkezleri tamamlanmış olacak hem de o bölgedeki insanımızın sinema ihtiyacı karşılanmış olacak" diye konuştu. Koç ayrıca, bu kültür merkezlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın fonksiyonları için de kullanılması şartıyla özel idareler ve belediyelere devredebileceklerini söyledi. Türkiye'nin yarım projeler mezarlığı olduğunu ifade den Koç, "Önce ayağımızı yere basalım ki sonra siprint yapabilelim" dedi.

"ANKARA VE İSTANBUL'DAKİ NEYİ SEYREDİYORSA, HAKKARİ'DEKİ DE ONU SEYREDECEK"

Güzel sanatlar konusunun da yeni bir anlayış çerçevesinde kamuoyunun gündemine taşınacağını belirten Koç, merkezdeki sanat faaliyetlerinin Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırılması için yoğun bir faaliyet gerçekleştirildiğini söyledi. Koç, "81 ilde her ay en az bir defa tiyatro, Türk musikisi, Türk halk müziği konseri seyredilecek" dedi. Sanatçıların da Anadolu'ya gitmek zorunda olduğunu ifade eden Koç, "Yapılan hayırlı hizmetin çok olması önemli değildir. O hayırlı hizmetin devamlı olması önemlidir. Hükümetler olarak bir aşkla, şevkle ortaya çıkıyoruz; ancak devamlılık olmuyor. Ankara'daki, İstanbul'daki insanımız neyi seyrediyorsa Hakkari'deki insanımız da onu seyredecek. Bundan sonra daha etkin bir Kültür ve Turizm Bakanlığı göreceksiniz ve ben sadece koordinatör olacağım" şeklinde konuştu.

Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayınlanması (TEDA) Projesi'ne de büyük önem verdiğini dile getiren Koç, "Türkçe'nin yazı dili birikimini dünyaya tanıtmayı amaçlayan bu yayıncılık anlayışının hedefi, Türk kültür, sanat ve edebiyatını yurt dışında akademisyen ve öğrencilerin yanı sıra yeni bir entelektüel hedef kitleyle buluşturmaktır. Özellikle AB'ye kendi kültürümüzle gireceğimizi söylemiştik" dedi. Yabancı dillere çevrilecek olan kitapların seçiminde kesinlikle ideolojik davranmayacaklarını vurgulayan Koç, "A yazarı olsun, b yazarı olsun; bir bölgede okunacak yazar benim iftiharımdır" dedi.

"ŞEYH GALİP'İ DE SHEAKSPEAR'İ DE OKUYORUM"

Kültür ve turizmi birbirine sinerji katan bir kuşun kanatlarına benzettiğini ifade eden Koç, 32 yıldır izin kullanmadığını belirterek, sabahtan öğleye kadar kültür, öğleden sonra de turizm bölümünde çalışacağını, her hafta mutlaka Anadolu'daki bir ili ziyaret edeceğini ve hafta sonları da İstanbul Topkapı Sarayı'nda çalışacağını söyledi.

Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Koç, Avrupa Konseyi'nde kültür politikası metni olmayan tek ülkenin Türkiye olduğunun belirtilmesi üzerine, bu konuda çalıştıklarını söyledi. Projelerin hep revize edildiğini ifade eden Koç, "Dünya yerinde durmuyor. Türkiye'de bu revize hükümetler gelince oluyor. Bir de koalisyon devri olunca, projeler revize tutmaz hale geliyor. Ama bizim gücümüz var. Ben değerlerimle iftihar ediyorum. Komplekslerim yok; ama batının değerlerini de hiç yadsımıyorum. Kendime güveniyorum; ama batıda da büyük insanlar olduğunu biliyorum. Şeyh Galip'i de Sheakspear'i de okuyorum" şeklinde konuştu. 'Kültür merkezleri projelerinin hızlanacak mı?' şeklindeki bir soruya da Koç, projeleri tetkike alacağını açıklayarak, "Ama bu, işin durması demek değil. Daha iyi pazarlık etmek için bazı tedbirler alacağım ve en kısa zamanda bitireceğim. Söz veriyorum" dedi. Bazı projelerde 'devletin ütüldüğünü' söyleyen Koç, örneğin açık hava mekanlarına ahşap yer döşemesi yapılmasına anlam veremediğini söyledi. Anadolu Medeniyetleri Müzesi deposundaki eserlerin sergilenmesi için büyük bir müze yapacaklarını bildiren Koç, müzecilikte müzeyi yapan mimarın önemli olduğunun altını çizerek, "Kurduğumuz müzeye prestij kazandıracak bir mimara yaptıracağız" dedi.

RTÜK'ÜN GELİN-KAYNANA PROGRAMLARINA SINIRLAMA GETİRMESİ

"Londra'daki Türkler" sergisinin, bilim adamları tarafından eserlerin yıprandığı gerekçesiyle başka yerlerde sergilenmemesi isteklerini de değerlendiren Koç, "Bilim adamlarının hassasiyetlerini saygıyla karşılıyorum. Onlar çok hassas olsun ki biz de hassas olalım. Biz iki-üç yerde daha bu serginin açılması ile fazla yıpranma olmayacağına inanıyoruz" dedi.

RTÜK'ün gelin-kaynana programlarına getirdiği sınırlamanın sorulması üzerine Koç, "Beni endişe ettiren her hadiseyi devletten jandarmalık bekleyerek, sansür bekleyerek çözme alışkanlığına sahip olmamız. Bu beni rencide etti. Bazı şeyleri insan kendi iç disiplini ile çözmelidir. Ceza Kanunu derslerinde bir örnek verilir; 'Ceza Kanunu'nda pijamayla dışarı çıkmak suç değildir. Ama kimse pijama ile dışarı çıkmaz' diye. Bu programları seyredenler RTÜK'ü arayıp, neden kapatmıyorsun diyor. Sen niye kapatmıyorsun?" şeklinde konuştu. Programların reyting için yapıldığını ifade eden Koç, "Reyting artınca da çirkinlikler ortaya çıkıyor. İnsanımızın irrasyonelliğini seveyim. Sonra da iş tavsıyor" diye konuştu.

Almanya'daki Vakit Gazetesi'nin kapatılmasına ilişkin bir soruya ise Bakan Koç, "Bir kültürel hareket olarak hiçbir yayın kapatılsın istemiyoruz. Ama bu sorunun muhatabı Adalet Bakanıdır" dedi.

Daha sonra Dilbilimci Mehmet Kara, Gaspıralı Projesi'ni tanıttı.

En Çok Aranan Haberler