Sanılanın aksine, kolesterol kandaki yağ oranı değil. Her vücutta bulunan, hücre zarı ile bazı hormonların yapımında kullanılan ve büyümeyi sağlayan kolesterol karaciğer ve hücreler arasındaki yolculuğunu kan vasıtasıyla gerçekleştiriyor. Beyaz bir madde olan kolesterol kanda lipoprotein denen paketler halinde taşındığından LDL kolesterolün yüksek olması damarlarda tabaka oluşturacağı için 'kırmızı alarm' anlamına geliyor. Bu durumda kolesterol, damarların iç yüzüne yapışıp, plaklar oluştururken, başka maddelerin de eklenmesiyle plaklar büyüyor ve bunların üzerinde oluşan çatlaklarda biriken pıhtılar damarları tıkıyor. Damar sertliği olarak bilinen bu tıkanıklık kalpteyse kalp krizine, beyin damarlarında ise inmeye yol açıyor.
Kolesterolün büyük çoğunluğu vücut tarafından üretilirken, dörtte biri besinler yoluyla alınıyor. Tüm doymuş yağ oranı yüksek hayvansal besin ve yağlarda (et, süt, tereyağı vb.) kolesterol bulunurken, bitkisel besin ve yağlarda (meyve, sebze, tahıl vb.) bulunmuyor. Günlük besin tüketimindeki yağ miktarı kişinin kalıtsal özelliklerine göre değişen oranda kan düzeyine yansıyor. Toplumlar için de durum aynı. Diyetlerinde fazla yağ bulunan toplumların ortalama kan kolesterol düzeyi, yani kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski yağ tüketimi düşük olanlara göre daha yüksek.
Ailede kalp hastalığı hikayesi, sigara, yüksek tansiyon, şeker gibi faktörlerle birleştiğinde riski katlanan kolesterole 45 yaş üstü erkek ve 55 yaş üstü kadınlarda daha sık rastlanıyor. Ancak, uzmanlar diyetle veya ilaçlarla kolesterol düzeyi düşürüldüğünde kalp hastalığı bulunanlarda yaşam süresinin uzadığı, bulunmayanlarda ise yakalanma riskinin azaldığının kesin olarak kanıtlandığını belirtiyor.
Sağlıklı bir diyette günlük toplam kalorinin yüzde 30'unun yağlardan alınması gerekiyor. Bu miktar erkekler için günde 55-70 gram, kadınlar için 50-60 gram demek. Diyette doymuş, çoklu doymamış, tekli doymamış yağlar eşit oranda bulunmalı.
(İHA)