LDL kolesterol (kötü kolesterol), bir proteine bağlanıp damar uçlarına giderek, damarlarda daralma ve tıkanıklıklara yol açar. HDL kolesterol ise bunu toplayıp safra yoluyla vücut dışına atmaya çalışır.
Yüksek kolesterol kesinlikle bir belirti vermez. Uzun süre boyunca herhangi bir kan tetkiki yaptırılmadığı takdirde, kolesterolün yüksek olup olmadığı anlaşılamaz. Ancak bazı durumlarda kişilerde uyuklama hali görülebilir. Bunun dışında göz kapağı çevresinde, ellerde ve ayaklarda küçük beyaz yumrucuklar görülebilir. Ancak baş ağrısı, baş dönmesi, ağrı gibi herhangi bir belirti vermez.
Kolesterol, vücutta karaciğer tarafından üretilen bir yağdır. Fazla kilolu olanlarda kolesterol yükselmesi beklenir. Bunun dışında spordan uzak kalanlarda kolesterol yükselmesi görülmektedir. Kişi kilolu olmadığı veya spor yaptığı halde, kolesterol yüksekliği görülmektedir. Bu da genetik bir miras sonucundadır.
Bazı hastalıklar da kolesterol yükselmesine sebep olur. Bunlar hiptiroidi, şeker hastalığı, karaciğer ve böbrek hastalıklarıdır.
Vücutta karaciğer tarafından kolesterol üretilir. Ancak dışarıdan gıdalar ile de kolesterol alınmaktadır. Diyette doymuş yağ oranı yüksek gıdalar (margarin, tereyağı, donmuş yağ, yağlı hayvansal etler, trans yağ içeren kızarmış patates, kızartma yemekler) tüketilirse, bu kişilerde kolesterol oranı tabi olarak yüksek olacaktır.
Kolesterolün hangi seviyede yüksek olduğunu kişinin cinsiyet, yaş, damar hastalığı risk faktörlere göre belirlemekteyiz. Diyabet, hipertansiyon, sigara tüketimi, aile öyküsü dikkate alınarak hangi seviyede yüksek olduğu kişiye göre değişmektedir. Ancak genel kurallar çerçevesinde bakılacak olursa HDL'nin kadınlarda 50'in altında, erkeklerde 40'ın altında olması bir risktir.
60'ın üstündeyse tamamen koruyucu bir faktördür. Trigliserid değerinin 150 ve altında olması beklenir. Üzerinde olduğu durumlarda yükseklik olduğundan bahsedilir. Total kolesterolün 200 ve altında olması beklenen değerdir. 240 ve üzerindeyse yüksek olarak değerlendirilir.
Hastanın durumuna göre risk faktörleri belirlendikten sonra oluşan değer, o hasta için yüksek kolesterol olup olmadığının kararını verdirir. Hiçbir risk faktörü yokken hastada kötü kolesterol (LDL) 190 ve üzerindeyse bizim için yüksekliktir ve ilaç başlamayı gerektirir.
Kolesterol, damarın içerisine girerek, damarın daralmasına ve hatta tıkanmasına kadar giden bir süreç oluşturur. Sonuç olarak hangi organın damarıyla ilgili bu hasar oluşmuşsa, organ da hasar görür. Kalp damarlarında olduğu takdirde, kalp krizine ve kalp yetersizliğine giden bir dizi hastalık oluşturur.
Beyin damarlarında olursa, inmelere neden olarak bir dizi rahatsızlığın başlangıcını oluşturur. Böbrek damarlarında, bacak damarlarında tıkanmalara da neden olabilir.
Yüksek kolesterol tedavisinde iki unsur vardır. Bunlar; yaşam tarzı değişikliği ve ilaçlardır. Yaşam tarzı değişikliği; sağlıklı beslenmeyi, vücuda fazla kolesterol getiren doymuş yağlar ve kızartma gibi yağlardan uzak durmayı amaçlar. Aksine kolesterolü düşüren gıdaların yenmesi, Omega 3 ve 6 içeren balık, badem, keten tohumu, fındık, elma, havuç, mısır, sarımsak, yağsız süt ve çay gibi besinlerin daha çok tüketilmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra düzenli egzersiz yapılarak fazla kilolardan mutlaka arınmak gerekir. Kişi eğer sigara içiyorsa, iyi kolesterolün yükselmesini engeller, mutlaka bırakılmalıdır.
Bu tip yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra, kişinin belirlenen risk faktörlerine göre, doktoru tarafından verilen ilaçları da mutlaka kullanması gerekir. Statin grubu ilaçlar sadece kolesterolü düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda damarlarda oluşmuş plakların çatlayarak kırılması sonucu kalp krizlerini önlemektedir.
Kolesterol testi aç karnına yapılan bir testtir. 9-12 saatlik bir açlık gerektirir. HDL ve LDL kolesterolün yanı sıra, trigliserid total kolesterole de bakılır. 20 yaşından sonra 5 yılda bir, 40 yaşından sonra 2 yılda bir, eğer ki bir hastalık tespit edilmişse 6 ayda bir kolesterol tetkikleri yapılmalıdır.
Testten çıkan sonuçlarda kişinin yaşı, cinsiyeti, koroner arter hastalığı, risk faktörleri, kolesterolün yüksekliğini belirlemede yardımcı olur.
Kişinin hipertansiyon rahatsızlığı varsa, sigara içiyorsa, aile faktörü ve diyabeti varsa bu kişilerde kolesterol düzeyleri daha düşük olduğu halde yüksek olarak kabul edilebilir.
Kolesterol yüksekliği ile hipertansiyon arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Kolesterolü yüksek olan kişinin tansiyonunun yükselmesi veya tansiyonu yüksek olan kişinin kolesterolü yüksek olacak seviyeye çıkması gibi herhangi bir ibare yoktur. Ancak aralarında indirekt bir ilişki bulunmaktadır.
Hipertansiyon damarda aşınmalara ve yırtınmalara neden olur. Kolesterol de bu aşınmalardan içeri girerek, damar sertliğini başlatır ve ilerletir. İlerlediği zaman damar sertliği nedeniyle tansiyon yükselmeye başlar.