KADIN

'Kocam seks yapmak istemiyor ve ben çocuk istiyorum'

"Ben 35 yaşındayım o ise 45… ne yapacağım?" İşte bir kadının acı veren büyük ikilemi…

'Kocam seks yapmak istemiyor ve ben çocuk istiyorum'

• Emma 13 yıldır kocasıyla birlikte ve onun genç kızına bakıyor
• Artık o da kendi çocuğunun olmasını istiyor, ama kocası isteksiz görünüyor
• Sekiz aydır hiç seks yapmayan Emma’nın üzüntüsü artıyor
• 30’lu yaşlarının ortasında ve kocasıyla birlikte kalıp kalmamak konusunda ikilem yaşıyor

Emma'nın kocası çocuk istemiyor ve son sekiz aydır seks yapmıyorlar.

Emma Healthista terapisti Sally Brown’a bu konudaki tavsiyelerini soruyor...

13 yıldır kocamla birlikteyim (yedi yıldır evliyiz) ve genel olarak her şey iyi gidiyor.

Eşimle birlikte olmaya başladığımda bir kızı vardı (şu anda 16 yaşında) ve ben de onun hayatının bir parçası haline geldim. Onu seviyorum ve büyümesinde emeğim oldu.

Hepimiz birlikte, köpeklerimizle aynı evde yaşıyoruz, ama ikimizin ortak bir çocuğu yok.

İlişkimize ilk başladığımızda, çocuklar hakkında konuşuyorduk.

Emma 13 yıldır kocasıyla birlikte, aynı evi paylaşıyor, ama uzun süredir istediği şeye, kendi çocuğuna sahip değil.

Kocam bir çocuk daha istediğini söyledi. Ben iki tane istiyorum, ama üvey kızım olduğu için bir çocuktan feragat etmeye hazırım.

Sorun şu ki, kocam beklememizi istedi. Benim ehliyet almamı bekledik (şu anda araba sürmeye ihtiyacım yok) daha sonra benim daha iyi bir iş bulmamı bekledik, evimizi alana kadar bekledik, bekledik, bekledik, bekledik…

Onun o uzun aptal listesindeki her şeyi yaptık. Hala onu bekliyorum. O şu anda 44 yaşında ben ise 34.

Arkadaşlarımız ve ailelerimiz sürekli ne zaman çocuğumuz olacağını soruyor. O da yapmadığımız halde, denediğimizi söylüyor.

Nadiren seks yapıyoruz ve yedi sekiz aydır hiç yapmadık (Bu arada bu son derece sinir bozucu bir durum!)

Bir konuşmamızda bana artık seksle ilgilenmediğini ve beni çok yapışkan bulduğunu ama hala sevdiğini söyledi.

Bu olaydan sonra yaklaşık iki hafta onunla konuşmadım (bunu fark ettiğinden bile emin değilim) daha sonra bir seferinde bana ereksiyon bozukluğu sorunu olduğunu söyledi.

Seksi başlatmak isteyen çoğunlukla ben oluyorum, ama o özür diliyor veya meşgulmüş gibi yapıyor.

Hatta birkaç defa onu öpmek istediğimde beni durdurdu. Aslında beni iterek uzaklaştırdı.


Geçen yaz gerçekten sinirim bozulmuştu. Birlikte yürüyüşe çıktık ve seksten, bebeklerden ve ilişkimizden bahsettik ama konuşmanın konusu değişti ve konu benim ne kadar yapışkan olduğuma geldi (kesinlikle hiç öyle biri değilim).

Benimle ilgili canını sıkan şeylerden bahsetti, artık seksle ilgilenmediği ama beni hala ne kadar sevdiğini söyledi.

Ağzım açık kaldı ve ne söyleyeceğimi bilemedim. Konuştuğumuz için kendini ne kadar iyi hissettiğini söyleyerek konuyu kapattı. Kalbim kırıldı.

Daha sonra biraz daha konuştuk ama ben daha çok kızdım ve üzüldüm. Bana çocuk sahibi olmak konusuna ciddi olmadığımı düşündüğünü çünkü her zaman alaycı biri olduğumu söyledi! Gerçekten.

Bu olaydan sonra iki hafta boyunca onunla nadiren konuştum. Bir gün arabadayken bu konuda ne düşündüğümü sordu. Artık sabrım taşmıştı.

Bütün düşüncelerimi ve hislerimi ona söyledim. Onunla konuşmadığımı fark etmemişti bile!

Annem ve kız kardeşim bile bizi beş dakika gördükten sonra aramızda iyi gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamıştı, ama o anlamadı.

Bu olayın ardından benden uzak durduğunu, çünkü ereksiyon bozukluğu sorunu olduğunu söyledi. Ona bana canavarmışım gibi davranmak yerine neden bunu söylemediğini sordum.

Bu konuda bir şeyler yapacağı ve doktora gideceği konusunda söz verdi ama gitmedi. Ancak ilişkimizin düzelmesi için bir şeyler yaptı.

İşler bir süre iyi gitti, ama sonra tekrar bozuldu. Yine hüsrana uğradım ve ona duygularımı anlatan bir mektup yazdım. Çünkü onunla konuştuğumuz zaman ağlamamı durduramıyordum ve bazen bazı noktaları açıklığa kavuşturamıyordum.

Durum birkaç hafta öncesi ile hemen hemen aynıydı, sadece bu sefer beni daha çok ciddiye almıştı.

Daha açık olmak, bana karşı sevecen davranmak ve benimle iletişim kurmak için çok büyük çaba sarf etti. Onu takdir ediyorum, ama bir kere sütten ağzım yandı.

Hiç doktora gitmedi ve ben düzenli olarak ona randevusu olup olmadığını veya onun için bir randevu almamı isteyip istemediğini soruyorum.

Doktora gideceğini söyleyip duruyordu, ama birkaç gün önce benden onun için bir randevu almamı istedi (hatırlıyorum, sekiz ay gibi bir süre geçti).

Beni 13 yıl beklettikten sonra artık çocuğum olamayacağından endişeleniyorum ve çocuk sahibi olma şansımı boşa harcıyormuşum gibi hissediyorum.

Kocamı ve genel olarak hayatımızı seviyorum, ama kalbim kırık ve onunla kalmam durumunda çocuk sahibi olma şansımın olmayacağını düşünüyorum.

Bu hayatı inşa etmek için çok çalıştık ama her gün yeniden başlamanın nasıl olabileceğini düşünüyorum.

Ne yapacağıma karar vermek için yardıma ihtiyacım var. Eğer iyi bir tavsiyeniz varsa çok memnun olacağım.

Zaman ayırdığınız için teşekkürler,

Emma


SALLY’NİN CEVABI...

Sevgili Emma,

“Batık maliyet ön yargısı” ifadesini duydun mu bilmiyorum.

Bu, psikolojide “parayı sokağa atmanın” karşılığı ve her türlü yatırım için geçerli (para, zaman, çaba veya duygular).

Bir şeye yatırım yaptığımız zaman, işe yaramasa bile ondan vazgeçemiyoruz. Çünkü böyle yapmanın o zaman kadar yaptığımız yatırımı boşa çıkaracağını düşünüyoruz.

Batık maliyet önyargısı bir saattir seyrettiğimiz için kötü bir filmi sonuna kadar izlememizi veya parasını ödediğimiz için tatil yapmaya gittiğimiz tesiste kötü bir hafta sonu geçirmemize neden olur.

Ancak tüm bunlar bir yanılgı. Çünkü yatırım yaptınız ve para (veya zaman) kaybettiniz. Mutsuzluğu daha uzun süre sürdürmeniz yatırımınızı geri getirmeyecek.

Senin de bu düşünceler arasında kapana sıkıştığını düşünüyorum.

Mantıklı tarafın şunları biliyor:eşinle kalmaya devam etmen, bebek sahibi olma şansını çok azaltıyor bu da senin için çok önemli.

Kalbinin kırıldığını hissediyorsun, mutsuzsun, ihmal edilmiş hissediyorsun, yanlış anlaşılıyorsun ve bu erkek tarafından reddediliyorsun. Her gün yeniden başlamanın nasıl olacağını düşünüyorsun.

Ve ona tutunuyorsun, çünkü “bu hayatı inşa etmek için çok çalıştınız”.

Bu erkeğe yıllarca yatırım yapmış olman, kocanın sana istediği çocuğu vermeyeceğini bilmene rağmen ilişkini bitirmede kararsız olmana neden oluyor.

Tüm kalbinle kocanın bebek sahibi olmak konusundaki fikrini değiştirmenin imkânsız olduğunu bildiğini düşündün mü?

Bunun gerçekleşmesi için elinden gelen her türlü engeli koyuyor: Ehliyet almak, daha iyi bir işe girmek, yeni bir eve taşınmak… vs.

Artık ertelemek için sebebi kalmadı, fiziksel olarak seksten uzaklaştı ve ereksiyon bozukluğu sorunu gelişti.

Hamile kalmanı engellemek için yapabileceği başka bir şey yok.

Ama içinden bir ses hala şöyle diyor: “Belki de, fikri değişir, bir gün eve gelir ve elinden tutup hadi bebek yapalım der!”

Tüm yaşananlardan, birlikte bir hayat inşa ettikten, sevdiğiniz bir ev ve köpek sahibi olduktan sonra, neden umut etmeyesin ki…

Bu hayatı bozmak korkutucu ama istediğin sonucu (mutlu bir ilişki ve çocuk) alacağının garantisi yok.

Şüphesiz ki kocanı terk etmek, kumar oynamak olacak.

Evliliğini bitirdiğinde kendini toplamak, biriyle tanışmak ve sonrasında ilişkiyi bebek yapacak düzeyde bir sorumluluğa taşımak için göreceli olarak kısa bir zamanın olacak.

Ama bu imkânsız değil (ve 35 yaşında yalnız ve bekâr birinin 36 yaşında mükemmel bir erkekle tanışarak 40 yaşına gelmeden 2 bebek sahibi olduğunu biliyorum).

Kocandan ayrılmanın yapılması gereken doğru şey olduğunu veya seni sevmediğini söylemiyorum.

Kısa süre önce ilişkinizi iyileştirmek için büyük çaba serf etmiş bu da ona göre iletişiminizi düzeltmenin bir yolu.

Ancak birini çok sevsen de onun kalbinin kırılacağını bilerek yine de ondan bebek sahibi olmak istememek olası.

Kocanın zaten bir çocuğu var ve yeni bir bebeğin ne kadar yıpratıcı olacağını biliyor. 44 yaşındayken ve ergen bir kızı varken, kendi için biraz zaman ayırmak, hayatını kolaylaştırmak veya mesleğine ve ilgi alanlarına odaklanmak için bir boşluğa özlem duyup duymadığını merak ediyorum.

En son ne zaman öfkeni ve dargınlığını bir kenara koymayı başarıp, kendini kocanın yerine koyarak duruma onun bakış açısından bakmaya çalıştın merak ediyorum.

Davranışları ile ilgili yaptığın kısa açıklamaya dayanarak kocanın depresyonda olabileceğini söyleyebilirim. Kendi içine o kadar kapanmış ki, iki hafta boyunca onunla konuşmadığının farkına bile varmamış.

Senin ihtiyaçların onu çok bunaltmış (buna yapışkanlık diyor), sorunları başından savmak için yalan söylüyor ve ereksiyon bozukluğu sorunu var.

Kendini kapana kısılmış hissediyor olmalı.

Eğer sana bebek sahibi olmak istemediğini söylerse, seni kaybetme riski olduğunu biliyor. Bu nedenle açıkça söylemek yerine erteliyor ve geçiştiriyor.

DAHA HOŞ KADINLARLA DAHA FAZLA SEKS Mİ YAPILIR?

Yapılan bir çalışmanın sonucuna göre, eğer bir erkeğin karısı mutluysa, sırt üstü yatar ve hayat hakkında daha ilgili olur, çiftin de daha aktif bir seks hayatı olur.

Ancak, Florida Eyalet Üniversitesi araştırmacılarına göre, erkeğin kişiliğinin çiftlerin seks yapması üzerinde çok fazla etkisi yok.

278 heteroseksüel çiftin katıldığı bir ankette, kadınların ilişkilerde seksin “bekçisi” olduğu belirlendi. Ne kadar uzlaşmacı ve açık olurlarsa, kocaları ile seks yapma ihtimalleri o kadar yüksek olur.

Araştırmacılar, önceki çalışmalarda erkeklerin seksi başlatma ihtimallerinin daha fazla olduğunu ama erkeklerin kişilikleri ile seksin sıklığı arasında ilişki bulunmadığını belirtiyor. İlişkilerde, erkeklerden ziyade kadınların kişilikleri seks yapma ihtimalini belirliyor.

Ancak, cinsel tatmin konusunagelince, hem kadınların hem de erkeklerin kişilikleri önem taşıyor. Ne kadar nevrotik olurlarsa, tatmin seviyeleri o kadar düşük olur.

Sally şöyle diyor:

Emma’nın mutlu yaşam görüşü çocuk sahibi olmak etrafına kurulmuş ve kocası çocuk istemiyor.

Çocuk sahibi olmak istememesi onu kötü bir insan yapmıyor. Sadece senden farklı bir gelecek istediği anlamına geliyor.

Kocanı doktora götürmek harika bir ilk adım. Doktor ondaki depresyon sorununu keşfedecektir.

Peki, onu ilişki danışmanına götürebilir misin? Her ikinizin de birbiriniz ile dürüstçe, saldırma veya savunma ihtiyacı duymadan iletişim kurabileceğiniz bir yere ihtiyacınız var.

13 yıldır sürdürdüğün “batık maliyete” sabitlenmekten vazgeçmenin zamanı geldi.

Kocanı terk etsen de etmesen de o yıllar geçti. Şimdi önemli olan gelecek.

Mutlu, tatmin olmuş, anlamlı bir hayat görüşün, çocuk sahibi olmaya odaklanmış ama görünen o ki, eşinin hayat görüşü bu doğrultuda değil.

Her ikinizin de onun bu şekilde hissetmesinin nedenlerini anlamanız gerekiyor.

Belki bebek doğduktan sonra ilişkinizin değişeceğinden korkuyordur (çocuğunun annesi ile bu durumu mu yaşamış?)

Korkuları ile yüzleşmesi üstesinden gelmesine yardımcı olabilir. Böylece kendini bebek için hazır hisseder. Ama bu aynı zamanda başka bir çocuk istememe fikrini güçlendirebilir de.

Her iki şekilde de, ne düşündüğünübileceksin ve bekleyişin sona erecek.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler