Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Biz emâneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar, bunu yüklenmekten çekindiler,(mes’ûliyetinden) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o, çok zâlim (ve) çok câhildir.” (el-Ahzâb, 72)
Allâh Teâlâ insan psikolojisinin bu husûsiyetini şöyle beyân buyurmaktadır:
“İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır…” (el-Enbiyâ, 37)
“İnsan, hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan çok acelecidir!” (el-İsrâ, 11)
“İnsanlardan kimi Allâh’a (şüphe ve tereddüt içinde) yalnız bir yönden kulluk eder: Kendisine bir iyilik dokunursa, buna pek memnun olur; bir de musîbete uğrarsa, çehresi değişir (dînden yüz çevirir). O, dünyâsını da, âhiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyânın ta kendisidir.”(el-Hacc, 11)
“Denizde başınıza bir musîbet geldiğinde, O’ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski hâlinize) dönersiniz. İnsanoğlu çok nankördür. O’nun, sizi karada yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emîn misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız. Yahut O’nun, sizi bir kez daha oraya (denize) gönderip üzerinize bir kasırga yollayarak, inkâr etmiş olmanız sebebiyle sizi boğmayacağından emîn misiniz? Sonra, bundan dolayı kendinize(intikâmınızı almak için) bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız.” (el-İsrâ, 67-69)
“Hayır! Doğrusu siz, yetîme ikrâm etmiyorsunuz; yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvîk etmiyorsunuz! Haram helâl ayırmaksızın mîrâsı hırsla yiyorsunuz. Malı aşırı derecede seviyorsunuz!” (el-Fecr, 17-20)
“Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. Kendisine fenâlık dokunduğunda, sızlanır, feryâd eder, ona imkân verildiğinde ise cimrileşir, pinti kesilir.” (el-Meâric, 19-21)
“Gerçekten insan dünya malına son derece düşkündür, onu çok sever.” (el-Âdiyât, 8)
“…Nefsler kıskançlığa meyilli olarak yaratılmışlardır…” (en-Nisâ, 128)
“Yoksa onlar, Allâh’ın lutfundan verdiği şeylerden dolayı insanları kıskanıyorlar mı?..” (en-Nisâ, 54)
“…Kim nefsinin hırs ve cimriliğinden korunursa işte onlar felâha erenlerin ta kendileridir.” (el-Haşr, 8)
“Allâh sizi önce zayıf olarak yarattı, zayıflığın ardından size kuvvet verdi, kuvvetin ardından da tekrar bir zayıflık ve ihtiyarlık verdi…” (er-Rûm, 54)
“Kime uzun bir ömür verirsek, biz onun yaratılışını (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviririz. Hiç(bu manzarayı) düşünmüyorlar mı? (Bu ibretli yolculuğu idrâk etmiyorlar mı?)” (Yâsîn, 68)
“…İnsan zayıf yaratılmıştır.” (en-Nisâ, 28)
“Şüphesiz daha önce Âdem’le (yasak ağaçtan yememesi husûsunda) ahitleşmiştik, fakat o bunu unuttu. Biz onu fazla azimli bulamadık.” (Tâhâ, 115)
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin!” (el-İsrâ, 37)