Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürüttüğü sırada 1994 yılında lojmanında intihar ettiği iddia edilen Albay Kazım Çillioğlu'na ait silahların ölümünden 3 yıl sonra ailesinden teslim alınmasına ilişkin Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı adına düzenlenen belgenin sahte olduğu belirlendi.
Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına yazı yazarak, 1997 yılında Çillioğlu'nun Düzce'deki evine giden iki askeri personel tarafından alınan ve merhuma TSK tarafından verilen iki silaha hangi maksatla el konulduğunu, bu silahlarla ilgili ne gibi incelemeler yapıldığını sordu.
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığından Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilen yazıda, hiçbir tarihte söz konusu silahların kendileri tarafından istenmediğini belirterek, “Buna ilişkin belge bize ait değil, imzası bulunan kişinin kurumla bağı yok” denildi.
Soruşturmayı genişleten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, silahları teslim alan iki askerin şüpheli sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Söz konusu askerlerin, ifadelerinde kendilerine verilen emirleri yerine getirdiklerini söyledikleri öğrenildi.
“Bu ciddi bir delildir”
Oğul Gökhan Çillioğlu, 12 Kasım 1997'de iki rütbeli askerin teslim tebellüğ belgesiyle babasının silahını aldığını ve belirli bir süre sonra teslim ettiklerini belirtti.
Babasının ölümünden 3 yıl sonra silahların istenmesinin kendilerini şüpheye soktuğunu anlatan Çillioğlu, şöyle devam etti:
“O tarihte bu işlemin hangi sebepten yapıldığını sorduğumuzda 'rutin bir kontrol' cevabını sözlü olarak ifade ettiler. Bu konu yıllarca aklımızda bir soru işareti olarak kaldı. Biz de o dönemde belirli yorumlar yaparak şüphelerimizi daha da kuvvetlendirdik. 2010 yılında da soruşturma dosyasına ıslak imzalı belgeyi (silahların teslim tebellüğ belgesi) sunduk. Malatya Özel Yetkili Savcılığının bu konuda yapmış olduğu çalışmalarda silahları teslim alan askerleri ifadeye çağırdı. Bu belge hakkında çıkan sonuç babamın öldürülmesi ile ilgili ciddi bir delildir.”
Çillioğlu, olay yeri tespit raporunda çanta içerisinden 7/65 çapında bir merminin alındığının tespitinin yapıldığını belirterek, “Mezar açıldıktan sonra babamın sol kürek kemiğindeki deliğin 7/65 çapında olması bizleri bu silahın cinayet anında kullanılmış olabileceği şüphesini uyandırdı. Biz teslim alınan silahın namlusunun ve iğnesinin daha sonra değiştirilmiş olabileceği şüphesindeyiz” ifadesini kullandı.
Erzurum'da verilen görevsizlik kararının ardından Malatya'ya gelen dosyayı inceleyen savcılık, başlattığı soruşturma kapsamında 600'ün üzerinde kişinin ifadesine başvurdu.
Bazı isimlerin ifadelerini talimatla alan savcılık, Çillioğlu'nun mezarının açılarak yeniden otopsi yapılması gibi kararlar da aldı.
Olay
Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürütürken 1994 yılında lojmanında ölü bulunduktan sonra dış otopsisi yapılarak “intihar ettiği” sonucuna varılan Kazım Çillioğlu ile ilgili soruşturma dosyası, oğlu Gökhan Çillioğlu'nun müracaatı üzerine yeniden açılmıştı.
Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, olayın yaşandığı tarihte Tunceli Valisi olan Atıl Üzülgen ile dönemin Cumhuriyet Savcısı, Kurmay Başkanı, Jandarma Bölük Komutanı, Çillioğlu'nun korumaları ve MİT görevlilerinin de aralarında yer aldığı birçok kişinin ifadelerine başvurulmuştu.Savcılık ayrıca, Çillioğlu'nun otopsi raporunu da inceleyerek kesin ölüm nedeninin belirlenebilmesi için Düzce'de bulunan mezarının açılmasına karar vermişti.
Savcılığın talebi üzerine Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ile “Bozo” kod adlı Yusuf Geyik hakkında tutuklama kararı çıkarmış, iki ismin kırmızı bültenle aranması için başvuruda bulunmuştu.
AA