Kuru Göz Hastalığına Dikkat

Konya’da “Gözün Ön Segment Enflamasyonları ve Kuru Göz Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar” konulu toplantı gerçekleştirildi.

Bayındır Kavaklıdere Hastanesi’nden Prof. Dr. Yonca Akova ve Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Bozkurt’un konuşmacı oldukları toplantıya Selçuklu Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, asistanları ve uzman göz hekimleri katıldı.

“TÜRKİYE’DE ÇOK SIK RASTLANAN BİR HASTALIK”

Kuru göz hastalığının gözyaşı yetersizliği anlamına geldiğini belirten Prof. Dr. Yonca Akova, “Kuru göz hastalığı, gözyaşının yetersizliği durumudur ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıklıkla rastlanılan bir hastalıktır. Hastalar, genellikle gözde kuruluk, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, sulanma, bulanık görme durumlarından şikayet ederler. Rüzgar, klima, sigara dumanı, toz ve kapalı ortamlarda gözde hassasiyet artar. Kuru göz hastalığı görülme sıklığı Japonya’da yüzde 17, ABD’de yüzde 15, Kanada’da yüzde 28.7’dir. Türkiye’de hekimlerin yüzde 45’i hastalarının yüzde 10-25’inde göz kuruluğu semptomları olduğunu bildirmişlerdir. Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda ilerleyen yaşla birlikte azalmaktadır. Kuru göz hastalığı, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber kuru göz şikayeti nedeniyle başvuran hastaların sayısında ciddi oranda artış olmuştur. Sigara, rüzgar ve klima gibi dış faktörler de kuru göz sendromlarını artırmaktadır” dedi.

Hastaların göz kuruluğuna neden olan ortamlardan uzak durmaları ve bol sıvı almalarının hastalık riskini azaltacağını belirten Prof. Dr. Akova, “Hastalara ev ve işyerlerindeki nem oranlarını artırmalarını önermekteyiz. Ayrıca yoğun sigara dumanı ortamında bulunmamalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

KURU GÖZDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akova, “Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacı hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından gün boyu arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler. Gözyaşı yapımını arttıran ve hastalığa eşlik eden yan etkileri baskılayan bazı ilaçlar da mevcuttur. Ancak, bu ilaçların yan etkiler açısından ancak göz hekimi denetimi altında kullanılması gerekmektedir. Muayene bulguları ve hastanın şikayetleri tanıda ve hastalığın şiddetinin belirlenmesinde çok önemli rol oynamaktadır. Bu tanılardan sonra her hastaya durumuna uygun olarak tedavi yöntemleri uygulayarak yaşam kalitelerini yükseltmeyi amaçlıyoruz” dedi.

KORTİZONLU DAMLALARIN YAN ETKİLERİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Bozkurt, “Göz ameliyatları, allerjik hastalıklar, mikrobik enfeksiyonlar, üveitler, kuru göz hastalığı gibi birçok göz hastalığında gözde kızarıklık, şişme, ağrı, bazen görme azlığı ile karakterize iltihabi reaksiyon görülmektedir. Kortizon tedavisi, iltihabi reaksiyonu baskılamada son derece etkili bir tedavi olmasına rağmen özellikle sistemik, yani ağızdan veya damar yoluyla verildiğinde iştah ve kilo artışı, çocuklarda büyüme geriliği, kemik erimesi, mide ülseri, sinirlilik ve kan şekerinin yükselmesi gibi bazı yan etkilere yol açabilmektedir. Göz hastalıklarında steroidler sıklıkla damla şeklinde, bazen göz etrafına veya göz içine enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Bu uygulamaların yan etkileri ise katarakt oluşumu, göz tansiyonunda yükselme, yara iyileşmesinde gecikme ve göz enfeksiyonlarında kötüleşmedir. Bu nedenle kortikosteroidli damlaları uzun süre kullanan hastaların yakın takibi gerekmektedir” şeklinde konuştu..

Retrometabolik ilaç tasarımı ile üretilen ilaçların yan etkilerinin daha az olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bozkurt, “Yeni nesil kortikosteroidli damlalar, özellikle uzun süreli kortizon tedavisi gerektiren veya kortizona aşırı duyarlı olup, göz içi basıncı yükselme riski daha fazla olan bireylerde daha güvenli olarak kullanılmaktadır’’ dedi.