Takım sporlarında zaferin ve zirvenin simgesi, başarının karşılığı kupalar. Dünyada milyonları peşinden sürükleyen ve kupalarlaözdeşleşmiş spor dalları futbol ve basketbol.
Nice kupa mücadelesiyle milyonlarca sporsevere yıllardır büyük heyecan yaşatan Türk futbolu ve son yılların gözde branşı basketbol, müzelerdeki "yarım" kupalarıyla da belki de sporun en ilginç anılarını günümüze taşıyor.
Kupalar yarım, gönüller bir olmuş bir dönem Türk sporunda. Beraberlikle biten finallerin uzatmalarla penaltılarla sonuçlandırıldığı günümüzde, kupanın sahipleri bir biçimde o maç sonunda belirlenirken, Türk sporunun bir dönemine imza atmış yöneticileri, çareyi çok ilginç ama birleştirici bir yöntemde bulmuşlar.
Kazananın belirlenemediği finallerin çözümü, 2'ye bölünen kupalar olmuş. Bugün "yarım kupalar", kulüplerin gurur köşesi müzelerinin en ilginç parçaları olarak sergileniyor.
Trabzon'da 1958 yılında yapılan Türkiye Amatör Futbol Birinciliği'nde, Trabzon İdmanocağı ve Ankara Havagücü takımları aynı puan ve averajla 1. olunca, kupa da ortadan 2'ye ayrılarak 2 takıma verilmiş.
Trabzon İdmanocağı'nda oynarken askerlik görevi nedeniyle Ankara'ya giden Ahmet Suat Özyazıcı, söz konusu dönemde Ankara Havagücü forması giydiğini söyledi. Özyazıcı, "Kupanın ölçüleri alındı. O dönemdeki ismiyle Erken Sanat Lisesi tesviye bölümünde kupa eşit biçimde 2'ye ayrıldı. 2 takım da Türkiye birincisi ilan edildi. Maç benim için çok zordu. Sonucun böyle olacağı kimsenin aklından geçmezdi. Ancak böyle bir olaya belki de en çok ben sevindim" diye konuştu. Özyazıcı, kupanın yarısının Trabzonspor Kulübü Müzesi'nde sergilendiğini kaydetti.
Galatasaray Kulübü eski başkanlarından Prof.Dr. Ali Uras, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 1955 yılında yapılan basketbol karşılaşması sonrasında da kupanın bölündüğünü söyledi. O tarihte Galatasaray'ın lig şampiyonluğu için Modaspor ile çekiştiğini ve kendisinin de sarı-kırmızılı ekipte antrenör olarak görev yaptığını anlatan Uras, şunları söyledi:
"Bizim şampiyon olmak için Fenerbahçe'yi 7 farklı yenmemiz lazımdı. Maçın son 40 saniyesinde, 10 sayı farkla öndeyken, rakibimiz sahadan çekildi. O zaman bir hücumu 24 saniyede yapma şartı da yoktu. Biz de o zamanın kurallarına göre hükmen 3-0 galip geldik ve İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, kupanın ortadan 2'ye bölünmesine karar verdi. Kupanın yarısı bizim, diğer yarısı ise Modaspor'un oldu."
Galatasaray Kulübü de tarihi boyunca 3 tane yarım kupa almış. Basketbolda 1955 yılında kazanılan yarım kupanın dışında, 30 Mart 1958'de Mülkiyeliler tarafından zamanın başbakanı Adnan Menderes adına organize edilen ve 1-1 biten maçın hemen ardından kupa bölünerek 2 takıma birden verildi.
3. yarım kupa ise kulüp müzesinde bulunmasına karşın sergilenmiyor. Bu kupa müze kayıtlarında bulunurken, yalnızca 1962 yılında kazanıldığı ve "Valilik Kupası" adı altında oynandığı bilgilerine yer veriliyor.
Göztepe, 1973 yılında eski futbolcularından Reşat Selamioğlu adına dörtlü futbol turnuvası düzenledi.
Altay ve Fenerbahçe'nin de yer aldığı turnuvanın final maçında Göztepe ile Galatasaray karşı karşıya geldi.
Final maçını 3-2 kazanarak kupayı alan Galatasaray'ın yöneticileri, karşılaşmanın hakeminin iyi bir yönetim sergilemediğini, takımlarının da iyi oynayamadığını belirterek, "Daha iyi bir futbol sergileyen Göztepe, hak ettiği kupayı almalıdır" biçiminde görüş belirttiler.
Bu jeste karşılık Göztepeli yöneticiler de kupanın Galatasaray'da kalması gerektiğini belirtip öneriyi geri çevirince, bir orta yol bulundu.
Kemeraltı'nda bir hızar makinesiyle tam ortasından kesilen kupanın yarısı Galatasaray'ın, yarısı da Göztepe'nin müzesine gitti.
Gençlerbirliği ile Ankaragücü, 1959 yılında Dilaver Argun adına düzenlenen dörtlü futbol turnuvası finalinde birbirlerine karşı üstünlük sağlayamadı. Tartışmalar sonunda sorun, yine kupanın ortadan 2'ye bölünmesiyle çözüldü.