HABER

Korkutan tehlikeye böyle dikkat çekti: Marmara Denizi yatak odamız

Marmara Denizi’nde deniz salyası olarak bilinen müsilaj kabusu devam ediyor. Marmara Denizi’nde 35 yıldan bu yana bilimsel araştırmalar yapan Prof. Dr Bayram Öztürk, “Marmara Denizi iç denizimiz, yatak odamız. Bu Türk’ün biyoçeşitlilikle, denizlerin korunması ile ilgili imtihanıdır” dedi.

Korkutan tehlikeye böyle dikkat çekti: Marmara Denizi yatak odamız

Marmara Denizi’nde deniz salyası olarak bilinen müsilaj kabusu sürerken, yarın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un başkanlığında çalıştay düzenlenecek. 6 Haziran günü de Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı açıklanacak. Çalıştay öncesi İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof.Dr. Bayram Öztürk, değerlendirmelerde bulundu.

Prof.Dr. Öztürk, Marmara Denizi konusunda kamuoyunun hassasiyetinin çok doğru ancak biraz geç olduğunu belirterek, “Bu kadar geç kalınmamalıydı. Bu üzücü bir durum. Çünkü Marmara Denizi bizim yatak odamız. Her tarafı bize ait olan bir deniz ve bu denizin mutlaka korunması gerekiyor. Marmara’nın korunması hem Karadeniz hem Akdeniz’in korunması demektir” diye konuştu. Prof.Dr. Bayram Öztürk, Marmara Denizi’nin korunmasında Marmara Denizi’nin etrafındaki bütün belediyelerin arıtmalara tam önem vermesi ve bugüne kadar uygulanmayan deniz koruma alanlarının oluşturulmasının öne çıktığını vurguladı.

8f88124c807f7d6f71608124c03af117

"TÜRKLERİN İMTİHANI"

Prof.Dr. Öztürk, şunları söyledi:

“Dışarıdan gelen kirlenme stresi, ekolojik stres ancak Marmara Denizi’nde iki büyük koruma alanı oluşturularak giderilebilir. Yarınki (cuma) toplantıda sayın bakana naçizane önerim budur. Nihayetinde bilim insanlarının araştırma yapması lazım. Karadeniz, Marmara ve Ege bir bütünsel bakış açısı ile yeniden değerlendirilip, uzun erimli araştırmaya gerek var. Bu çok önemli. Bunun dışında çok fazla şey söyleyecek durumda değiliz. Çünkü Marmara Denizi’nin dip bölgesinde, paleolojik sistemde ne olduğunu bilmiyoruz. Bu denizin mutlaka korunması gerekiyor. Bu denizde özellikle biyolojik korunması çok ödemli. Çünkü deyim yerindeyse Türklerin Marmara Denizi’nde imtihanı gibi bir şeydir.”

cb08bb29b5fb65195c201999b221af38

"MARMARA DENİZİ YATAK ODAMIZ"

Prof.Dr. Öztürk, Marmara Denizi’nde bilimsel çalışmalara 15 Mayıs 1985 tarihinde başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Marmara; o tarihte 15 metreden dibi görünen bir denizdi. 90’lı yıllarda bozuldu. 2000’li yıllarda çok bozuldu. 2020’li yıllarda ise artık zor durumda. Onun için ciddi bir koruma ve eylem planı lazım. Koruma eylem planı için TÜDAV uzun süre çalıştı, kitaplar yayınladı, çalıştaylar yaptı. 2012 yılında Marmara Denizi’nde müsilajın olacağını yazdım. Sosyal medya hesaplarımda da rahatlıkla görebilirsiniz. Bu gibi konularda haklı çıkmak iyi bir şey değildir. Marmara Denizi’nin daha büyük ekolojik stresler ve baskılar olmaması için ciddi bir eylem planı lazım. Bu eylem planının önemli bir kısmı da kurumlar arası eşgüdüm, işbirliği. Çünkü Marmara’da 10’dan fazla kurum söz sahibi. Onun için bütün kurumların işbirliği yapması, Marmara Denizi’nin etrafında oturan Türkiye’nin en zengin kitlesinin, illerinin bu denizin korunması için çaba göstermesi lazım. Tekrar ediyorum; Koruma alanları ve atık ve arıtma meselesinin tamamen hallolması, Marmara Denizi havzasında kurumsal işbirliği ve bilimsel araştırma lazım. Marmara Denizi bizim iç denizimiz, yatak odamız, bu denizin korunması için çaba göstermeliyiz. Bu Türk'ün biyoçeşitlilikle, denizlerin korunması ile ilgili imtihanıdır.”

DHA

En Çok Aranan Haberler