Türkiye'nin dış politikasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Komşuda çıkan yangını söndürmezsek o yangın bize de sıçrar. Nitekim sıçradı" dedi.
Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü Kaya Ramada Otel'de iş adamlarıyla bir araya geldi. Türkiye'nin Suriye konusunda yanlış politika izlediğini savunan Kılıçdaroğlu, Suriye'deki radikal unsurların Türkiye'ye getirildiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Onlara kamp yeri açtık. Ellerine silah verdik. Ceplerine para koyduk. Burada eğitip Suriye'ye kardeşini öldürmeye gönderdik. Komşuda çıkan yangını söndürmezsek o yangın bize de sıçrar. Nitekim sıçradı. Bütün komşularımızla barış içinde olmak zorundayız. Herkes Suriye politikasından rahatsız. Herkes barış içinde yaşamak istiyor" diye konuştu.
Brüksel'deki temaslarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan, Batılılar bizi yalnız bıraktı. 'Başbakanı niçin yalnız bıraktınız ve hangi sözü verdiniz?' dedim. Bana, 'Biz hiçbir söz vermedik. Sayın Erdoğan bunu hangi gerekçeyle söyledi bilmiyoruz' dediler. Oradaki görüşmelerimizden sonra bir gazeteci bana 'Erdoğan, CHP Esad'ı destekliyor. CHP Esadçı'dır diye bir suçlama getirdi. Bu konuya ne diyorsunuz' diye bir soru sordu. Ben de şu yanıtı verdim. Ben hiç bir zaman Esad'la tokalaşmadım. Ona kardeşim demedim. Beraber bayram tatili yapmadık. Ama onun da özel mahkemeleri var. Recep Bey'in de özel mahkemeleri var. O halkına baskı kuruyor. Bu da halkına baskı kuruyor. Orada basın özgürlüğü yok. Burada da basın özgürlüğü yok. Orada davaların savcısı Esad, burada da davaların savcısı Recep Tayip Erdoğan. Aralarında bir fark yok dedim" şeklinde konuştu.
CHP lideri, "Esad - Erdoğan kıyaslaması AP Sosyalist Grup Başkanı Swoboda'nın zoruna gitti. Bunun üzerine Swoboda ile görüşmeyi reddettim" ifadelerini kullandı.
İş adamlarının 'CHP barış süreci hakkında ne düşünüyor' sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Ülkemizde huzur istiyoruz. Barışı istiyoruz. Zaman zaman CHP tabanının yüzde 50'si sürece destek veriliyor deniliyor. Bizim tabanımızın sürece yüzde 100'ü destek veriyor. Korkumuz eğer süreç sağlıklı sonuçlanmazsa, ortaya çıkacak tablo çok daha vahim olur. Devlet Öcalan'la görüşmez. İstihbarat örgütleri görüşür ama devletin resmi görevlileri görüşmez. Ayrıca İnsanlar çözüm sürecini Abdullah Öcalan'dan, Kandil'den öğrenmemelidir. Bunlar devletin saygınlığını gölgeler" cevabını verdi.
(CİHAN)