Ünlü yazar Margaret Atwood'un aynı adlı romanından uyarlanan The Handmaid's Tale 2017'de yayınlanmaya başladı ve yılın en çok ses getiren dizisi oldu. Hulu yapımı dizi, dördüncü sezonuyla 2021'de ekranlara geri dönecek. The Handmaid's Tale konusu arzunun ve hazzın yasak olduğu, kadınların damızlık olarak kullanıldığı bir distopyayı anlatıyor.
Yakın gelecekte geçen dizi oldukça sert ve ağır bir anlatımla yeni dünya düzeninde kadınlara reva görülen muameleyi gösteriyor. Diziyi asıl etkileyici hale getirense distopik geleceğe adım adım nasıl gidildiğinin flashbacklerle anlatılması. Her bölümde geçmişten gösterilen olaylarla şimdiki korkunç duruma nasıl gelindiği netleşiyor ve öykü bir puzzle gibi yavaş yavaş tamamlanıyor. Çarpıcı sinematografisi ve görselliğiyle izleyiciyi içine çeken The Handmaid's Tale damızlık kadınların öyküsünü ve düpedüz tecavüze dayalı bir dünyada geçen hayatları yansıtıyor. Bu dizi eğlence vaat etmiyor, izleyiciyi uyarıyor.
The Handmaid's Tale dizisi, ekolojik krizin sonucu olarak doğurgan insan sayısının ve doğum oranlarının inanılmaz derecede düştüğü bir gelecekte geçiyor. Bu krizden çıkış yolu için ABD'deki radikal sağcı bir grup teokratik -din merkezli- bir rejim öneriyor ve sonunda darbe yaparak bu rejimi kuruyorlar. ABD'nin yerine kurulan Gilead ise rejimin kurucu ekibindeki kadınların bile devre dışı bırakıldığı bir tecavüz düzenine dönüşüyor. Arzunun yasak olduğu bu dünyada cinselliğin tek anlamı üremek olduğu için doğurgan kadınlar önem kazanıyor.
Kalan az sayıdaki doğurgan kadın toplanarak çocukları olmayan yüksek rütbeli komutanların evlerine gönderiliyor ve komutanlara bir çocuk doğurabilmek için tecavüze uğruyorlar. Ancak yeni rejimde bunun adı artık tecavüz değil. Tecavüz artık "seremoni" adı altında komutanların eşlerinin de bulunduğu belli kurallara göre gerçekleşen bir ritüele dönüşüyor. Kadınların bir hakları bulunmadığı gibi artık isimleri de yok, "Of" ile başlayan ve gerisi hangi komutanın mülkü olduklarına göre değişen isimler alıyorlar.
Dizi bir yandan da yeni rejime geçişin öncesindeki olayları anlatarak bu korkunç düzene nasıl geçildiğini gösteriyor. Tüm toplumsal yapının bir gecede değiştiğini ancak o geceye gelene kadar bu değişimin de göstere göstere geldiğini anlatıyor. Farklı toplumsal kesimlerden karakterleri barındıran dizi bu korkunç rejimi eski düzene yeğleyen kadınlar olduğunu da anlatarak olaylara farklı açılardan bakmamızı sağlıyor.
The Handmaid's Tale oyuncuları her biri ince ince işlenen karakterleri ustalıkla canlandırarak pek çok ödül kazandı. Son derece sınırlı bir mekan kullanımı olan dizide gerilimi hissettirmek için sinematografi kadar oyuncular da etkili oluyor. Bu yüzden The Handmaid's Tale yorum ve önerilerinde de oyuncu performanslarına genellikle ayrı bir parantez açılıyor.
İzleyiciler distopyayı neredeyse tamamen ana karakter Offred'in gözünden izliyor. Offred, yeni düzenden kaçmaya çalışırken eşini ve kızını kaybederek Komutan Waterford'un evine hizmet etmeye yollanan bir damızlık kadın. Yeni düzende adı dahil her şeyini kaybeden Offred bir yandan komutana ve eşine bir çocuk doğurmakla görevliyken diğer yandan ailesine ulaşmaya çalışıyor. Her şeye rağmen bu dünyadan kurtulma ümidini koruyor.
Offred rolünde Mad Men ve Top of the Lake gibi yapımlardan hatırladığımız başarılı oyuncu Elisabeth Moss'u izliyoruz. Moss, karakterinin yaşadığı değişimi ve kayıplara katlanma çabasını hayranlık verici bir performansla ortaya koydu ve bu rolle ödüllere doydu.
Serena, Offred'in hizmet etmek için gönderildiği komutanın eşi. Ne kadar güçlü bir kadın olduğunu da bölümler geçtikçe anlayabiliyoruz, ilk bölümlerde sert ve sessiz, daha doğrusu susturulmuş bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Gilead öncesi dönemde ABD'de feminist bir yazar olan Serena, Gilead uğruna kendi kitapları dahil tüm kitapların yakılması ve damızlık kadınların kullanılması gibi fikirleri bulmada darbeci ekibe destek olan birine dönüşüyor. Yeni düzendeki en büyük isteği bir çocuk sahibi olmak, bunun için ne gerekirse yapabilecek biri.
Chuck ve Dexter gibi dizilerdeki başarılı oyunculuğuyla akıllarda yer eden Yvonne Strahovski, bu diziyle beraber kendini başka bir kulvara taşıdı.
Offred'in Gilead döneminden önceki en yakın dostu olan Moira hala doğurgan olsa da bir lezbiyen. Gilead'ın asla kabul edemeyeceği bir durum olduğu için Moira da Offred'le beraber Red Center'a (damızlık kadınların yeni hayatları hakkında eğitim aldığı yer) gönderiliyor. Red Center'dan kaçmayı başaran Moira cesareti ve zekasıyla dizinin en ilgi çeken karakterlerinden biri.
Moira rolünde Orange Is The New Black ve Nerve gibi yapımlarla tanıdığımız Samira Wiley'in başarılı oyunculuğunu izliyoruz.
Damızlık kadınları Red Center'da eğiten ve yeni düzenin fikirlerini benimsetmek için çalışan kadınlara "Teyzeler" deniyor. Lydia Teyze de damızlık kadınları hem eğiten hem de sert biçimde cezalandıran güçlü ve korkutucu bir karakter.
Usta oyuncu Ann Dowd bu rolüyle "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" dalında bir Emmy ödülü kazandı.
Komutan Waterford'un evinde bahçıvan ve şoför olan Nick, komutanın ve eşinin en çok güvendiği kişilerden biri. Zamanla Offred'le arasında tuhaf bir yakınlık başlayan Nick, dizinin en önemli karakterlerinden birine dönüşüyor.
The Handmaid's Tale Nick karakteri Max Minghella'yı başarılı performansı sayesinde iddialı yapımların aranan oyuncuları listesine soktu.
Offred'in alışveriş partneri olan (damızlık kadınlar yalnız gezemez) Offglen aslında yeni düzene karşı direnen bir örgütün üyesi, güçlü ve güzel bir kadın. Offred'e de dayanma gücü sağlayan önemli karakterlerden biri.
Ünlü oyuncu Alexis Bledel, Ofglen rolüyle Emmy ödülü kazandı.
The Handmaid's Tale "Damızlık Kızın Öyküsü" anlamına geliyor. "Damızlık Kızın Öyküsü dizisi" ifadesi ülkemizde pek tercih edilmese de bu isim diziyi ve hikayeyi çok iyi yansıtıyor.
The Handmaid's Tale IMDb puanı 8,5. Sert anlatımlı distopik bir dizinin yüksek puan alması bazılarına göre sürpriz olsa da dizi hem izleyicilerin hem de eleştirmenlerin takdirini toplamaya devam ediyor.
The Handmaid's Tale Netflix benzeri bir başka ABD'li video kanalı Hulu yapımı olduğu için Netflix arşivlerinde yok. Neyse ki ülkemizde Blutv üzerinden izlenebiliyor.