Hastane ortamında daha çok virüs yüküne maruz kaldıklarını bu nedenle risklerinin yüksek olduğunu anlatan Candevir, "Çok da tipik olmayan bulgularım vardı. Boğazımda gıdıklanma ve burun tıkanıklığı ile üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başladı. Birkaç gün böyle sürdükten sonra altta yatan astımım dolayısıyla solunum sıkıntısı yaşadığım bir dönem oldu. Ek tedavilere başlandı. Allah'tan atlattım, iyiyim" dedi.
Koronavirüsü atlattıktan sonra bağışıklık sisteminin baskılanması nedeniyle kaşıntı ve şiddetli ağrılarla seyreden döküntülü viral kaynaklı bulaşıcı bir hastalık olan zona geçirdiğini dile getiren Candevir, "Hemen ardından zona oldum. Hastalık o kadar garip ki bağışıklık sistemine takla attırıyor. Bağışıklık sistemim baskılandığı için bir de zona geçirdim. İki hafta kadar süren ağrılı, kötü bir dönem yaşadım. Sonrasında gelişen komplikasyonlar nedeniyle uzun bir süreçti. İşe bir hafta kadar önce başlayabildim. Virüsü nereden aldığımı düşündüm ama bulamadım. Uzun zamandır ne tatile ne gezmeye gitmedik. Görüştüğümüz birkaç kişi var sadece. Onlarla birlikteyken ya da hastanede maskeyle korunuyorum. Muhtemelen maskemi çıkardığım kısa bir anda asemptomatik bir kişiden bulaş oldu" diye konuştu.
Pozitif bir insan olduğunu ancak hastalık döneminde ölüm korkusu yaşadığını vurgulayan Doç. Dr. Candevir, şöyle konuştu:
"Hayata pozitif bakarım, ilk kez ölüm korkusu yaşadım. Belki yaklaşmadım ölüme ama oksijene bakıp 'acaba bir şey olacak mı' dedim. Bu hastalık pıhtılaşmayı artırıyor. Hastalığı geçirenlerde sonrasında pıhtılaşmaya bağlı rahatsızlıklar olabiliyor. Mesela kalp krizi, ani ölümlerle kaybedilenler, uzvunu kaybedenler oldu. Bu çok korkutucu bir şey. Her an küt diye düşüp ölebileceğinizi bilmek çok rahatsız edici bir şey gerçekten. Beni mutlu eden etrafımdaki kimseye bulaştırmamış olmam. Benim için hastaları, hasta yakınlarını anlamak açısından büyük bir tecrübe oldu. 'Ne güzel, atlattınız kurtuldunuz' diyorlar ama öyle değil. Mümkünse geçirmemek için kendinizi çok iyi bir şekilde koruyun."
Gençlerde de ağır tablolar yaşandığının altını çizen Candevir, "Tabi ki yaş önemli bir risk faktörü, daha ileri yaşlardakiler daha ağır geçirilebiliyor ama gençseniz de bir şey olmayacak anlamına gelmiyor. Yoğun bakımda yatan çok ağır zatürresi olan doktor arkadaşlarımız var. 35 yaşlarındalar ve oksijen tedavisine bağlılar şu anda. Bu nedenle 'gencim bana bir şey' olmaz diye düşünülmemeli. Eğer çok miktarda virüs alınırsa gençlerde de çok ağır hastalığa neden olabiliyor. Mutlaka maskenizi takın. Gençlik sizi korumayabilir. 'Altta yatan hastalığım yok' deyip 'Bana bir şey olmaz' düşüncesi bu hastalık için en tehlikelisi bence. Herkeste farklı seyredebiliyor. İnsanlar, 'bende yoktur, benimkisi nezle, klimadan tutuldum' tarzında aslında tanısını kabul etmeyebiliyorlar. Şüphelenmek, etrafa bulaştırmamak açısından çok önemli" diye konuştu.
(DHA)