Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yeni yılın tüm insanlara sağlık ve barış getirmesi dileğinde bulundu.
Antalya’nın Kaş ilçesinde Kaş Kaymakamı Selami Kapankaya, Kaş Belediye Başkanı Abdullah Gültekin, Kalkan Belediye Başkanı Ömer Saim Karakurt ile bir araya gelerek ilçenin sorunları ve çözüm önerileri hakkında bilgi alan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ziyaret esnasında 2012 yılını değerlendirerek 2013 yılı için “sağlık ve barış” diledi.
Bakan Günay, “Her şeyden önce, her şeyin başı birlik, bütünlük, barış ve esenliktir. Önce ülkemiz, sonra bölgemiz ve sonra da bütün dünyada barış içinde yaşama konusunda bir ortamın gerçekleşmesi dileklerimi ifade etmek istiyorum. Her şeyin başı sağlık ve barıştır.” dedi.
Toplam ziyaretçi sayısı, 32 Milyon civarında.
Geçtiğimiz yılı değerlendiren Bakan Günay,çalıştıkları alanlarda son derece iyi sonuçlarla yılın sona erdiğini vurgulayarak 2012’nin kendileri için turizmde oldukça kritik bir yıl olduğunu ifade etti.
Bakan Günay, 2011’deki Kuzey Afrika rezervasyonlarının büyük ölçüde iptal olmasının ardından dünyada Türkiye’nin büyük ilgi gördüğünü, böylece 31 milyonun üzerinde bir rakama ulaştıklarını belirterek, “2012’de ise Kuzey Afrika rahatladı, bizim güney sınırlarımızda komşularımızın sorunları çoğaldı ve bunların bize olumsuz yansımaları oldu. O yüzden ‘2011 sonuçlarını yakalayabilecek miyiz?’ kaygısı vardı. Yıl sonundayız ve 2011 sonuçlarının üzerindeyiz şu anda. 32 milyon civarında bir rakamı aralık sonu itibari ile bekliyoruz. Gelirlerimizin de arttığını biliyoruz.” dedi.
Yıl içinde yurda getirilen çalıntı eserlerin kamuoyunun ilgisini çektiğini sözlerine ekleyen Bakan Günay, İngiltere’den 450 yıllık İznik Çinilerini, Amerika’dan Troya Hazinelerinin bir bölümünü, Bulgaristan’dan da bazı eserleri getirdiklerini hatırlatarak, Kanatlı Deniz Atını da Almanya’dan getirilmesi konusunda mutabakat sağladıklarını ifade etti.
Alman Der Spiegel dergisinde Türklerin,Alman ve Fransız arkeologlarla işbirliği yapmadığı yönünde yapılan açıklamaya da cevap veren Bakan Günay,“Prusya Kültür Varlıkları Vakfı Başkanı Parzinger’in açıklamaları ne yazık ki doğruyu yansıtmıyor.Biz şu anda Almanlarla on kadar kazı yapıyoruz.100 yıllık kazılar var bunun içinde.Çorum da Hattuşaş, İzmir’de Bergama, Aydın’da Milet gibi önemli kazılar var. Ben kazılara yeteri kadar kaynak ayırmadıklarından yeteri kadar koruma önlemi almadıklarından şikayet ediyorum.Bu kadar uzun yıllar kazı yaptığımız ülkelerde bizim herhangi bir çalıntı eserimizin bulunmaması gerekiyor.Bilimsel alanda işbirliği yapmanın bazı etik kuralları olması gerekir. Bu yüzden karşılıklı bilimsel bir çalışma yapıyorsak Türkiye’den çalıntı eserlerin mutlaka iade edilmesi gerekir. Ayrıca Fransızlarla bizim şu anda yüzey araştırmamız çalışması var. Xanthos ve Letoon’da çalışmaları vardı. Çalışma izni almışlardı, ama çalışmıyorlardı. Kendilerini birkaç kez uyardık. Yine kaynak ve zaman ayırmadıkları için kazıyı iptal ettik. Xantos ve Letoon’da iki yıldır bizim arkadaşlarımız çalışıyor. Ve yirmi yılda yapılanlardan daha güzel bir çevre düzeni, koruma önlemi, gezi güzergahı ve alan düzenlemesi yaptılar.” şeklinde konuştu.
Yerli-yabancı yerine çalışan-çalışmayan ayrımı yapıyoruz.
Ülkenin 125 yerinde, Türk arkeologların yanı sıra 40’dan fazla yabancı arkeologla çalışma yaptıkları bilgisini veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,“Yerli-yabancı ayrımı yapmıyorum. Çalışan çalışmayan ayrımı yapıyorum. Kaynak bulan-bulmayan, çalıştığı yeri seven-sevmeyen ayrımı yapıyorum. Eğer bir bölgede Türk arkeoloji ekipleri de yeteri kadar çalışmıyorsa onlara da teşekkür edip başka arkadaşlarımıza o alanları veriyorum.Yabancı kazı merkezlerinde de yeteri kadar kaynak ve zaman ayırıyorlarsa onlarla çalışmaya devam ediyoruz. Ayırmayan arkadaşlarımıza da ‘biz burada çok önemli bir iş yapıyoruz. Sizde çalışıyormuş(!) gibi yapıyorsanız size de teşekkür ediyoruz. Başka çalışacak arkadaşlarımız gelsin’ diyoruz. Benim bu tavrımı bütün dünya kamuoyu da biliyor. O yüzden Türkiye’de ciddi bilimsel çalışma yapan çevrelerle aramızda herhangi bir ayrılık yok. İki yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’de bilim sanat ve kültür ödüllerini çok önemli, duayen Türk arkeologları olan Sayın Prof. Halet Çambel ile Sayın Prof. Nimet Özgüç’e verdi. İkisi de 90’lı yaşların üzerinde, dünyaca tanınan arkeologlarımız ama onlarla aynı törende Sayın Cumhurbaşkanımız iki yabancı arkeolojik çalışma alanının kazı başkanına da Türkiye’nin teşekkürlerini birer belgeyle sundu. Biri Sagalassos’taki Belçikalı Kazı Başkanı Prof. Wealkens, diğeri de Kaman Kalahöyük’deki Dr. Sachihiro. Yani biz yabancılara da teşekkür ediyoruz hizmetleri karşılığında.” diye konuştu.
Elmalı Müzesi ziyaretim esnasında söylediklerim basına yanlış yansıdı.
Elmalı Müzesi ziyareti esnasında sözlerinin basına yanlış yansıdığını da belirten Bakan Günay, şöyle konuştu: “Bunu da bu vesileyle düzeltmek isterim. Geçmişte örneğin Elmalı Hazinelerinin Türkiye’ye getirilmesi için davalar açılmıştı ve çok büyük avukatlık ücretleri ödenmişti. Ve daha sonra o davalardan vazgeçildi. Anlaşma yolu ile hazineler getirildi ama Türkiye milyon dolarla ifade dilen ücretler ödedi. Son zamanlarda çok sayıda eseri ülkemize getiriyoruz ve herhangi bir masraf yapmıyoruz. Bunu söyledim ama basına da ‘Elmalı Hazinelerine de herhangi bir masraf yapılmadı’ diye yansıdı. Bu doğru değil. Bunu düzeltmek isterim. Biz son zamanlarda diplomatik girişimlerle eserler getiriyoruz. Ve iyi sonuçlar alıyoruz.”
Kaş ve Kalkan’ın alt yapısına Ertuğrul Günay’dan destek.
Önemli kaynaklar ayırarak, Batı Antalya’da birçok kazı gerçekleştirdiklerini söyleyen Bakan Günay,Kaş’taki amfi tiyatronun bitirilerek sanat etkinlikleri için yaz boyunca kullanılır hale getirdiklerini belirtti.Kaş ve Kalkan’da alt yapı konusunda yapacakları işler olduğunu vurgulayan Bakan Günay Kaş’taki yarım adayı şehirdeki arıtmayla irtibatlandırmanın gerekliliğinin altını çizerek bu konuda belediyenin projesine destek vereceklerini ifade etti. Kalkan ve Kaş Limanlarının sorunları olduğu da açıklayan Bakan Günay,limanların sorunlarının biraz daha rahatlaması gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Demre’de 2 bin yıllık bir Roma yapısından çağdaş bir müze yapmaya çalıştıklarını da sözlerine ekleyen Günay, “Belki de bu Türkiye de ilk defa olacak. 4 yüz gün sonra aşağı yukarı tamamlanması gerekiyor. Batı Antalya,doğusuna göre biraz daha ferdi turizmin ilgi odağı haline gelebilir.Yüksek gelir gruplarının, yüksek kültür gruplarının daha fazla ilgisini çekebilir diye düşünüyorum.Bölgede kitle turizminden çok bireysel turizmi, butik turizmini arkadaşlarımızla planlamaya çalışıyoruz. Doğu Antalya yeteri kadar kitle turizminin yükünü taşıyor.İşbölümü yapmamız gerekiyor. Önümüzdeki süreçte bu iş bölümü daha da belirgin biçimde ortaya çıkacak.” dedi.
Alanya’nın 2013’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olmasını bekliyorum.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, son yıllarda Dünya Kültür Mirası Listesinde daha fazla yer almak için yoğun çaba gösterdiklerini ve göreve başladığında Türkiye’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesindeki aday alanlarının 18 iken şu anda 37 olduğunu vurgulayarak yirmi alanı son beş yılda ilave ettiklerinin altını çizdi. Bakan Günay, “Bu yıl Alanya’nın kalıcı listeye geçmesini bekliyorum. İnşallah arkasından Bergama, Efes, Diyarbakır Surları, Bursa Tarihi Merkezi ve Cumalıkızık gelecek. Dosyalarımız hazır. Bundan sonraki idealimiz her yıl bir tane alanı UNESCO Dünya Kalıcı Miras Listesine dahil etmektir. Ki bu konuda tavizsiz ve dikkatli bir biçimde çalışıyoruz.” dedi.
Abdal Musa’daki Dur Dağı Taş Ocağı için gereken dikkati göstermeye çalışıyoruz.
Elmalı'dan sonra yaptığı Abdal Musa ziyareti esnasında köylülerin kendisine gösterdiği konukseverlik için teşekkür eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yörenin var olan eksikliklerinin Haziran’dan önce giderilmesi için çalışma başlatacağını belirtirken yöredeki taş ocağı için ise şöyle konuştu: “Türkiye’de sürdürebilir turizm yapmak bizim niyetimiz. Bir bölgede on, yirmi, otuz yıl turizm yaparsınız, ama denizi iyi kullanmıyorsanız, yeşili iyi korumuyorsanız bir süre sonra tükenirsiniz. Yüzyıllarca bu sektör doğayı, tarihi, denizi, çevre temizliğini koruyarak, çevre temizliğine katkılar yaparak devam etsin. Bizler de gelecek nesiller de bu bereketten yararlanabilsin. Bizim gayretimiz bu. Bir turizm bölgesinde bir maden ocağı bir taş ocağı talebi gelince buraya çok ihtiyatlı yaklaşıyoruz. Mümkün oldukça doğayı korumak amaçlı yaklaşıyoruz. Abdal Musa’nın ayrı bir özelliği var. Oradaki çalışma yapılan taş ocağı alanına ayrıca kutsallık atfediyor bölgenin insanları. Buna da çok saygı duyuyorum. İnsanların inançları da bizim için çok özeldir ve çok kutsaldır. Fakat bizim koruma kurullarımız orda dikkatli çalıştılar. Dağda ne kadar tarihsel kalıntı varsa hepsini tescil ettiler. Ama aradaki mesafe durdurma kararı vermeye engel oldu. Bizim sit alanımızda değil.Ama biz hiç olmazsa dağın köyü gören yüzüne müdahale olmasın ve köylüler orda dumandan sesten ve görüntüden rahatsız olmasın diye gereken dikkati göstermeye çalışıyoruz. Anadolu’yu bize emanet bırakan Abdal Musa Hacı Bektaş, Hacı Bayram gibi erenlere biz de borcumuzu yerine getirirsek sanıyorum ki yurttaşlık görevimizi en iyi şekilde yapmış oluruz."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz