Kolon kanseri üzerine yapılan araştırmalarda 1992-2014 yılları arasında, 20-49 yaş arasındaki yaş grubunda kanser olgularının her yıl yüzde 1-2 oranında artış gösterdiği saptandı. Günümüzde genç yaşta daha sık görülmesinde yüzde 35 oranla genetik faktörler rol oynuyor. Ayrıca beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı ve diğer çevresel faktörlerin de bu artışta etkili olduğu belirtilirken, başka olasılıklar da halen araştırılıyor. Hastalığın en önemli özelliği ise sinsi bir hastalık olması. Kolon kanseri belirtileri bu noktada en önemli detay oluyor.
Kanserin başlangıç evresinde veya kanser öncesi lezyonlar olan poliplerin varlığında genellikle hiçbir belirti vermiyor. Bu nedenle de hastaların en az dörtte birinde ancak ileri aşamada tanı konulabiliyor. Aslında kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir kanser türü. Bunun için yaşam alışkanlıklarımıza dikkat etmek ve kolonoskopi yaptırmak yeterli geliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nesliar Eser Kutsal yaptığı açıklamada, kolon kanserinden korunmanın 6 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Bağırsak kanseri evrelerinde belirtiler farklılaşabilir. Kanserin ilerlediği aşamada yorgunluk, halsizlik ve kansızlık görülür. Bağırsak kanseri hızlı bir şekilde ilerleme gösterebilir. Bunun nedeni de ortaya koyduğu belirtilerin genelde halk arasında sık yaşanmasından kaynaklıdır. Genel olarak kolon kanseri belirtilerini sıralayacak olursak;
Dışkıda kanama
Bağırsaklarda meydana gelen gaz problemleri
Sıklıkla görülen ishal veya kabızlık
İştahsızlık
Kilo kaybı
Şiddetli karın ağrısı ve karna giren kramp
Halsizlik ve yorgunluk
Güç kaybı
Kansızlık
Cilt renginde meydana gelen değişiklikler
Bağırsakların tam olarak boşalmaması hissiyatı
Sümüksü akıntı
İhtiyaç halinde dahi tuvalete çıkamama
Makattan kan gelmesi
Karın ağrısı
Bir buçuk metre uzunluğunda olan kalın bağırsağın iç kısmında oluşan kanser türüdür. Kolon kanseri, kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabaka bulunan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle kendisini gösterir.
Kolon kanser, 5 evreden olumaktadır. Detayları ise şu şekildedir;
Evre 0: En erken evredir. Bu evredeki kansewre insitu karsinom ismi verilmektedir. Kalın bağırsağın herhangi bir bölümünün alınması gerekebilir. Erken evrede hastaya kemoterapi ya da radyoterapi verilmez.
Evre 1: İlk evredir. Birinci evrede kanser kalınbağırsakta görülür. Tedavi için kalınbağırsağın bir kısmının alınması gerekebilir. Eğer kalınbağırsağın alınmasına karar verilmişse operasyon sırasında lenf bezleri de alınır. Amaç kanserin lenf bezlerine yayılmasını önlemektir. Yine bu evrede kemoterapi veya radyoterapi gerekmez.
Evre 2: İkinci evredir. Kanser, kalınbağırsağın dış kısımlarına yayılmıştır. Bu aşamada kanser lenf bezlerine sıçramamıştır. Operasyonla kalınbağırsak kanserleri hücrelerin ve lenf bezlerinin çıkarılması gerekir. Bu evrede kemoterapi uygulanabilir.
Evre 3: Bu aşamada kanser lenf bezlerine de sıçramıştır. Üçüncü evrede hem kalınbağırsağın kanserli bölümü ve lenf bezleri alınır. Kemoterapi uygulanır.
Evre 4: Kanserin son evresidir. Bu aşamada kanser kalınbağırsak ve lenf bezleri dışında diğer organlara da sıçramıştır. Cerrahi operasyondan ziyade kemoterapi ve radyoterapi ile kanserli hücrelerin küçültülmesi amaçlanır. Eğer kanserli hücrelerin küçülmesi gözlemlenirse operasyon gerçekleştirilebilir.
Kanser tedavisinde erken teşhis son derece önemlidir. Teşhis konduğu andan itibaren uzmanların yönlendirmesiyle birlikte tedavi gerçekleştirilir. Kolon kanseri, diğer kanser türleri gibi geç kalındığında ölümle sonuçlanabilen bir hastalık.
Kolon kanserinin en önemli özelliği büyük oranda önlenebilir bir kanser türü olması. Bu amaçla, dışkıda gizli kan testi ve kolonoskopi yaptırmayı asla ihmal etmeyin. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nesliar Eser Kutsal hiçbir yakınması olmasa bile 50 yaşından itibaren her bireyin bu taramaları mutlaka yaptırması gerektiğine dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Risk faktörüne sahip kişilerin ise daha erken yaptırmaları gerekiyor. Örneğin ailede kolon kanseri varsa, aile bireyleri hastanın kanser tanısı alma yaşından 10 sene öncesinde taranmaya başlanmalı. Dışkıda gizli kan taraması her yıl, kolonoskopi ise bir öncekinin sonucuna göre değişen sürelerde yapılıyor. Her iki yöntemin yapılmasındaki amaç kanser gelişmeden, riskli poliplerin saptanarak çıkarılması veya gelişmekte olan kanseri erken saptayabilmek. Üstelik hastalığın önlenmesinde çok önemli bir yöntem olan kolonoskopi sanıldığı gibi zor ve ağrılı bir işlem değil. Ancak işlemden beklenen başarıyı elde etmek için ön hazırlığın iyi yapılması ve bu konuda uzman kişilerce uygulanması önem taşıyor.”
Sağlıksız beslenme kolon kanserine yol açan en önemli faktörlerden biri. Yapılan çalışmalara göre; liften fakir, hayvansal yağdan zengin beslenmek bağırsak kanseri riskini artırıyor. Özellikle kırmızı et riski artıran önemli bir faktör. Günde 100 gramın üzerinde kırmızı et tüketen veya her gün 50 gr işlenmiş sosis, salam, sucuk gibi et ürünlerini tüketenlerde kolon kanseri riski yüzde 12-18 oranında artıyor. Benzer şekilde vejetaryen veya vegan beslenenlerde risk diğerlerine oranla düşük bulunmuş.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda Akdeniz diyeti ile beslenenlerde kolon kanseri ve kolon polipleri gelişme riskinin yüzde 30-43 oranlarında azaldığı görülmüş. Akdeniz diyetinde sebze, meyve, tahıllar, kuru yemiş ve omega 3’ten zengin balık tüketimi daha fazla, kırmızı et ve alkol tüketiminin kısıtlı olması, ayrıca obeziteyi önlemesi kanser riskini azaltıyor. Bu nedenle Akdeniz diyetinde olduğu gibi kolonda yararlı bakterileri artıran liften zengin gıdaları, sebze ile meyveyi yeterli tükettiğinizden emin olun. Bu arada kabızlığı önleyen, bağırsaktaki toksinleri etkisini azaltan suyu da günde en az 2 litre tüketmeye özen gösterin.
Birçok kanserojen madde içeren sigara, alışkanlığı olanlarda hem kolon polibi hem de kolon kanseri riski artıyor. Ayrıca yapılan çalışmalarda alkolün metabolize edilmesi sonucu ortaya çıkan asetaldehit molekülünün DNA hasarına yol açarak kanserojen etki gösterdiği saptanmış. Öyle ki orta düzeyde alkol alan, örneğin günde 1-4 kadeh alkol tüketen kişilerde kolon kanserine yakalanma riski yüzde 20 gibi yüksek bir oranda artıyor.
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre; ülkemizde her 100 kişiden 30’u obez ve yaklaşık 35’i de fazla kilolu. Obezite sorunu olan kişilerin sağlıksız beslenmeleri, bağırsak bakterilerinin değişime uğramaları ve kilo ile gelişen hafif iltihap nedeniyle fazla kilolu olmak kolon kanseri için de bir risk faktörü. Bu nedenle sağlıklı beslenerek ideal kilonuza ulaşmanız çok önemli.
Düzenli egzersiz yaparak obeziteyi önleyebilir, bağırsak çalışmasını düzenleyebilir ve bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz. Her gün en az 30-40 dakika veya haftada 3 gün, 1 saat tempolu yürüyüş yapmanız kolon kanseri riskini azaltmada yarar sağlayacaktır.
Yapılan çalışmalara göre; kalsiyum bağırsağa toksik olan safra asitleri ve serbest yağ asitlerine bağlanarak onların zararlı etkisini azaltıyor. Dolayısıyla süt, yoğurt ve peynir gibi kalsiyum açısından zengin gıdaları düzenli olarak tüketmeye özen gösterin. D vitamini yüksek olan kişilerde de kolon kanseri riskinin düşük olduğu 17 farklı çalışma ile gösterilmiş. D vitamini tedavisinin kanseri önlemedeki rolü bilinmemekle birlikte, bağışıklık sistemini güçlendirerek etkili olduğu düşünülüyor. Bunların yanı sıra stresten uzak durmak ve yeterli uyumak bağışıklık sistemimizi güçlendiren diğer faktörleri oluşturuyor. Kanıta dayalı olmasa da, kanser riskini azaltmaya yardımcı oldukları belirtiliyor.