Youtube’da BiPlay kanalında Sorgu Odası isimli programıyla birçok ünlü ismi ağırlayan Ertem Şener’in bu haftaki konukları Burak Akkul ve eşi Seda Akkul oldu. Kovid-19 tedavisini başarılı bir şekilde tamamlayarak iyileşmeyi başaran Burak Akkul hastane odasında yaşadıklarını ilk kez tüm samimiyetiyle açıkladı. Eşi hastanedeyken zor günler geçiren Seda Akkul’un anlattıkları ise koronavirüsün ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu.
3 Mart’ta Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Londra’ya seyahat eden Burak Akkul, Londra’da geçirdiği 3. günün sonunda yüksek ateş ve öksürük semptomlarıyla hastalığın kendini göstermeye başladığını dile getirdi. Hastanede koronavirüs tedavisi gören Akkul o günlerin zorluğunu, “Ben de şimdilerde yavaş yavaş düşündüğümde şakaymış gibi geliyor. Kovid-19 öyle bir hastalık ki; biraz fantezi, biraz rüya, biraz şaka gibi gelen. Çok ciddi ölüm tehlikesi olan onun haricinde insanı korkunç yalnızlaştıran bir hastalık. Bildiğiniz tüm kalıpların dışında. Allah korusun bir mide, kalp rahatsızlığından dolayı hastanede olsanız; biraz daha hayatın içinde olarak o hastalığı yenmeye çalışıyorsunuz. Kovid-19’da tamamen izole oluyorsunuz bir odada. Gelen hemşirelerde bile iki tane maske, üç kat koruyucu. Doktorların yüzlerini görmüyorsunuz sadece gözlerini görüyorsunuz. İsimliklerinden tanıyorsunuz. Sizin için tek bilindik şey o isimler ve harfler” sözleriyle ifade etti.
Yoğun bakımda 21 gün uyutulduktan sonra hastalığın ciddiyetini yeni anlamaya başladığını söyleyen Burak Akkul,”Yoğun bakımdan normal odaya çıktığımda bile sanıyordum ki kolidorlarda arkadaşlarım bekleyecek. Kimse yoktu. Ciddiyetini bilmiyorum ki o zaman! Koronanın ilk başladığında Türkiye’deki 50 vakadan biriyim ve gerekli bilgim yok. Ancak asansörle çıkarken hasta bakıcıdan İtalya’da 1000-2000 kişinin öldüğünü duyabildim. Nisan aylarının başlarından bahsediyorum. Hiçbir bilgim yok, yoğun bakımdan normal odaya çıktığımda anesteziden elim ayağım tutmuyordu. İşin ciddiyetini yavaş yavaş fark ettim. Bilinir bir yüz olduğum için insanlar benim üzerimden işin ciddiyetini anladılar. Bu yüzden içimde küçük bir sevinç var. Kendim çok büyük bir riskin altındaydım, yaşama ihtimalimin %49’a düştüğü anlar olmuştu. Sonradan söylediler bana” dedi.
Eşi Burak Akkul’un tedavi gördüğü sırada dışarıda bekleyen eşi Seda Akkul o günlere dair, “Ben Burak’ın geleceğine çok inanıyordum. Çünkü Burak verdiği bütün sözleri tuttu. Bilimin öngörüleri ve gördüğü tedavilerin dışında içten gelen bir düşünceyle söyledim. Burak uyutulduğunda ‘bana söz ver uyanacaksın’ dedim. O şekilde uyumasına izin verdim. O sözle bekledim. Sevdiğini beklemenin ne demek olduğunu anlatamıyorum. Halihazırda Kovid’ten sevdiğini kaybeden çok fazla insan var ki; benim sevdiğim döndü diyerek yaşadıklarımı anlatmak çoğu kişinin canını yakabilir” sözlerini kullandı.
Yoğun bakımda uyutulduğu sırada kabuslar gördüğünü belirten Burak Akkul, organ mafyasının organlarını çalacağını düşündüğünü söyledi. Akkul, “Yoğun bakımda Kovid hastalarına verilen serumlar, anesteziler ve ilaçların kombinasyonları herhalde insan beyninde aynı sanrıları oluşturuyor. İnanın bir uzvunuzu kesecekler, satacaklar diye gördüğünüz kabusta doktorun hazırladığı elektrikli testerin ucu bile Amerika’da bu hastalığı geçirip kabusu gören bir insanın tarifiyle aynı. Çok ilginç. Çaresizlik ve yalnızlık bu tip halüsinasyonlar gördürüyor” dedi.