ANKARA (İHA) - Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta imzalanan AB Anayasası metnini okumadığı yönündeki haberlerin yanlış bilgilenmeden kaynaklandığını belirterek, "Biz bunu okuduk. Neye imza attığımızın farkındayız. Bilmeyenler varsa Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinden alabilir ya da biz kendilerine temin edebiliriz" dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından bir açıklama yapan Çiçek, toplantıda Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı'nın çalışmalarının değerlendirildiğini belirterek, 1992 yılında Dışişleri Bakanlığı'na bağlı olarak Türkiye ile tarihi ve kültürel bağları olan ülkelerle işbirliğini geliştirmek ve bu ülkelere teknik yardım yapmak amacıyla kullanılan TİKA'nın imkanlarının biraz daha arttırılmasına ve faaliyetlerine artarak devam etmesine karar verildiğini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Telif Hakları Yasası çıkmasına rağmen devam eden korsan yayıncılık konusunu Kurul'un gündemine getirdiğini ifade eden Çiçek, korsan yayıncılığa karşı ciddi önlemler alınmasını ve kararlı bir mücadele sergilenmesinin değerlendirildiğini ifade etti. Çiçek, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu konuda müşterek bir eylem planı ortaya koyacağını ve emeğin gasp edilmesi anlamına gelen korsan yayıncılığa karşı ortak eylem planının bir an önce hazırlanacağını söyledi.
Açıklamalarının sonunda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Çiçek, 'Kerkük ile ilgili bir eylem planı Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldi mi?' sorusu üzerine, bu konunun bazı gazetelerin başlıklarında yer aldığını, Dışişleri Bakanı'nın bu konuda geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptığını söyledi. Çiçek, konuyla ilgili yeni bir gelişme olmadığını da bildirdi.
Başbakan Erdoğan'ın AB Anayasası metnini okumadığı ve Türkçe'ye çevrilmediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise Çiçek, Türkiye'nin bazen böyle garip haberleri yaşadığını ifade etti. Bu haberlerin yanlış bilgiye dayandığını söyleyen Çiçek, AB Anayasası taslağının Türkçe metninin yaklaşık 1 yıldır Adalet Bakanlığı internet sitesinde bulunduğunu vurguladı. Bu taslağın AB tarafından her dile tercüme edildiğini ve 2003 yılından bu yana Türkçe olarak taslak metnin mevcut olduğunu kaydeden Çiçek, "Böyle bir değerlendirme iyi niyetle yapılıyorsa, bilgi eksikliğindendir. Bazı siyasetçiler de kıskançlık sebebiyle böyle yanlış beyanlarda bulunmaktadırlar. Biz bunu okuduk. Neye imza attığımızın farkındayız. Bilmeyenler varsa bizim internet sitesinden alabilirler ya da biz kendilerine temin edebiliriz" diye konuştu.
Reform İzleme Grubu'nun 17 Aralık'a kadar çıkarılması gerektiğini belirttiği 6 yasanın Kurul'da ele alınıp alınmadığı sorusu üzerine Çiçek, bu 6 yasa içinde yer alan Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Bölge Adliye Mahkemeleri Kanunu'nun Resmi Gazete'de yayımlandığını ve 1 Nisan'dan itibaren yürürlüğe gireceğini kaydetti. Bu hafta TCK'nın yürürlüğü ile ilgili bir uygulama yasasının da Meclis'ten geçirileceğini belirten Çiçek, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) Tasarısı ve Ceza İnfaz Kanunu Tasarısı'nın Adalet Komisyonu'nda olduğunu hatırlattı. Çiçek, Dernekler Kanunu'nun da bu haftanın gündeminde olduğunu bildirdi. Geriye bir kanun tasarısı kaldığını, bunun da Adli Kolluk Kanunu ile ilgili düzenleme olduğunu belirten Çiçek, adli kolluk konusunda AB ülkelerinde yeknesak uygulamaların bulunmadığını dile getirdi. Böyle bir kolluk kuvvetinin kurulabileceğini ancak bunun bir şart haline getirilmesinin farklı olduğunu kaydeden Çiçek, Türkiye'de organize suçlarla ve terör suçlarıyla ilgili konularda soruşturmayı doğrudan savcıların yaptığını, diğer suçlarda ise soruşturmayı polis ya da jandarmanın yaptığını belirtti. Adli kolluk konusunda esas unsurun polis ve jandarma ile savcıların farklı bakanlıklara bağlı bulunmaması olduğunu ifade eden Çiçek, 17 Aralık açısından Türkiye'nin önünde herhangi bir engelin söz konusu olmadığını söyledi.
Çiçek, 'Siz hep içerdeki taleplerin AB üzerinden Türkiye'ye yansıtıldığını söylüyordunuz. Buna somut örnek verebilir misiniz?' sorusuna ise şu karşılığı verdi:
"Bazı talepler AB üzerinden Türkiye'ye yansıtılıyor. Mesela patrikhane konusu. Bunlar çoğu zaman iç talep olarak geliyor. Yargı ile ilgili İlerleme Raporu'nda da bulunan bir kısım talepler, içerdeki bir talebin Türkiye üzerine yansımasıdır. Mesela Türkiye'de hakim ve savcı atamaları Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yapılır. Bu bir Anayasal hüküm gereğidir. AB üyesi bazı ülkelerde hakimleri doğrudan doğruya halk seçer. Bazı ülkeler var ki ilk derece hakimlerin tamamını Adalet Bakanı kendisi atar. Bazı ülkelerde hükümet, bazı ülkelerde parlamento atar. AB dediğimiz zaman trafik ışıkları gibi her yerde kırmızıda durulup, yeşilde geçilen yeknesak bir uygulama değildir. Her ülke temel kurallara riayet etmek kaydıyla kendi şartlarına uygun bir kısım modeller geliştirmiştir ve bunların hepsi AB müktesebatı içindedir. Şimdi 'Adalet Bakanı bu kurulun içinde niye bulunuyor? Bu yargı bağımsızlığına gölge düşürüyor' tarzındaki beyanlar doğru değil. AB'de benzeri de var. Ayrı bir modeli de var. Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlet olduğu için örneklemeyi daha çok Fransa'dan yapıyor. Fransa da bir üniter devlettir. 1982 Anayasası daha çok Fransa örnek alınarak yapılmıştır. Biz, bize gelenlere 'Bakın sizde de bu tür uygulamalar var. Bunu neden Türkiye için yapılması gereken bir işlem olarak önümüze koyuyorsunuz' dediğimizde, 'Talep içeriden geliyor' şeklinde beyanlar veriyorlar."