ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası'nın 63 meslek komitesinin raporlarından yola çıkarak hazırladığı Küresel Isnıma'nın Sektörlere Etkisi konulu araştırma, Türkiye'nin en sıcak kışlarından birinin yaşandığı 2006 yılı ile en sıcak yazlarından birini yaşayacağı 2007 yılında iklim değişikliğinin sektörler üzerinden yaptığı etkileri ortaya çıkardı.
Küresel ısınma nedeniyle kış mevsiminde sıcak giden havalar, ilk olarak tekstil ve hazır giyim sektörünü de etkiledi. Kışlık giysilerde satışlar dibe vurdu. Vatandaş, palto, kaban, kazak gibi kışlık giysilere ilgi göstermezken,ürünler üreticilerin depolarında, satıcıların da elinde kaldı. Palto, kaban, kazak satışları yüzde 70 oranında geriledi. Vatandaş yünlü kumaş yerine, elyaf ve pamuklu kumaştan üretilen giysileri tercih etti. Küresel ısınmadan çizme ve bot türü kışlık ayakkabı üreticileri ile satıcıları da nasibini aldı. Vatandaşlar, havaların soğumaması nedeniyle kışlık ayakkabı satın alma ihtiyacı hissetmedi. Her kış satıcıların yüzünü en fazla güldüren Kasım ayı bile, bu yıl satıcıları sevindiremedi. Kışlık ayakkabı satışları bu kış yüzde 70 seviyesinde geriledi. Firmalar, çizme ve botlarını elden çıkartabilmek için yüzde 70'lere varan indirimler yaptılar, ancak bu indirimlerden de bekledikleri satışı yakalayamadılar. Sıcak geçen kış ayları kömür satışlarını da etkiledi. Kömür satışlarında yüzde 70 seviyesinde görülen gerileme, kömüre talebin azalmasıyla özellikle ithalatçıları sıkıntıya soktu. Küresel ısınmanın ticaret üzerindeki etkilerini değerlendiren ATO Başkanı Sinan Aygün, "Küresel ısınma sektörel sızlanmaya dönüştü" dedi. Aygün, küresel ısınma sonucu değişen iklimlerin, sanayi ve ticaret üzerinde de etkisinin hissedilmeye başlandığını dile getirdi. Aygün sözlerine şöyle devam etti:
"Öyle anlaşılıyor ki, Küresel ısınma sektörlerin ezberini bozdu. Bütün sektörler, değişen iklim koşullarına göre kendilerini konumlandırmak zorundalar. Dünyanın yeni bir döneme girdiğini düşünerek adım atmak zorundalar. Diğer yandan, hükümet nezdinde küresel ısınmaya ve etkilerine yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılmıyor. Suyu ve enerjiyi daha az kullanmaya yönelik fikirlerin yanı sıra, mesainin sabah 7'ye çekilmesi gibi uygulanamayacak önerilerle de gün kurtarılmaya çalışılıyor. Yarın, suyu ve enerjiyi daha az kullanmak için (suya ve elektriğe zam yapalım) diyecekler. Mesaiyi erkene alıp, okul çağındaki çocukların sabahları anne babalarını işe uğurlamalarına yol açacak parlak fikirlerden başka, rasyonel, uygulanabilir ve bilimsel geçerliği olan hiçbir ciddi önlem konuşulmuyor."