Fakir bir çiftçi çocuğundan dünyanın en zengin 7. adamına dönüşmek. Dünyada uyuşturucu denince akla gelen ilk adam olmak... Sanırım bu tanım, dünyadaki uyuşturucu (kokain) pazarının %80'ini elinde tutan Pablo Escobar'ın olsak gerek. Uyuşturucudan kazandığı para tam olarak bilinmeyen Escobar'ın serveti için uzmanlar 30 milyar dolardan daha fazla olduğu yönünde tahminde bulunuyor.
Lideri olduğu uyuşturucu karteli; 1980'lerde haftalık 420 milyon dolar, yıllık ise 22 milyar dolar kadar para getiriyordu desek ne kadar zengin olduğunu hayal edebilirsiniz :)
Şimdi gelin biraz çenemizi yoralım...
Escobar 1987 ve 1993 yılları arasında Forbes'in ''dünyanın en zenginleri'' listesine girdi. 1989 yılında dünyanın en zengin 7. insanı oldu.
Dünyada 1980 yılının sonuna kadar tüketilen kokainlerin %80'i Escobar'dan temin edildi.
ABD'ye her gün 15 tondan fazla kokain sokuyordu. Bunların çoğu Florida kıyılarından deniz yolu ile yapılıyordu.
Amerika'da uyuşturucu yapmayı da kullanmayı da ''El Patron'' lakaplı Escobar'dan öğrendi.
''Kokain Kralı'nın'' pek umurunda değildi ama; her ay kazandığı paraları yeteri kadar hızlı aklayamadığı için milyonlarca dolar para kaybediyordu. O kadar çok parası vardı ki, Kolombiya'da tarım alanları, depolar ve adamlarının evleri nakit para ile dolup taşıyordu. Anlayacağınız parayı koyacak yer bulamıyordu.
Kafanız almadı değil mi? Durun o zaman şöyle açıklayalım; nakit paralara geçirdiğimiz lastiklere ayda 2500 dolar harcamak zorunda kalıyordu. En büyük sorunları paranın nerede, nasıl saklanacağıydı.
İnanılmaz bir miti bile var para konusunda. Escobar çok arandığı bir dönemde, beraber saklandığı kızı hipotermiye giriyor. Donmak üzere olan kızı ısınsın diye hiç düşünmeden 2 milyon doları yakıyor.
Escobar yine yoğun bir baskı ile arandığı dönemde Kolombiya hükümeti ile bir antlaşma yapıp teslim oldu. Kokain Kralı ''La Catedral'' adını verdiği kendi hapishanesini kurdu. Orada onunla beraber kalacak suçluları ve ziyaret edebilecek insanları bile kendi seçti.