Memorial Dicle Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Taçyıldız, kolon kanserinin tedavisi hakkında bilgi verdi.Kolon kanserinin en önemli nedenleri arasında, yaş, ailesel öykü, polipler, ailede jinekolojik kanser hikayesi, beslenme şekilleri, genetik yatkınlığın geldiğini belirten Prof. Dr. Taçyıldız, yavaş ilerleyen ve erken dönemde belirti vermeyen kolon kanserinin özellikle 50 yaş üzeri kişileri etkilediğini söyledi. Kolon kanserinin yaygın görülmesinin yanı sıra düzenli tarama programları ile tedavisinin mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Taçyıldız, “50 yaşından sonraki herkesin her yıl kolonoskopi yaptırması, kolon kanserinin erken dönemde saptanmasında ve kansere neden olan poliplerin yakalanarak kansere dönüşmeden alınmasında etkili rol oynamaktadır. Kolon kanserinin öncelikli tedavisi ameliyattır. Hastaları tedirgin eden ve iyileşme sürelerini uzatan açık cerrahinin yerini, artık giderek yaygınlaşan laparoskopik yani kapalı teknikler almıştır. İlk olarak safra kesesi, apandisit ve fıtık ameliyatlarında kullanılan laparoskopik yöntemler; günümüzde mide, dalak, kalın bağırsak gibi organlardaki tümöral oluşumların cerrahisinin de başarılı bir şekilde yapılmasını sağlıyor. Kapalı ameliyatlar hastanın vücudunda ameliyat izine neden olmadığı için herhangi bir estetik kaygıya da yol açmıyor” dedi.“AMELİYAT KESİSİ DÜĞME BÜYÜKLÜĞÜNDE”Laparoskopik kolon ameliyatlarında karında açılan düğme büyüklüğündeki kesilerden ucunda kamera olan cihazlar ile girilerek kalın bağırsak dışarı çıkarıldığını ifade eden Prof. Dr. Taçyıldız, “Dışarı çıkarılan kalın bağırsağa cerrahi girişim yapılır. Tabi karın bölgesine girmeden önce karbondioksit gazı ile o bölge hafifçe şişirilir ve böylelikle aletler daha kolay çalışır. Daha sonra kalın bağırsak yerine konulur. Laparoskopi, açık cerrahiye göre hastaların daha çabuk iyileşmesine olanak sağlamakta ve ameliyat sonrası hastanede kalış süresinin kısalmasıyla hastalar; iş, özel ve sosyal hayatına daha çabuk adapte olabilmektedir. Laparoskopik yöntemler en ileri cerrahi teknik olmasının yanı sıra hastaya olabildiğince konfor sağlayarak ameliyat sonrası taburculuk süresini 4-5 güne indirmektedir. Ayrıca bu yöntem psikolojik olarak da hastaların rahatlamasına yardımcı olmaktadır. Çünkü açık cerrahideki o büyük kesiler yerine küçük kesilerle işlem yapılır. Derin ameliyat izleri ve ameliyat psikolojisi hastanın üzerinden kalkar. Tabi bu işlem için uygun hastanın seçimi de önemlidir. Laparoskopik ameliyatlar sonrası hastaların bazı durumlarda direk olarak doktorlarıyla iletişime geçmesi gerekir. Özellikle; dışkıdan aşırı miktarda kan gelmesi, karında şişkinlik, ilaçlarla geçmeyen ağrılar, üşüme, titreme, inatçı öksürük, nefes darlığı gibi durumlarda mutlaka doktora danışmalıdır” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz