Türkiye'de yaklaşık 2 milyon kişinin glokom riski altında bulunduğunu, ancak sadece 100 bininin hastalığının farkında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Harris, 40 yaşından sonra herkesin yılda bir kez 'göz tansiyonu' muayenesi yaptırmasını, özellikle ailesinde glokom hikayesi bulunanların daha sıkı muayene olmasını önerdi. Prof. Dr. Alon Harris, glokom hastalığının Türk toplumu tarafından yeterince bilinmediğini de ifade ederek, sadece şehirlerde tedavi merkezleri açmakla işin bitmediğini, kırsal kesimlerde de göz taraması yapılmasının şart olduğunu bildirdi.
Glokom tedavisi ile ilgili uluslararası yayınlarda 150'den fazla makalesi yayınlanan, konuyla ilgili 25 kitap yazan, yaptığı çalışmalarla dünya çapında pek çok ödül sahibi olan Prof. Dr. Alon Harris, İHA muhabirine, bu 'sinsi hastalığın' teşhis ve tedavisinde gelinen son noktayı anlattı.
Prof. Dr. Harris, "Göz tansiyonu" adıyla da bilinen glokomun, göz içi basıncının yüksek seyretmesi ve göz sinirlerinin zayıflaması sonucu ortaya çıktığını, tedavi edilmezse körlüğe (görme kaybına) sebep olduğunu söyledi. Göz tansiyonunun genellikle "ani görme kaybı" ile kendisini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Alon Harris, glokom hastalarının yüzde 20'sinin, görme kabiliyetini kaybettiğine dikkat çekti.
40 YAŞINDAN SONRA HER YIL MUAYENE ÖNERİSİ
Prof. Dr. Harris, bu hastalığın toplumlarda görülme sıklığının yüzde 3-4 olduğunu ve daha çok 40-45 yaş üstü kişileri etkilediğini vurgulayarak, "Bu sebeple, 40 yaşından sonra her yıl mutlaka göz muayenesi yaptırılmalıdır" dedi. Türkiye'de yaklaşık 2 milyon kişinin risk altında olduğunun tahmin edildiğini ifade eden dünyaca ünlü Amerikalı uzman, "Bunların sadece yüzde beşi hastalığının farkında ve düzenli tedavi görüyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Alon Harris, genellikle glokomun bilinen bir sebebi bulunmadığını, ancak bazen genetik geçişin önemli rol oynadığını kaydederek, "Göz muayenesi sırasında tespit edilen yüksek göz içi basıncı, hastalığın ilk belirtisi olabilir. Hastalığın ilk evresinde açık bir belirti ortaya çıkmayabilir. Hastalık ilerledikçe görme alanının daralması, hafif baş ağrısı, ışığa bakıldığında hale görülmesi, karanlığa uyumsuzluk gibi belirtiler görülebilir. Hastalığın ilerlemiş evresinde ise ani görme kaybı, şiddetli göz ve baş ağrısı, görmede bulanma ve azalma, gözde kızarıklık, mide bulantısı, karanlığa uyum gösterememe ve kusma olabilir. Bu durumda acil tedavi gereklidir" dedi.
RİSK FAKTÖRLERİ
Glokomda aile hikayesinin son derece önemli ve dikkat edilmesi gereken bir risk faktörü olduğunu belirten Prof. Dr. Harris, "Ailesinde glokom hastası bulunanların daha sık muayene olması gerekir. Diğer risk faktörleri ise ilerleyen yaş, sigara, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, miyopi, hipermetropi, uzun süre kortizon tedavisi görmüş olmak ve migren olarak sıralanabilir" diye konuştu.
Indiana Üniversitesi Tıp Fakültesi Glokom Araştırma ve Tanı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Alon Harris, hastalığın, göz içi basıncını düşüren göz damlalarıyla tedavi edildiğini söyleyerek, "Glokom tedavilerinde göz içi basıncının düşürülmesi, 'olmazsa olmaz' kabul edilir. Ancak, son yapılan çalışmalarda ortaya çıktı ki, tedavide sadece göz içi basıncını düşürmek yeterli olmuyor, göze giden kan damarlarının da beslenmesi gerekiyor. Artık aynı anda hem kuvvetli şekilde göz içi basıncını düşüren hem de göze giden kan akımını arttıran ilaçlar var. Koregülasyon tedavisi dediğimiz bu yeni metod Türkiye'de de mevcut. Koregülasyon, glokom tedavisinde yeni bir yaklaşım. Bunların dışında gerekirse cerrahi ve lazer tedavileri de uygulanabilir" dedi.
Türkiye'de göz taramalarının daha çok yapılması gereğine işaret eden Prof. Dr. Harris, "Sadece şehirlerde tedavi merkezleri açmak yeterli değil. Mutlaka kırsal kesimlere de gidilmeli ve buralarda göz taraması yapılmalı. Ayrıca medya, glokom ve tedavisi konusuna daha çok yer vermeli. Çünkü glokom, tedavi edilmezse kör bırakan bir hastalık. Türk halkı bu konuda mutlaka biliçlendirilmeli" diye konuştu.