Koronavirüs salgınında dünya genelinde 4 milyon 256 bin kişi virüsü kaparken 287 bin kişi ise yaşama veda etti. Uzmanlar hastalığın, şeker, kalp, tansiyon gibi kronik rahatsızlığı olan kişilerde daha kritik olduğunun virüsün ortaya çıktığı ilk günden beri bilindiğine dikkat çekiyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nujen Çolak Bozkurt, COVID-19 hastalığının en çok tehdit ettiği ve etkilediği kronik rahatsızlıkların başında diyabet, yani şeker hastalığı olduğunu belirterek bu hastaların nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. İyi kontrol edilmeyen diyabet hastalığının ve uzun süreli kan şekeri yüksekliğinin, bağışıklık sistemi hücrelerinin işlevselliğini bozarak bazı fırsatçı enfeksiyonlara zemin hazırladığını ve oluşan enfeksiyonların daha ağır seyretmesine neden olabildiğini belirten Doç. Dr. Bozkurt, “COVID-19 pandemisi nedeniyle ‘Ya bağışıklık sistemim olumsuz etkilenirse’ endişesiyle ilaçlarını bırakan, insülin enjeksiyonlarını kesen diyabet hastaları olabiliyor. Oysa diyabet ilaçları ve insülinin, bağışıklık sistemine olumsuz bir etkisi bulunmuyor. Aksine, tedavinin kesilmesi veya tedaviye ara verilmesi sonucu kan şekerinin yüksek seyretmesi, olası bir enfeksiyonun tüm risklerini artırır” dedi.
Doç. Dr. Bozkurt, bu süreçte diyabet hastalarının dikkat etmeleri gereken noktaları şöyle sıraladı: “Şeker hastalarının bu süreçte insülin ve ilaçlarını düzgün düzenli kullanmaya devam etmeleri, beslenmelerine her zamankinden çok dikkat etmeleri, ‘bağışıklığı arttırır’ düşüncesiyle şekerli gıdalara yönelmemeleri gerekir. Bol su içmek, mümkün mertebe ev içerisinde ufak egzersizlerle hareket etmek, sık atıştırmalardan uzak durmak doğru olacaktır. Şeker ölçüm aleti, insülin kalemi gibi cihazları hastanın sadece kendisinin kullanması, cihazların elden ele dolaşmaması ve cihazların kolonyalı pamukla hijyeninin sağlanmasına dikkat edilmelidir. Tip-1, Tip-2; genç, yaşlı; tüm şeker hastalarının bu süreçte sosyal mesafe kurallarına uyulması, toplu kullanım alanlarından ve yakın temas olasılığı olan mekanlardan gerekmedikçe uzak durulması ve el hijyeni konusunda, toplumun her bireyi kadar hatta biraz daha fazla titiz ve dikkatli olması gerekir.” (DHA)