Kristof Kolomb evli olsaydı belki de Amerika kıtası hiç bir zaman keşfedilmeyecekti. Çünkü o meşhur ve macera dolu seyahatın planlarını yapmak yerine karısının, ona yönelteceği soruların cevaplarını vermeye çalışacaktı. Peki Kristof Kolomb‘un karısı ona ne sorabilirdi :
Nereye gidiyorsun?
Kiminle gidiyorsun?
Niçin gidiyorsun?
Nasıl gidiyorsun?
Keşif için gidiyorum.
Neyin keşfine gidiyorsun?
Niye bir tek sen gidiyorsun?
Sen dönene kadar ben ne yapacağım?
Ben de seninle gelebilir miyim?
Senin kürekçilerin var mı?
Personel listeni bana göstersene!
Peki ne zaman dönüyorsun?
Doğru söyle niçin gidiyorsun?
Sen bu seyahatı bensiz planladın değil mi?
Bana cevap versene?
Bu seyahattan amacın ne?
Yoksa biriyle mi kaçıyorsun?
Senden nasıl haber alacağım?
Senin orada bir şeyler çevirmediğin ne malum?
Gemide kadın da var mı demiştin?
Ben hala neyin keşfin olduğunu anlayamadım?
Senden başka keşif yapacak yok mu ?
Sen zaten her zaman böyle yapıyorsun!
Sen kendini bana karşı ön plana çıkartıyorsun!
Ben anlamıyorum keşfedilececek başka bir şey daha kaldı mı ki?
Benim kırık kalbimi niye keşfetmiyorsun?
Onu bunu bilmem ben de seninle geleceğim!
Yalnız annemler seyahattan dönene kadar bir ay beklemen lazım!
Neden?
Çünkü onların da gelmelerini istiyorum!
Annemler bugüne kadar hiçbir yeri keşf etmediler!
Olmaz!
Kapat çeneni, sen bir damat olarak bunu yapmak zorundasın!
Sen gemide kadın da var demiştin. Değil mi?