Kulüp Yöneticiliğinde "zenginler" Tercih Ediliyor

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Uğur Abakay, kulüp yöneticiliğinde "zenginlerin" tercih edildiğini belirterek, "Günümüzde, spor alanında herhangi bir eğitimi olmayan kişilerin gerek özel, gerekse kamu kurumlarında spor yöneticiliği yapması büyük sorunlar oluşturmaktadır" dedi.

Abakay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sporun insanın gelişim özelliklerine doğrudan etki yaptığı gibi barış, sevgi, kardeşlik, hoşgörü, saygı, dürüstlük ve özveri gibi özellikleri de beraberinde getirdiğini söyledi.

Sporun ayrıca ülkeler arasındaki ilişkilerin daha iyi sürdürebilmesiyle toplumsal sağlığın korunması gibi konularda da günümüzde önemli bir araç olduğunu ifade eden Abakay, "Böylesi önem arz eden spor olgusunun yönetimi de günümüzde oldukça önemli hale gelmektedir. Yönetim biliminin bir alt dalı olan spor yönetimi, spor kurumlarına has konu ve metotları olan bir bilim dalıdır. Spor yönetiminin en önemli unsurlarından biri de spor yöneticisidir" diye konuştu.

Türkiye'de spor kulüplerinin çoğunlukla dernek statüsünde faaliyetlerini yürüttüğüne dikkati çeken Abakay, sporla ilgisi olmayan bir dernekle, spor amacıyla kurulan bir derneğin aynı yöntemle kurulup, dernekler masasınca tescil edildiğini, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü tarafından gerekli koşullar sağlandıktan sonra da spor kulübü statüsü kazandığını belirtti.

-"Meslek olarak kabul edilmeli"-

Abakay, derneğin spor kulübü statüsüne geçişinde yönetici kadrosunda yer alanların, sporla ilgisinin olup olmadığı, bu alanda bir eğitim alıp almadığı konusunda bir şart aranmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Maalesef günümüzde, spor alanında herhangi bir eğitimi olmayan kişilerin gerek özel, gerekse kamu kurumlarında spor yöneticiliği yapması büyük sorunlar oluşturmaktadır. O halde spor yöneticiliği, öncelikle meslek olarak kabul edilmelidir. Zira, şu anda ülkemizin birçok üniversitesinde spor yöneticiliği eğitimi veren okullar bulunmaktadır. Bu okullar spor yönetimi ve yöneticiliği alanında ciddi araştırmalar, çalışmalar yapmaktadır."

Antrenörlere yönelik düzenlenen gelişim seminerleri ve kursların spor yöneticilerine de zorunlu tutulması gerektiğini dile getiren Abakay, içinde spor sevgisi olan, spora katkıda bulunmak isteyen farklı sektörlerden insanların, spor kulüplerinde görev alması ve yöneticilik yapmasının memnuniyet verici olduğunu vurguladı.

-Kulüp yöneticiliğinde 'zengin' tercihi-

Türkiye'de spor denilince ilk akla gelenin "futbol" olduğunu belirten Abakay, kulüp yöneticiliğinde "zenginlerin" tercih edildiğini, bu durumun da sorunlara yol açtığını kaydetti.

"Yöneticilikten anlasın ya da anlamasın, kulüplerde parası olanlar, zengin olanlar tercih ediliyor" diyen Abakay, bu yöneticilerin "Bağış yapıyorum, para harcıyorum, benim dediğim olur" diyerek, antrenörlere baskıda bulunabildiklerini ifade etti.

Bir meslek dalı olan antrenörlüğün Türkiye'de kurallarına göre işlemediğini öne süren Abakay, "Bilgisayarla ilgili bir işte, nasıl bilgisayar sertifikası isteniyorsa, spor yöneticiliği konusunda da sertifika uygulaması başlatılabilir. Kurslar zorunlu hale getirilip, yöneticilere sertifika verilebilir. Zengin de olsa 'ben spor yöneticiliği yapacağım' diyenlerin sertifika alması sağlanabilir" dedi.

Hemen hemen her sezonda olduğu gibi bu sezonda da futbol kulüplerinde bir çok teknik direktörün ya görevine son verildiğini ya da teknik direktörlerin sorumluluğu üzerine alıp görevinden ayrıldığını hatırlatan Abakay, bu durumun "yönetici bilinçsizliğinden" kaynaklandığını ileri sürdü.

-"Türkiye'de yöneticiler sabırsız"-

Türkiye'deki yöneticilerin genelde "sabırsız" olduklarını dile getiren Abakay, 3-4 maç sonunda teknik direktör veya antrenör hakkında karar verildiğini anımsatarak, bu durumun yanlışlığına işaret etti.

Alex Ferguson'un uzun yıllardır Manchester United'ın başında bulunduğunu belirten Abakay, Türkiye'de Fenerbahçe Kulübü'nün Aykut Kocaman ile bu yolda ilerlediğini ifade etti.

Abakay, yöneticilerin bu işi, alttan üste doğru tamamen antrenör ve teknik direktöre bırakması gerektiğini savundu.