Adana'da önce amip, sonra karaciğer tümörü, ardından da akciğer mantarı hastalığı tanısı konulan ve 3 yıldır tedavi gördükten sonra hayatını kaybeden 5 yaşındaki İsmihan Karaarslan'ın ailesi, kızlarının yanlış teşhis ve tedavi sonucu öldüğünü iddia ederek, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Anne Menekşe Karaarslan, 2004 yılı Haziran ayında karın ağrısı şikayetiyle Adana'da özel bir sağlık kurumuna götürdüğü 2 yaşındaki kızı İsmihan'a "amip" teşhisi konulduğunu, verilen ilaçları bir süre kullandıktan sonra kızının yürüyemez hale geldiğini söyledi.
Durumu ağırlaşan İsmihan'ı bu kez Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne götürdüğünü, burada yaptırılan biyopsi sonucu kızına Endodermal Sinüs Tümörü (E.S.T) "karaciğer tümörü" teşhisi konulduğunu belirten anne Karaarslan, tanının konulmasından sonra kızına 2 yıl süreyle kemoterapi tedavisi uygulandığını, yaklaşık 24 kür uygulamadan sonra da "Hastanız ilaçlara karşılık vermiyor. Cerrahi olarak da hiçbir müdahalede bulunulamaz" denilerek, kontrollerini sürdürmek kaydıyla taburcu edildiğini anlattı.
25 KÜR KEMOTERAPİ UYGULANDI 2006 yılı Şubat ayında durumunun ağırlaşması üzerine kızını yeniden ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne yatırdığını, çekilen kontrol tomografisi sonucunda kendisine tümörün akciğere sıçradığının söylendiğini belirten Karaarslan, "Kızımın vücudunun kaldıramayacağını bildikleri halde bir kür daha ayakta kemoterapi verdiler.
Kemoterapi nedeniyle komaya giren kızım Çocuk Onkoloji Servisi'ne kaldırıldı. Burada, kızımın burnundaki kıkırdak kemiğinde çöküklük hissetim. Uyarım üzerine kemoterapi kesildi. Kurul tarafından tekrar tetkik yapıldığında burnunda ve akciğerindeki bulgunun 'mantar enfeksiyonu' olduğu söylendi. Davamda haklı olduğum ilk olay bu. Çünkü, benim kızıma mantar enfeksiyonu olduğu halde 'kitle var" diye kemoterapi verildi. Nisan ayından itibaren de Abacet denilen ilaçla mantar tedavisine başlandı. İki ay Abacet kullandıktan sonra çekilen kontrol tomografisinde bize karaciğerdeki kitlenin yok olduğu söylendi. Davamdaki ikinci haklılığım da budur. 25 kür kemoterapi sonucunda kitlesi silinmeyen hasta nasıl düzeldi?" dedi.
HİÇBİR TEDAVİYE CEVAP VERMEDİ İsmihan'ın 2006 Nisan ayından itibaren 8 ay mantar tedavisi gördüğünü, en son çekilen akciğer sitisinde mantarın da görülmediğinin belirtilip, "Vifent" adlı hap verilerek eve gönderildiklerini söyleyen Karaarslan, "Bir ay da bu ilacı kullandık, sonra ilaç tedavisi olmadan takip edileceği belirtildi. Bu arada kızımı takip eden Uzman Dr. F.E., yurt dışına gitmişti. Bir süre sonra öksürük ve nefes darlığı şikayetleri artan kızımı yeniden aynı hastaneye götürdüm. Ama her defasında kan tahlilleri yapılarak geri gönderildik. Benim asıl davacı olduğum konu ise kızımın son günlerinde yapılanlardır. Kızım yeniden kötülenip acil servise götürdüğümün sabahı bile bana 'Durumu iyi' denilerek eve gönderildim. Ardından da 'Artık bizimle işiniz bitti, bundan sonra size enfeksiyon bakacak' dediler. Son gün acile getirdiğim çocuğum Büyük Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi'ne alındı. Yurt dışından yeni dönen Uzman Dr. F.E ise kızım elimde baygın durumdayken 'Serviste yer, kızında da bir şey yok' diyerek eve gönderdi. Eve geldikten yarım saat sonra da çocuğumu morarmış, nefes alamaz şekilde acile yetiştirdim. Apar topar oksijene bağlandı. Bir gün sonra çekilen akciğer sitisinde ciğerlerinin mantarla kaplandığı belirtildi. Sonrasında hiçbir tedaviye cevap vermedi" diye konuştu.
BABA MEZARINA CEKETİNİ SERDİ
Kızı İsmihan'ının yanlış tedavi ve ihmal sonucu hayatını kaybettiğini iddia eden Menekşe Karaarslan, "Kızım mantar enfeksiyonundan öldüğü halde ölüm raporuna 'E.S.T tümörü tanısı' yazılmış. Üstelik, uzman yerine bir aylık intörn doktorun kaşesiyle. Çocuğum yanlış teşhis kurbanı oldu. 3 yıldır biriken dosyaları da kayboldu. Başhekimliğe iki kez şikayet dilekçesi yazmamıza rağmen dosyaları bulamadıklarını belirterek vermediler. Dosyaları kaybedenlerden, çocuğuma yanlış tedavi uygulayanlardan davacıyım. Çünkü, çocuğum ihmal kurbanı oldu. Bu işin peşini sonuna kadar bırakmayacağım" dedi.
Toprağa verileli daha bir hafta bile olmayan kızının mezarını her gün ziyaret edip başucunda gözyaşı döken Menekşe Karaarslan, "Çocukluğunu yaşayamayan bebeğim. Ben öldüm, unuttular deme. Hakkını arayacağım" diyerek ağıtlar yaktı.
Kızının tedavisi için varını yoğunu harcadığı söyleyen baba Ali Karaarslan ise İsmihan'ın mezarının üzerine ceketini örterek, "Kızım hastanedeyken hep üşüdüğünü söylerdi. 'Hiç değilse mezarında üşümesin' diye ceketimi örttüm. Bu ceketi alan olursa da, kızımın hayrına sayacağım" dedi.
Baba Karaarslan, çocuğunun yanlış teşhis ve ihmal kurbanı olduğunu ifade ederek, sorumlular hakkında cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduğunu söyledi.
Anne Menekşe ile baba Ali Karaarslan, ölmeden 1 gün önce gözyaşları arasında cep telefonuyla çektikleri görüntülerini izleyerek kızlarının ardından gözyaşı döküyor.
DOKTORLARDAN SAVUNMA ÇÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğreti bacet kullandıktan m Üyesi Prof. Dr. Atilla Tanyeli, hakkında şikayette bulunulan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bayram ile hastanede yaptığı açıklamada, İsmihan Karaarslan'ın ailesinin olumsuz tavırlarını üzüntüyle karşıladıklarını belirtti.
İsmihan'ın hastaneye getirildiğinde yapılan tetkik sonucu E.S.T teşhisi konulduğunu, tedaviye başlandığını ifade eden Prof. Dr. Tanyeli, "Bu tür hastalarda yapılan kemoterapi tedavi sırasında bağışıklık sistemleri de zayıf olduğu için enfeksiyon sık sık tehlikeler yaratır. Maalesef bu hastamızda da mantar hastalığı ciddi sorunlar yaratmıştır. Enfeksiyon nedeniyle son aylarda kemoterapi de almamıştı. Hasta sahibine her türlü bilgi verilmesine rağmen kendi bildiği tarzda hareket etmiştir. Patolojideki tanıları bellidir. Doğru davranmak lazımdır. Üzüntülerini paylaşıyoruz. Burada hekimler birçok hastayı tedavi ediyorlar. Yanlış yola girmemelerini tavsiye ediyorum" dedi.
Tanyeli, İsmihan'ın ölüm sebebine "E.S.T" yazılmasının kural gereği olduğunu, raporunda mantarla ilgili ayrıntıların bulunduğuna da işaret ederken, "Sonuçta, bu kadar olayın boşuna olduğunu, bizim hekimlerimize de, hastalara da zarar verdiğini göreceksiniz. Çünkü, hasta sahibi doktor arkadaşımızı taciz etmiştir. Bu konuda biz savcılığa başvurduk. Dosyaları kayıp, ama bir yerden çıkacaktır. Bizim elimizde asılları vardır. Bunları ölüm halinde hasta sahiplerine vermek durumunda da değiliz, arşivimize geçer" diye konuştu.
İHA