Prof. Dr. Özsarfati, beyin-damar hastalıklarının kalp ve kanserden sonra üçüncü ölüm nedeni olduğunu söyledi. Bu hastalığı geçirenlerde daha sonra araba kullanamama ya da yardımsız yürüyememe gibi problemler ortaya çıkabildiğine işaret eden Prof. Dr. Özsarfati, 3 saat içinde bir sağlık kuruluşuna başvurulmasının hem ölüm, hem de bu tür sorunlar görülme riskini azalttığını kaydetti.
Prof. Dr. Özsarfati, "Ancak, Türkiye'de bu bilinç henüz oluşmadı. İnsanlar kalp problemi olunca hemen hastaneye gitmeleri gerektiğini biliyor. Ancak, beyin-damar hastalıklarında eğer gece olmuşsa, geleneksel tutumla sabahı bekliyorlar. Bu konuda acil durum düşüncesi gelişmiş değil. Beyin-damar hastalıklarında yeni bir bilincin oluşması gerekiyor" diye konuştu.
Ağırlıklı olarak erkeklerde görülen beyin-damar hastalıkları nedeniyle Türkiye'de yılda 100 bin kişinin hastanelere başvurduğunu belirten Prof. Dr. Özsarfati, risk faktörlerini de "sigara, yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve obezite" olarak sıraladı.
Bu hastalık grubu içinde "inmenin" yarıya yakınını oluşturduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Özsarfati, şunları söyledi:
"Genellikle sabahları kol veya bacağımızda uyuşma ile uyanırız. Genelde (Herhalde üstüne yattığımızdan dolayı) diye düşünürüz. Kol ve bacakta aynı anda meydana gelen ve en az 15-20 dakika süren uyuşma, beyin-damar hastalıklarının ön belirtisidir. Çoğunun altında beyin-damar hastalıkları yatar. Uyuşma geçse bile mutlaka bir doktora görünmeliyiz. Böyle bir kişinin 3 yıl içinde kalıcı felç olma riski yüzde 30 oranındadır."