Hızla yaygınlaşan cihazlarla ilgili Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırma, telefon görüşmeleri için de sıkça tercih edilen kulaklıkların, konuşma sesi gibi düşük frekanslarda dahi işitme kaybına yol açabildiğini gösterdi. Geçen yılın Ocak ayında, tıp dergisi 'PlusOne'da da yayımlanan araştırmada, 3 bine yakın ortaokul ve lise öğrencisi incelendi. Çalışmada, işitme kaybı yaşayan çocuklarda okul başarısının düştüğü saptandı.
Medipol Mega Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Fatih Evcimik, bu araştırmanın işitme kayıplarıyla ilgili ezberleri değiştireceğini söyleyerek, "Radyasyondan kaçmak için telefonu kulaklarımızdan uzaklaştırdık, bu doğru bir yaklaşım. Fakat kulaklığın da zararı var. Şimdiye dek kulaklıkla maruz kaldığımız sesin süresi ve şiddetinin akustik travma dediğimiz tabloya yol açarak iç kulaktaki yapılara zarar verdiğini biliyorduk. Yani uzun süreli yüksek desibele maruziyet işitme kaybı yaratıyordu. Fakat Kore’de yapılan bu çalışma konuşma frekanslarındaki sesin, yüksek frekanslara nazaran daha fazla işitme kaybına yol açabildiğini gösterdi. Bunun da çocuklardaki okul başarısında olumsuz etkisi olduğu ortaya kondu. Yani sadece konuşmak için kullanılsa dahi kulaklığı uzun süre kullanmak kulak sağlığı açısından tehlikeli" dedi.
Özellikle çocuklar ve gençlerde dijital bağımlılığın kulaklık kullanım süresini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Evcimik, "Bu araştırma da gösteriyor ki kulaklık kullanım süresinin azaltılması gerekli. Tabii ki telefon kullanacağız, müzik dinleyeceğiz. Ama bunu, daha kısıtlı süre içerisinde yapmak gerekli. Ayrıca kulaklığın uzun süre çıkarılmaması enfeksiyon riskini de beraberinde getiriyor. Konuşsak da konuşmasak da kulaklığın kulakta kalması, dış kulak yolunda enfeksiyon riskini artırıyor. Kulak içi cihazlar bu konuda daha riskli. Kulak üstü kulaklıkları daha çok öneriyoruz. Kullanılmadığı zaman da kesinlikle çıkarılmalı. Kapalı ortam, enfeksiyonlara yatkınlığı artırıyor" diye konuştu.
Kulaklığın zararlarının önüne geçilebilmesi için önerilerde de bulunan Evcimik, şunları söyledi:
"Süreyi kısaltmak lazım tabii. Ama burada şöyle bir formül yok, 10 dakika veya 5 dakika dinle. Bu, kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar yüksek sürelerle konuşsa da iç kulağı zarar görmeyebilir. Bazıları ise çok kısa sürede bile zarar görebilir. O nedenle bir, kullanmadığınız sürece kulaklığı kulağımızda tutmayalım. İki, mümkün olduğu kadar süreyi kısaltmaya çalışalım. Üç, mutlaka düşük desibelde kullanalım. Yüksek desibel daha kalıcı zararlar veriyor. Konuşma ya da müzik dinleme bittikten sonra kulaklığı çıkardığınızda eğer çınlama varsa bu, iç kulağın olumsuz etkilendiğini gösterir. Onun için kulakta çınlama yapacak yükseklikte ve sürede sese maruziyete izin verilmemeli. Başka sıkıntı da şu; genelde ileri yaşlarda görülen işitme kayıpları, gençlerin bu tutkusu nedeniyle daha erken yaşlarda görülmeye başlanıyor."
Kulaklıkların bireysel kullanılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Evcimik, "Genellikle gördüğümüz şey, aile içerisinde ortak kullanım veya yakın arkadaşlar arasında işte ‘şu müziği sen de dinle’ diyerek paylaşılması. Bunlar sağlık açısından riskli. Çünkü herkesin kulak içi florası farklı. Onun kulağı bizimki kadar hassas olmayabilir, çok çabuk enfekte olabilir. Sadece bakteri değil, mantar da taşıyabiliriz kulaklarımızda. Durduk yere, hiç problem yokken kulakta enfeksiyona neden olabilir ortak kullanım" dedi.