HABER

Koca dayağından sığınma evine

İSTANBUL (İHA) - Küçükçekmece Belediyesi Sığınma Evi, 7 yıldır, aile içi şiddete maruz kalan kadınları intihar fikrinden kurtaran ve onları yeniden hayata döndüren mekan olarak çok önemli bir fonksiyonu üstleniyor. Sığınma Evi'nin Müdürü Menekşe Baş, özellikle ekonomik krizden sonra sığınma evlerine başvuran kadınların sayısında artış olduğunu belirterek, "Her şeyden önce kadınların bilinçlenmesi ve kendilerini şiddetten korumanın yollarını öğrenmeleri gerekiyor" diye konuştu.

Küçükçekmece Belediye Başkanı Halidun Özbatur da tüm Türkiye'de, sığınma evi açan tek belediye olduklarını vurgulayarak, amaçlarının, şiddet gören ve çocuğuyla gidecek yeri olmayan kadınları rehabilite ederek onları topluma kazandırmak olduğunu bildirdi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Rasime K. Fincancı ise çocukluk ve erişkinlik döneminde şiddete maruz kalan kadınlarda fiziki bulguların ötesinde depresyon, kaygı, kendine olan güvenin kaybedilmesi gibi ruhi sorunlar ortaya çıktığını ifade ederek, "Ayrıca intihar girişiminde artış, alkole yönelme ve madde kullanımı da şiddet gören kadınlarda yaşanan diğer ruhsal problemlerdir" dedi.

"KADINLAR BİLİNÇLENMELİ" Küçükçekmece Belediyesi Sığınma Evi'nin müdiresi Menekşe Baş, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle ekonomik krizden sonra sığınma evlerine başvuran kadınların sayısında artış olduğuna dikkat çekerek, "Kadınların büyük çoğunluğu, gidecek yerlerinin olmayışı ve çocuklarının babasız büyümemesi için şiddete boyun eğiyor. Ancak, içinde bulundukları bu durum, hem annenin hem de çocukların psikolojisini bozuyor ve sağlıksız bireyler olarak yetişmelerine neden oluyor. Her şeyden önce kadınların bilinçlenmesi ve kendilerini şiddetten korumanın yollarını öğrenmeleri gerekiyor" diye konuştu.

"YARDIMLARLA AYAKTA DURUYORUZ" Yerel yönetimlerde tek örnek olduklarına değinen Baş, "Bu tür kurumların sayısının çoğalması lazım. Biz, devletten herhangi bir yardım almıyoruz. Yasalar da belediyelere sığınma evleri anlamında imkan tanımıyor, bu sosyal kurumlara bütçe ayırmıyor. Bu da ciddi bir dezavantaj bizim için. Çeşitli yardımlarla ayakta duruyoruz. Düzenlediğimiz sosyal aktivitelerden elde edilen gelirle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Özellikle vurgulamak istiyorum, maddi-manevi her türlü yardıma ve desteğe açığız" dedi.

"KADINLAR İÇİN 200 EV KURDUK"
Buraya gelen kadınlar için 200 kadar da ev kurduklarını kaydeden Baş, "Buraya gelen kadınlarımız, o zor günlerin etkisinden iyice kurtulup kendilerini yaşamla mücadele edecek kadar güçlü hissettiklerinde, onları ev içinde en samimi oldukları ve en iyi anlaştıkları 5 kişi ile bir araya getirerek yeni bir eve geçmelerini sağlıyoruz. Ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için onlara iş imkanı da sağlıyoruz" diye konuştu.

Baş, yeni evlerin, gönüllülerden gelen veya kendilerinin aldığı 2. el eşyalarla döşendiğini vurgulayarak, "Vatandaşlardan da yardım ve destek beklediğimizi söylemek istiyorum" dedi.

"GELENLERE KUCAK AÇIYORUZ" Küçükçekmece Belediye Başkanı Halidun Özbatur da kapılarını çalan mağdur hiç bir kadını geri çevirmediklerini söyleyerek, "Türkiye'nin dört bir yanından sığınan kadınlarımız olduğu gibi, yurtdışından gelen kadınlarımız da var, onlara da kucak açıyoruz. Amacımız, şiddet gören ve çocuğuyla gidecek yeri olmayan kadınlarımızı rehabilite ederek onları topluma kazandırmak" diye konuştu.

Başkan Özbatur, diğer belediyelerin de bu tür çalışmalara imza atmasını istediğini ifade ederek, "Bu konuda gelip bizden yardım isteyenlere elimizden gelen desteği sağlarız" dedi.

"İNTİHAR ORANI 4-8 KAT DAHA FAZLA" İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Rasime K. Fincancı, çocukluk ve erişkinlik döneminde şiddete maruz kalan kadınlarda fiziki bulguların ötesinde depresyon, kaygı, kendine olan güvenin kaybedilmesi gibi ruhi sorunlar ortaya çıktığını vurgulayarak, "Ayrıca intihar girişiminde artış, alkole yönelme ve madde kullanımı da şiddet gören kadınlarda yaşanan diğer ruhsal problemlerdir. Şiddete maruz kalan kadınlarda intihar oranının 4-8 kat fazla olduğu, yapılan araştırmalarca da kesinlik kazanmıştır" diye konuştu.

"YAŞANAN ŞİDDET SİNEYE ÇEKİLİYOR"
Kadınların, yaşadığı şiddeti tam anlamıyla ifade edemediklerini de kaydeden Prof. Dr. Şebnem Rasime K. Fincancı, "Dayak yiyen kadınlarımız, içinde bulundukları bu durumu kurumsal düzleme yansıtamıyorlar. Yani, şiddet sonrası ne hastaneye gidip rapor alıyor ne de karakola gidip şikayetçi oluyorlar. Bunun sonucu olarak da belgelenen şiddet, kadının yaşadığı şiddeti yansıtmıyor" dedi.

Prof. Fincancı, şiddet gören ve sağlık kuruluşuna başvuran kadınlarda görülen yaralanmaların en sık baş, yüz, boyun, göğüs ve karın bölgesinde olduğunu belirterek, "Eklem yaralanmaları, görme ve işitme bozuklukları, yanıklar, ısırıklar, kırıklar, kesik ve sıyrıklar, delici alet yaralanmaları, çıkıklar, incinmeler görülebilmekte, şiddet ölümle de sonuçlanabilmektedir" diye konuştu.

"EN ÇOK AİLE İÇİ ŞİDDET GÖRÜLÜYOR" Kadına yönelik şiddetin büyük oranda aile içinde gerçekleştiğine dikkat çeken Prof. Fincancı, "Eşleri, babaları veya ailedeki erkek tarafından şiddet gören mağdur kadınlar, travma sonrası stres bozukluğunun bir alt grubu olarak tanımlanan 'Hırpalanmış kadın sendromu'nu yaşarlar. Erken dönemde şok, reddetme, içe kapanma, korku ve depresyon bulguları, geç dönemde ise korku, kaygı, yorgunluk, uykusuzluk, yeme bozuklukları, kayıp, ihanet ve umutsuzluk duygusu, kadınların yaşadığı ruhsal sorunların bir kısmıdır" dedi.

Prof. Fincancı ayrıca, şiddeti yaşayan kadınların çocuklarında istismarın daha yüksek olduğunu da ifade ederek, "Bu çocukların yüzde 85'inin şiddete çocukluk döneminde şahit olduğu ve potansiyel şiddet uygulayıcıları veya kurbanları olarak yetiştikleri de bilinen bir gerçektir" diye konuştu.

ORTAK ŞİKAYET KOCA DAYAĞI Küçükçekmece Belediyesi Sığınma Evi'nde barınanların her birinin ise farklı bir hikayesi var. İç burkan hikayelerdeki ortak unsur: 'Koca dayağı...' Mağdurlardan biri olan 3 çocuk annesi Ş. N. (46), alkolik eşi tarafından devamlı dövüldüğünü anlatarak, "Daha sonra beni 5 yerimden bıçaklayarak ağır yaraladı. Bir avukat hanımın desteği ve yardımıyla, yaklaşık 2.5 ay önce Balıkesir'den buraya geldim. Uzun zamandır ilk kez bu kadar huzurlu ve mutlu oldum. Arkadaşların ve müdürümüz Menekşe hanımın da desteği ile çalışmaya başladım. Yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum evlatlarımla" dedi.

"SEVGİ VE İLGİDEN AĞLADIM"
21 yaşındaki S.R. de sığınma evine 3 ay önce Ankara'dan geldiğini bildirdi. İki senelik evliliği süresince kocasından hemen her gün işkence gördüğünü ve dayak yediğini söyleyen genç kadın, yurtdışında çalışan bir arkadaşı sayesinde sığınma evinden haberi olduğunu belirterek, "Sığınma evine ilk geldiğimde, karşılaştığım sevgi ve ilgi karşısında gözyaşlarımı tutamadım. Burada geçirdiğim ilk gece, ilk kez deliksiz uyudum. Çünkü, abartısız söylüyorum, hayatımda ilk defa böyle huzurlu bir ortamdayım. Müdiremiz Menekşe hanım sayesinde, mesleğim olan tekstil sektöründe yeniden çalışmaya başladım" diye konuştu.

"ÇOCUĞUMA ZORLA İÇKİ İÇİRDİ" Sığınma Evi'nde 3 aydır barınan 4 çocuk annesi 47 yaşındaki F.Ü. de 10 yıldır kocasından şiddet gördüğünü ifade ederek, "Eşim, çocukları ve beni kemerle bazen de kesici aletlerle, demirle dövüyordu. Özellikle çocuklarıma yaptığı işkenceler beni çok üzüyordu. Küçük çocuklarıma zorla içki içirmeye varıncaya kadar eziyetler etti. Dayanacak gücüm kalmadığı bir noktada iki defa intihara teşebbüs ettim ama başarısız oldum. Eşim hastaneden beni apar topar eve getirip yine dövdü. O gece baroyu aradım, gelip beni aldılar ve bir süre sonra beni sığınma evine getirdiler. Allah'a şükrediyorum her gece. Son 10 yıldır hayatımın en huzurlu günlerini geçiriyorum burada. Allah, burayı açandan da sebep olandan da razı olsun" dedi.

"BENİ BALKONDAN ATMAYA KALKTI" Sığınma evlerinin varlığını televizyondan öğrendiğini ifade eden iki çocuk annesi A.S. (32), "9 yıllık evliliğim kabus gibi geçti. Bu süre içinde vücudumun çeşitli yerlerinde, yediğim dayaklar sebebiyle kırık ve kesikler eksik olmadı. En son eşim beni balkondan atmaya kalktı. O gün evden bakkala gidiyorum diye çıkıp buraya geldim. Müdiremiz Menekşe hanımın sayesinde yeniden umut etmeye ve hayata dair planlar yapmaya başladım. Hayata sıkı sıkı tutunmaya kararlıyım" diye konuştu.

LOHUSA YATAĞINDA DAYAK
2 aydır sığınma evinde küçük kızıyla birlikte kalan E.Y. (28), hamilelik esnasında eşinden defalarca dayak yediğini vurgulayarak, "Eşim bir oğlu olmasını çok istiyordu, ama çocuk kız olunca lohusa yatağımda beni öldüresiye dövdü. Hatta hırsını alamayıp sırtımdan bir kaç yeri ısırıp kopardı. Yaşadıklarıma dayanamayıp boşandım. Hemşire bir arkadaşımın yardımı ile buraya geldim. Devlet yetkililerinden, sığınma evlerinin sayısını artırmalarını istiyorum. Ailemin ve çevremin sahip çıkmamasına rağmen, bana buradakiler sahip çıktı ve kızımla birlikte burada kalıyoruz" dedi.

En Çok Aranan Haberler