Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Artvin'de:

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Kimseyi kötülemeden, kimseyi karalamadan, kimseyi şiddetle ve nefretle karşımıza almadan, bugün karşımızda olanların yarın yanımızda olacağını varsayarak, o dikkatle, o nezaketle siyaseti yaptık, yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Günay, Artvin'de etnografya müzesine dönüştürülme çalışmaları yapılan eski tarihi tekel binasında incelemelerde bulunduktan sonra Kültür ve Turizm İl Müdürlüğüne devredilen eski Askerlik Şubesi binasını gezdi.

Daha sonra Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi'ndeki AK Parti 4. Olağan İl Kongresi'ne katılan Bakan Günay, salona girişinde davulculara bahşiş verdi.

Bakan Günay, burada yaptığı konuşmada, geçmiş yıllarda partiler içinde de partiler arasında da demokratik tablo yeteri kadar gösterilemediği için Türkiye'nin büyük badireler, büyük engeller, büyük engellemeler yaşadığını belirtti.

Geçmişte siyasetin bir kavga, çatışma, didişme aracı olduğunun sanıldığını ifade eden Bakan Günay, "Halbuki siyaset bir hizmet aracıdır. Hepimiz parti içinde de partiler arasında da 'ülkemize nasıl hizmet edebiliriz' anlayışı içindeyiz. Bunun için kavga etmeye, sesimizi yükseltmeye, bunun için birbirimizi karalamaya hiçbir zaman hakkımız da yok, milletin böyle bir talebi de yok. Millet birinin ötekini kötülemesini değil, herkesin kendi erdemini anlatmasını, 'daha iyi ne yapabilir, daha iyi ne yaptı ve yarın ne yapabilir', bunu anlatmasını bekler" diye konuştu.

Bu siyaset anlayışıyla 10 yılı geride bıraktıklarını kaydeden Bakan Günay, "Kimseyi kötülemeden, kimseyi karalamadan, kimseyi şiddetle ve nefretle karşımıza almadan, bugün karşımızda olanların yarın yanımızda olacağını varsayarak, o dikkatle, o nezaketle siyaseti yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bizim işimiz milleti ayırmak değil, milleti bütünleştirmek. Milletin bugününü dünden, yarınını bugünden daha iyi hale getirmek için çalışmaktayız. İnsanların doğdukları topraklarda doymasını gerçekleştirmek, çocuklarımızın bizim yaşamımızdan daha iyi, daha barışçıl, daha bolluklu, daha özgür bir Türkiye'de beraberce bütünlük, özgüven içinde yaşamasını sağlamak için, 10 yıldan bu yana bu hedefi gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Bundan sonra da aynı hedef için çalışacağız" dedi.

Türkiye'nin kamu borçlarının GSMH'ye göre azaldığına dikkati çeken Bakan Günay, "Türkiye'nin eğitim, sağlık, ulaşım potansiyeli yükseldi. Borçka'dan Artvin'e gelirken tünellerden geçtim. Erzurum'a giderken 20 kadar tünelden geçilecek. Dağları deliyoruz. Karadenizliyim. Hayatımın yarı yılı Karadeniz sokaklarında geçti. Samsun'dan Ordu'ya gelmek bir meşakkatti. Şimdi 15 dakikalık, keyifli, 3 bin 500 metre uzunluğundaki tünellerle geçiyoruz" diye konuştu.

Yapılan yeni ulaşım imkanları ile komşulukların dostlukların ve akrabalıkların hatırlanabilir hale geldiğini belirten Bakan Günay, "Edebiyat tarihinde dağları delen kahramanımız var. Kimdir o dağları delen kahraman- Ferhat. Ne için kahramanlık yapmıştır- Sevdiğine kavuşmak için. O dağları deldiği, suyu yerleşime götürdüğü takdirde sevdiğine kavuşabilecektir. Biz de aynı aşkla çalışıyoruz. Bizim de Şirin'imiz millettir. Milletimiz hizmete kavuşsun, birbirine kavuşsun diye çalışıyoruz" dedi.

Bakan Günay, Karadeniz'de üç gündür yeşilin içinde inanılmaz bir yolculuk yaptığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Dünyanın hiçbir yerinde görmediğimiz bir yeşilin içinde yolculuk ediyoruz. Ancak bir eksiğimiz var. Geçmiş yıllarda, son 50 yılda yapılan bir yanlışın bedelini ödemeye çalışıyoruz. Dünyanın en güzel doğasına sahibiz Doğu Karadeniz'de ancak dünyanın en çirkin şehirlerini kurmuşuz. Bunu da kabul etmemiz gerekiyor. Bundan hızla vazgeçmemiz gerekiyor. Bu çirkin yapılaşmadan, bu sıvasız, çatısız, estetiği, herhangi bir zarafeti olmayan, komşusunun camına, odasının içine bakan rant açgözlülüğünden, yani elindeki araziyi son metrekaresine kadar kullanıp evinin penceresinden komşusunun odasının içine bakan inşaat anlayışından. Yaylada da şehirde de kasabada da köyde de hızla bu yanlış yapılaşmadan vazgeçmemiz gerekiyor."

Bakan Günay, kongrenin ardından Artvin'den ayrıldı.